|
|
'Mutluluğun mezarları, yalnızlığın heykeli var'
Yalnızlık nedir? Evin içindeki adam ya da kadından "Bir mucize olsa da ayrılsak," diye düşlemek değil midir? Böyle hissettiğin biriyle ölürken aynı evde olmuşsun ne çıkar? Asıl yalnızlar, kalabalık içindekiler...
Bir haftadır Fazıl Say'ın biten evliliği hakkında söylediklerini konuşuyoruz. Bahsettiği iki kişilik yalnızlık hepimizi rahatsız etti. Tam da hafta ortalarıydı meslektaşım Sinan Akyüz'ün yeni romanı gözüme çarptığında. Bir iki hafta önce masama bırakmıştı. İsmi İki Kişilik Yalnızlık. "Yaşanmış bir öykü bu," diye anlatmıştı. "Sözleri bitmiş bir çiftin hikâyesi bu!" demişti. Birbirine yabancılaşan, karanlıkta birbirlerini kaybeden iki insanın hikâyesi... İki kişilik yalnızlığın hikâyesi... Bir solukta bitirdim kitabı. Herkese öneririm. İlk sayfayı çevirmek için biraz cesaret... Sonrası? Sonrası kolay.
*** Geçtiğimiz perşembe bir büyüğümün cenazesindeydim. Bebek Camii bardaktan boşanırcasına yağan yağmura rağmen tıklım tıklımdı. Hepimizin yakasında merhumun fotoğrafı, öylesine dikildik durduk cami avlusunda. Herkesin bildiği ama söylemeye bir türlü yanaşamadığı cümleyi duydum bir an. Arkamdan bir ses "Yalnız ölmüş," dedi. "Tek başınaymış. Sabah eve gelen temizlikçi bulmuş onu. Ne kadar acı!" Yanındaki, onun diğer yanındaki derken, cümle dağılıp gitti kalabalıkta. Herkes başını acı acı salladı. "Yalnız ölmüş!" Yalnız ölüm. Bir anda içim buz kesti. Elini yakaladım kocamın. Var gücümle sıktım. Şaşkın bakışlarını görünce gülümsedim. Gayri ihtiyari öbür elim karnımın üzerinde gezindi. Doğacakları hissetmeye çalıştım. İnsan hali işte "Yalnız değilim ben," der gibi. Ne büyük yanılsama! Yalnızlık kendine özgü değil midir oysa? Şair Özdemir Asaf'ın dediği gibi "Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz." En güzel saptamayı yalnız yaşayan annem, en basit cümlelerle yaptı. "Yalnız ölmek mi? Niye korkutsun beni? Yalnız olan adam korkar. Ben yalnız değilim ki! En güzel ölüm insanın kendi evinde, yatağında, tık diye gitmesi bence. Yalnızlık falan hikâye. Bazen kalabalık içinde olursun ama yine yalnız ölürsün." Sahi yalnızlık nedir? Evin içindeki adam ya da kadından "Bir mucize olsa da ayrılsak," diye düşlemek değil midir? Böyle hissettiğin biriyle ölürken aynı evde olmuşsun ne çıkar? Peki niye koyuyor bu kadar, örneğin temizlikçinin gelip bulması? Asaf'tan devam edelim... Yalnızlık Müziğin bile seni dinlemesidir. Yalnızlık İnsanın kendi kendine mektup yazması Ve dönüp dönüp onu okuması Yalnızlığın da ötesidir... Annem haklı aslında. Yalnız yaşayanlar yalnız değiller. Asıl yalnızlar, kalabalık içindekiler. Yalnız olduklarını eşlerine bile itiraf edemeyenler. Asaf'ın Yalnızlığa Övgü şiiriyle baş başa bırakıyorum sizi. En sevdiğim cümle "Mutluluğun mezarları, yalnızlığın heykeli var," cümlesi. Bakalım siz ne hissedeceksiniz?
Mutluluğun gözü kördür Yalnızlık sağır. Ondandır biri tökezleyerek yürür,
Öbürü uykusunda bile bağırır. Mutluluk yalnız kendisini görür;
Unutur bu yüzden ilkin kendisini.
Yalnızlık kendi tutukluğunda özgür,
Boyuna bekler dönsün diye sesini.
Mutluluk alışır kendisine, ölümden beter;
Borçsuzluğuyla övünür, ama kedisi doğurmaz.
Yalnızlığın gidecek bir yeri yoktur;
Boyuna kapısına döner, açan olmaz.
Mutluluğun mezarları, yalnızlığın heykeli var..
Her ikisinin de saksılarında çiçek.
Biri hep başka bir renkle solar, Öbürüyse ha açtı, ha açmayacak.
|