Bağımsız Türkiye Komisyonu Raporu, Eylül 2004
Giriş "Aralık 2004'te toplanacak Avrupa Birliği Konseyi, Komisyonun raporu ve tavsiye kararlarına dayanarak, Türkiye'nin Kopenhag siyasi kriterlerini yerine getirdiğine karar verirse, Avrupa Birliği gecikmeden Türkiye ile müzakerelere başlayacaktır."
"Aralık 2004'te toplanacak olan Avrupa Birliği Konseyi, Komisyon'un raporu ve tavsiye kararlarına dayanarak, Türkiye'nin Kopenhag siyasi kriterlerini yerine getirdiğine karar verirse, Avrupa Birliği gecikmeden Türkiye ile katılım müzakerelerine başlayacaktır."
Kopenhag Avrupa Birliği Konseyi Sonuç Belgesi, Aralık 2002 Bu kararla, Avrupa Devlet ve Hükümet Başkanları, Temmuz 1959'da Avrupa Ekonomik Topluluğu'na ortaklık başvurusundan 40 yıl sonra Türkiye'ye katılım müzakerelerinin başlaması için ilk kez somut bir gelecek sundular. Avrupalı liderler, Aralık 1999'da toplanan Helsinki Zirvesi'nde Türkiye'nin üye ülke olarak tanınmasından sonra başlatılan etkileyici reform sürecinden cesaret almışlardı. O tarihten beri Türk hükümeti, ülkeyi modern ve katılımcı bir demokrasiye dönüştürmek ve Kopenhag siyasi kriterlerini her boyutuyla yerine getirmek için çabalarını daha da yoğunlaştırdı. Her ne kadar sürecin hızı, yapılanların etkisinin Türk toplumunun her kesimince hissedilmesinin ve yurtdışındaki kamuoyu tarafından yaygın olarak kabul edilmesinin zaman alacağına işaret etse de, Türkiye'nin "sessiz bir devrim" yaşadığı rahatlıkla söylenebilir.
AB Konseyi'nin, Türkiye'nin katılımına ilişkin olarak 1999 ve 2002'de aldığı kararlar, Avrupa'daki hükümetlerin kırk yıldan beri defalarca ifade ettikleri resmi tavırlarıyla aynı doğrultudaydı.
Türkiye'nin üyeliğe uygunluğu hiçbir zaman sorgulanmamıştı. Tam tersine, pek çok ortamda üyeliğe uygunluğu defalarca teyit edilmiş, ancak aynı zamanda, mevcut siyasi ve ekonomik koşulların katılım müzakerelerine başlamaya imkan vermediği söylenmişti.
Dolayısıyla, Avrupa hükümetlerinin tutarlı bir biçimde verdikleri mesaj, Birliğin kapılarının Türkiye'ye açık olduğu ve katılım tarihinin tek belirleyicisinin üyelik kriterlerinin yerine getirilmesi olduğuydu.
Bu açıdan bakıldığında, Türkiye'nin üyeliğiyle ilgili temel soruların, ülkeye resmen üyelik statüsü verilmesi ve böylece katılımın uzak bir ihtimalden gerçekçi bir olasılığa dönüşmesiyle sorulmaya başlanması belki de bir rastlantı değildir.
2004'te, AB tarihinin en büyük ve Orta Avrupa ağırlıklı genişlemesinin yaklaşıyor olması da Birliğin geleceği ve amacı hakkındaki tartışmaları yeniden canlandırmıştır. 'Avrupa kimliği' ve 'Avrupa'nın sınırları' üzerine yapılan tartışmalar, Türkiye'nin üyeliğiyle ilgili bazı zorlu meseleler konusundaki duyarlılığı da artırmıştır.
Son birkaç yıl içinde, bazı ülkelerdeki kamuoyu, Türkiye gibi büyük, Avrupa'nın kenarında yer alan, nüfusunun büyük bir çoğunluğu Müslüman olan ve sosyo-ekonomik koşulları Avrupa ortalamasının oldukça altında olan bir ülkenin Birlik'e üye olması konusunda bariz bir şekilde şüpheci hale gelmiştir.
Bu konuda yapılan çoğu zaman hararetli tartışmalar esnasında pek çok argüman gündeme getirilmiştir. Bunların bir kısmı gerçek sorunları yansıtırken, bazıları daha duygusaldır.Türkiye'nin katılımının gerek Avrupa Birliği gerekse Türkiye için önemli ekonomik, kurumsal ve toplumsal etkileri olacağını hiç kimse yadsıyamaz.
Dolayısıyla, bu konuların etraflıca tartışılmasının zamanı gelmiştir ve tartışma meşrudur. Türkiye'nin üyeliğinin getireceği tartışılmaz fırsatlar kadar, Türkiye'nin bu isteğinin reddedilmesinin Birlik için doğuracağı olası maliyetler de dikkate alınmalıdır.
Türkiye'nin bir Avrupa ülkesi olmadığı ya da üyeliğinin Avrupa Birliği'nin sonu olacağına ilişkin pek çok genelleme ve klişe ifadeler duyulmaktadır. Hatta kimileri, Müslümanların Avrupa'yı işgal edeceğini ve Avrupa kültür ve medeniyetini yok edeceğini savunmaktadır.
Oysa, bu karmaşık konu hakkında yapıcı bir söylem geliştirmek için böylesi yaklaşımlardan kaçınılmalıdır. Bu yılın sonunda, AB Konseyi müzakerelere başlanması yönünde karar aldığı takdirde, katılım sürecinde kamuoyunda yapılan tartışmalar daha da sert hale gelebilir.
Avrupa'daki bazı hükümetlerin resmi pozisyonlarıyla kamuoylarının tavırları arasında uçurumlar oluşması tehlikesi vardır ve böylesi uçurumlar katılım antlaşmasının onaylanması sırasında sorun yaratabilir. Bu açıdan, Avrupa Parlamentosu'nun içindeki pozisyonlar özel önem taşıyacaktır.
Bu şartlar altında, konuya yakın ilgi duyan, bütünleşme sürecine gönül vermiş ve daha önce önemli kamu görevlerinde bulunmuş bir grup Avrupalı, Mart 2004'te Bağımsız Türkiye Komisyonu'nu kurdular. Amaçları, Türkiye'nin olası üyeliğiyle ilişkili temel zorlukları ve fırsatları incelemekti. Komisyon üyeleri yoğun tartışmalar yapmak için düzenli olarak bir araya geldiler, Türkiye'yi ziyaret ettiler ve farklı uzmanlık açılarından durumu incelediler.
Avrupa kurumları ile yakın temasta oldular. Bağımsız Komisyon'un çalışma programına, Avrupa Komisyonu'nun Türkiye ile ilgili bir sonraki İlerleme Raporu için gözden geçirmekte olduğu konular dahil edilmedi. Bu raporda, Bağımsız Türkiye Komisyonu'nun bulguları sunulmaktadır. Burada yer alan görüşler, Komisyon üyelerinin kişisel görüşleridir. Bu raporla Komisyon, önümüzdeki yıllarda Avrupa'nın önündeki en zorlu konulardan biri olan Türkiye'nin katılımı konusunda nesnel ve mantıksal tartışmalara katkıda bulunmayı ümit etmektedir.
Raporun tamamını okumak için tıklayınız
DERLENEN HABERLER | |
| | 27 ilde AB'ye uyumlu sorgu odaları Emniyet Genel Müdürlüğü, AB uyum çalışmaları çerçevesinde "İfade Alma Tekniklerinin ve Odalarının Geliştirilmesi Projesi" başlattı. Projenin açılışında konuşan İçişleri Bakanı Abdülkadir...devamı | |
| | Hem ABD'ye hem de AB'ye soğuk bakıyoruz Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında ABD'ye en olumsuz bakan ülke konumunda. Aynı şekilde AB'ye karşı da en olumsuz bakış açısı tüm Avrupa ülkeleri arasında Türkiye'de.. 'Türk'ün...devamı | |
| | Avrupalılar, Türkiye'nin AB üyeliği için hâlâ kararsız Avrupalılar Türkiye'nin olası AB üyeliği konusunda netleşmiş bir fikri yok. Türkiye'nin AB üyeliğine en soğuk bakan olan ülke Fransa (yüzde 16). En çok destek veren ülke ise İtalya (yüzde...devamı | |
| | Komiser şaşırdı: Fakir de AB istiyor "Fakirler de AB'yi istiyor. Türk bebeğimin doğumunda olamayacağım için üzgünüm."
"Hep doğruları söylediğim için bazen ulusal kahraman, bazen bir numaralı düşman oldum" . Avrupa...devamı | |
| | Verheugen: Rapor olumlu çıkacak 'Hazırlayacağım raporun, dürüst ve âdil olacağını temin ederim' 'Kritik eşiği aştınız. Başka şart yok. Aralıkta nihai karar verilecek'. Avrupa Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi...devamı | |
| | AB Komiseri 'korktu' Verheugen, Diyarbakır'da "geri dönüş" başlayan köyü gezdi, "AB'den beklentiler o kadar fazla ki, karşıyabileceğimizden emin değilim, omzuma psikolojik bir yük bindi, korktum"...devamı | |
| | Liderlerden on günde destek bombardımanı Avrupa Birliği Komisyonu, Türkiye ile ilgili İlerleme Raporu'nu 6 Ekim'de açıklayacak. Kritik Aralık ayı zirvesinde müzakere tarihi alıp alamayacağımızı etkileyecek bu rapor öncesinde...devamı | |
| | 'Türkiye AB'nin sigortasıdır' AB Âkil Adamlar Komisyonu'nun Türkiye raporu, çok olumlu çıktı:
AB'nin ekonomik gücünü artırır; Türkiye ile AB'nin politika gücü artar; İslam'la demokrasi birlikteliği sağlanır; Türkiye...devamı | |
| | Verheugen: Raporda bazı sürprizler olabilir AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu temsilcisi Günter Verheugen, 6 Ekim'de açıklanacak İlerleme Raporu'nda "birkaç küçük sürpriz olabileceğini" söyledi. Sürprizlerden ne...devamı | |
|