Oscar ve Pembeli Meleği, 2 Kasım
Akatlar Kültür Merkezi, 2004-2005 sezonuna birbirinden değişik oyunlar ile merhaba diyor. 2-12 Kasım arasında gerçekleştirilecek olan Tiyatrolar Buluşması ile Türkiye'nin dört bir yanındaki tiyatro topluluklarına ev sahipliği yapıyor.
Kent Oyuncuları Yazan: Eric Emmanuel Schmitt Çeviren: Serap Babür Yöneten: Yıldız Kenter Oyuncu: Yıldız Kenter
10 yaşındaki hasta çocuk Oscar ve yüz yaşına merdiven dayamış gönüllü bakıcı Pembeli Mummy'nin yarattıkları, yaşadıkları güzelim arkadaşlığın, dostluğun öyküsü. İnanç, cesaret, sabır, düş ve düşünce gücünün; yaşamı nasıl ikiye, üçe, beşe katladığının şiir dolu öyküsü. Yaşam ve ölüm arasındaki incecik çizgide oynanan bir "Fındık Kıran Süiti", bir "Kar Taneleri Valsi"... Tek kadın oyuncu için yazılmış ama hayli kalabalık kadrosu olan, alışılmışın dışında, ilginç bir tiyatro şöleni. Bir aşk öyküsü...
Yaşam bilgeliği üzerine "Oscar ve Pembeli Meleği". Henüz çocuk yaşındayken ölüm gerçeğini kabullenen Oscar, yaşam elden gitmekteyken Pembeli Meleği'nin önerisiyle her gününü 10 yıl sayıp, 12 günde 120 yıl yaşıyor!
Allah'a da mektuplar yazarak anlatıyor yaptıklarını...
Oscar kendine yeni bir yaşam şansı veriyor ama gerçekte seyirciye de bir yaşam dersi veriyor! Yüzleşebilenler, sorgulayabilenler ve hesaplaşabilenler için. Yaşam, ölüm, inanç ve Allah değerlerinin karşılığını ararken, yanıtı da kendisi buluyor: "Yaşamın tek çözümü onu yaşabilmektir."
Oscar ile, yaşamı katlaya katlaya yaşarken, 'dünyaya ilk kez görüyormuşcasına bakabilmeyi, nefes alabilmeyi, yaşadığının farkına varabilmeyi, yüreğimizi ve kafamızı güzelliklerle doldurabilmeyi' öğreniyoruz, yeniden! Oscar bize çocuksuluğunu hiç yitirmeden, açtığı güler yüzlü penceresinden yepyeni bir yaşam sunuyor, akıp giden zamanı yakalamamızı anımsatıyor. Üstelik gülümseterek, güldürerek...
Seyirciye de kendisiyle birlikte 'büyüme' olanağı veriyor! Ona bin bir umut dağıtarak, 'var olmanın mutluluğunu' yaşatarak, 'hayat'ın bir hediye değil, sadece 'ödünç verilmiş bir zaman' vurgulayarak... Bir tür arınmayı sağlarken, yaşama sımsıkı sarılmamızı istiyor sanki...
|