MODEL ÜLKE: Türk dış politikasında 5 temel esas vardır. Bunlardan ilki özgürlük ile güvenlik arasında kurulacak bağlantıdır. 11 Eylül sonrasında başta ABD olmak üzere, küresel aktörler, sivil toplum kuruluşları ve akademi camiası güvenlik ağırlıklı bir söyleme yönelmiştir; ancak bunun bir tek istisnası Türkiye'de yaşanmıştır. Bu dönemde, güvenliğini riske etmeden, sürekli demokratikleşme paketleriyle özgürlük alanını genişleten tek ülke Türkiye'dir.
MERKEZ ÜLKE: Türkiye yeni dönemde 'köprü' değil, 'merkez' ülke olarak tanımlanmalıdır. Yeni diplomatik üsluptan kastedilen; Doğu platformlarında Doğulu kimliğinden gocunmadan, ama o kimlikle yüzleşip yine o kimlik etrafında tezler ve çözümler üretebilen, Batı platformlarında ise Batı'nın nosyonlarını özümsemiş, Avrupalı bir bakışla Avrupa'nın geleceğini tartışabilen bir ülke olmaktır. Bunun için sadece diplomatlarımızda ve siyasilerimizde değil, aydınlarımızda da zihniyet değişikliğini gerektirmektedir. Bir aydın reformasyonu olmadan, yeni bir aydın prototipi geliştirmeden bunu sağlayamayız.
SIFIR PROBLEM: Komşu ülkelerle sıfır problem ilişkisi temeldir. Komşu ülkelerin tümüyle gelinecek sıfır problem noktası, bütüncül bir noktaya ulaşmayı sağlayacaktır. Bu esas 'Türkiye'nin etrafı sürekli düşmanlarla çevrilidir' psikolojisinden ve buna bağlı gelişen defansif refleksten kurtulup, bütün komşuları ile ilişkilerini iyi düzeye getiren bir ülke olma üzerine kuruludur.
ÇOK BOYUTLU POLİTİKA: Türkiye'nin merkezi karakteri dolayısıyla dış politikasının çok boyutlu ve çok kulvarlı bir yapı kazanmasıdır. Bugün uluslararası ilişkilerin seyrettiği dinamik şartlarda, Türkiye'nin statik ve tek parametreli bir politika yürütmesi mümkün değildir. Irak'ta su yüzüne çıkan, hem Atlantik İttifakı içindeki bölgesel, hem de Transatlantik'le Avrasya arasındaki küresel parçalanma ve Asya-Avrupa, İslam-Batı, Güney-Kuzey kutuplaşmaları içinde Türkiye, kendisi problem kaynağı olmayan, aksine problem çözücü, küresel ve bölgesel barışa katkı sağlama yönünde inisiyatif kullanan ve çekim alanı oluşturan bir ülke olmalıdır.
RİTMİK DİPLOMASİ: Statik diplomasi anlayışından dinamik şartlara intibak etmemizi sağlayacak ritmik diplomasiye geçiş esastır. Bu tanımlamada karşılıklı ve hızlı ziyaretler önem tutmaktadır.