Terazi

Adalet terazi ile simgeleniyorsa; bir eşitlik, hakkaniyet kaygısı da güttüğünden.
Milliyet'ten gazeteci Nedim Şener hakkında 7 yıldan 17 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
Sebebi, "Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları" başlıklı kitabında yazdıkları.
Şener, "Yasaklanan belgeyi temin ve yayınlamak" la, "kamu görevlilerini hedef göstermek" le suçlanıyor.
Elbette kimse kimseyi hedef göstermesin; bilerek, bilmeyerek.
Lakin suç duyurusunda bulunan "kamu görevlileri", bir insanın hedef haline getirilip, bırakın hedefi, organize biçimde öldürülmesi sırasında görev yapan ya da görevlerini yapmayan, yapamayan kamu görevlileri.
Biri, halihazırda tutuklu olan "abiler" den biriyle, suikasttan önce konuşmuş...
Diğeri, bomba atmaktan yakalanan Yasin Hayal için "örgüt işi değil, münferit" diyebilmiş... bomba azmettiricisi "abi" yi kollamış, sözde "muhbir" yapmış ve Hayal' i izlemekle yükümlü olduğu halde, ne Trabzon Müdürü iken, ne de bütün Türkiye'de istihbarattan sorumlu iken doğru biçimde yapabilmiş.
Bir diğeri, İstanbul'da istihbarattan sorumlu iken, olur a, cinayet öncesi olan biteni atlamış.
İsimlerini yazmıyorum, "hedef göstermemek" için...
Lakin kendilerine de, devlete de, adalete de soruyorum:
Kamu görevini layıkıyla yapamadıkları, geliyorum diye bağırarak gelen bir suikasttan, yerde kendi kanına uzanmış da yatan bir gazeteciden belli olanlar görevde ve güçlü... ama suikastın ve ihmallerin peşine düşen gazeteci Nedim suçlu.
Öyle mi tartar bu terazi!
Terazinin de vicdanı yok mu?


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın