Ya batarsınya çıkarsın... "Neyi gerçekten aklınla, beyninle ve yüreğinle istiyorsan mutlaka oluyor. Kötü olaylarsa birer imtihan. Ya kendini bitiriyorsun ya kendini çıkarıyorsun. O da senin buradaki rolün..."
İLİŞKİLİ HABERLER
Beni görenler 'yazık, o kadın çok çekti' diyor
Beni görenler 'yazık, o kadın çok çekti' diyor
'Yaprak Dökümü' dizisinde Ferhunde'nin (Deniz Çakır) annesi olarak rol alan Perihan Savaş yeni bir kadın programı ve sit-com hazırlığında. Halkın gözünde ızdırap çeken kadın olduğunu vurgulayan Savaş isyan etti: Artık ben de gülmek istiyorum! ..
Bilenler bilir, onun yaşadıkları Türk filmlerini aratmayacak kadar acıklı bir senaryonun hayata uyarlanmış haliydi. Ama artık bu 'görüntü'yü değiştirmek istiyor. Yılların sinema oyuncusu Perihan Savaş, oğlu Savaş, kedisi, köpeği ve su kaplumbağaları ile birlikte yaşadığı evinde bizi neşe içinde karşıladı. Yeni projelerinden dolayı heyecanlı olan Savaş, yaşadığı tüm talihsiz olayların kendisi için bir 'imtihan' olduğunu, artık gülmek ve güldürmek istediğini anlattı...
* 'Yaprak Dökümü'nde başlarda konuk oyuncu gibiyken rolünüzün gittikçe öne çıkmasını siz mi istediniz?
'Yaprak Dökümü'nde iki sezon önce iki bölüm oynadım, sonra ara verdik. Bu sezon, "Annenin birkaç bölüm daha olması gerekiyor" dediler. Ferhunde bir çıldırdığı zaman anne geliyor, hemen ortalığı toparlıyor ve sonra gidiyor.
* Kendi çocuklarınızla ilişkiniz nasıl?
Çok iyi. Kızım Melek Zübeyde evlendiği için onunla ilgili bir sorunumuz kalmadı ama Savaş 16 yaşına geldi. Bluğ çağının vermiş olduğu zorluklar var. Araba kullanmak istiyor, bilgisayarda çok takılıyor. Bu anlamda kurallar koyuyorum. Mesela, eğer bana verdiği sözleri tutmazsa evden çıkarken ADSL'in kutusunu da yanıma alıyorum. Savaş, şaşırıyor, "Anne yine ne yaptın!" diyor.
* Yanınızda taşıyorsunuz yani...
Evet, çünkü benim sözümü dinlemeli. Savaş, "Bana ne olacak ki?" diyor. Ama şimdiki dönem o kadar kötü ki, her şey olabilir. Bunları çocuklara anlatmak çok zor. Onun için tedirgin oluyorum. Ben de pimpirikli bir anneyim.
BEN PİMPİRİKLİ BİR ANNEYİM
* Kızınız evlenince siz de Savaş'la baş başa kaldınız... Melek evden gidince ne hissettiniz?
O daha çok annemle oturuyordu çünkü onu annem büyütmüştü. Anneanneyi de geçen yıl kaybettik. Tam düğün arifesinde olunca, acıyla tatlıyı birarada yaşadık. O arada kaynadı yani.
* Bu aralar TV'ye geri dönüp, kadınlara yönelik bir program yapmak istediğinizi duydum, doğru mu?
Türkiye'nin ilk kadın programını beş sene boyunca ben yaptım. Yemeğinden avukatına kadar çok geniş yelpazeli bir programdı. Benden sonra herkes kadın programı yaptı. 'Kimse Yok mu?' diye yardım programı yaptım. Benden sonra, o da aldı başını gitti. Şimdi bir tane daha başaracağım, ondan sonra yine gelecekler arkamdan. Eğlenceyle birlikte kadınlara yönelik bir program istiyorum. Ama asıl amaç, bir şeyler öğretmek. Çok ağlak programlar var ekranlarda. Kadınların sorunlarına değil de, çözüm yollarına yönelik bir program yapacağım.
ARTIK EĞLENMEK İSTİYORUM
* Bu arada, 'eğleneceğiz' dediniz. Onca sorun tartışılırken bu nasıl olacak?
Şarkı söylemek filan değil kastettiğim... Yetenekli kadınları bulup, yeteneklerini ortaya çıkartabilmek. Mesela, yıllardır oyuncu olmak istemiş ama olmamış bir kadın bulacağım. Onun da hayran olduğu bir jön mutlaka ki var... Onları biraraya getirip, küçük bir sahnede karşılıklı oynatmak çok hoş olmaz mı! Artık eğlenmek istiyorum. Ağlamaktan çok sıkıldım. Televizyona da komedi yapacağım. Bir sit-com'da oynayacağım. Senelerdir ağlayan kadın, ızdırap çeken kadın, çocuklarının başındaki kadın... Artık ben de gülmek istiyorum.
* Evet, sizin hep çok mahsun, hüzünlü bir imajınız var. Böyle misiniz gerçekten?
Belki yaşamımın da film gibi geçmesinden kaynaklanıyor bu. İnsanlar beni hep, "Ay canım, o çok çekti" diye görüyor. Evet, çok üst üste talihsizlikler yaşadım ama yaşam devam ediyor. İçimde bu çocuksu tarafım olmasa, benim için hayat çok zor olurdu. Kuvvetliyim, ayakta duruyorum. İki çocuğumun olması çok önemli bir faktördü ama bir de ben varım birey olarak. Eğer ben kendim için varsam onlara faydalı olabilirim. Çok sıkıldığım zamanlar da oluyor ama kendi kendimi telkin ediyorum, 'Tom ve Jerry' izliyorum. İçimde bir çocuk hâlâ var ve belki de çocukluğumu yaşayamamış olmamdan kaynaklanıyor bu.
* 16 yaşında Altın Portakal almışsınız. Gerçekten zor olmalı...
Evet, oğlumun yaşındaydım! Biliyor musunuz, ben hâlâ bisiklet kullanamam çünkü hiç bisikletim olmadı. Her şey bir yana, binecek zamanım da yoktu zaten. Bu yüzden kızıma, daha sekiz aylıkken bisiklet aldım. Çocuk daha emekliyor; arkadaşlarım bana, "Çüş artık, ne yapıyorsun sen!" dediler.
* 16 yaşında ödül aldığınız 'Bedrana' filmi için "Hayatımın dönüm noktası" demişsiniz...
Gazetede Süreyya Duru'nun haberini okumuştum. "Bedrana'yı çekeceğim, Türkan Şoray oynayacak" demişti. Kitabı da okumuştum. Nasıl üzüldüm, perişan oldum... 'Allahım ne olur bu rolü ben oynayayım' diye dua ediyorum. Süreyya Bey ile Türkan Şoray bir anlaşmazlığa düşmüş. Ben oy nadım 'Bedrana'yı. Demek ki ben 'Secret'ı o zaman yapmışım. Çünkü neyi gerçekten aklınla, beyninle ve yüreğinle istiyorsan mutlaka o oluyor. Kötü olaylarsa birer imtihan. Ya kendini bitiriyorsun ya kendini çıkarıyorsun. O da senin buradaki rolün...
İLİŞKİLİ HABERLER
Beni görenler 'yazık, o kadın çok çekti' diyor
Yayın tarihi: 3 Mayıs 2009, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/05/03/gny/haber,3FA18530C0E84B49B696AA78C12CCE15.html
Tüm hakları saklıdır.