AB üyesi 28 ülkede 7 Haziran'da Avrupa Parlamentosu için sandık başına gidilecek. Bir başka deyişle, AB'nin yasama organı seçilecek. Küresel ekonomik krizin giderek daha da derinleşen, hatta kontrolden çıkmak üzere olan toplumsal tahribatı nedeniyle halka hiçbir umut vaat edemeyecek durumda olan hükümetler, özellikle de Fransa'da Nicolas Sarkozy ve
Almanya'da Angela Merkel yönetimleri,
seçmeni tetikleyecek ve tüm partilerin dört elle sarılabilecekleri bir malzeme arayışına girdiler. Buldular da! Türkiye'nin olası AB üyeliği. Tabii hayrımızı istediklerini düşünmüyorsunuz.
Olmak veya olmamak! Sarkozy-Merkel ikilisinin ve de dayandıkları partilerin bu "Dahiyane" (!) planlarını -şimdilik- en iyi "Le Monde" gazetesi özetledi. Yayınladığı yorumun başlığı şöyle:
"Turquie or not Turquie?" (Yarısı Fransızca, yarısı İngilizce ama mesajını tam isabetle hedefine gönderiyor.)
Yazıda, ABD Başkanı Barack Obama'nın geçenlerdeki Avrupa turunda
Türkiye'nin üyeliğine tam destek vererek, AB Parlamentosu seçim kampanyasında kitleleri harekete geçirecek ateşin benzinini döktüğü belirtiliyor. Yani iş sadece kibriti çakmaya kaldı.
Yine yazıdan alıntılarla devam edelim: "AB'nin politikalarını ve geleceğini masaya yatırmak için
Türkiye'nin üyeliğini tartışmaya açmaktan daha iyi bir fırsat olamaz. Adayların bu konuya dört elle sarılmaları, siyaseten cesur, Avrupalılar için de mutlu bir tercih olur. Hem sonra bu sayede seçmenlerin ilgisizlik perdesi de yırtılabilir. (Not: Kamuoyu araştırmalarına göre sandığa gitmeyeceklerin oranı yüzde 50'nin üstünde; bu da seçimin meşruiyetinin sorgulanmasına yol açacak) Yine bu sayede
Türkiye'nin üyeliğiyle ilgili olarak herkes eteğindeki taşı döker, kaçamak tutumlar, sütre ardına saklanmaya dayalı sözde politikalar da açığa çıkar."
Artık şerbetliyiz Uzun sözün kısası, Avrupalı politikacılar bir kez daha
Türkiye ipine sarılacaklar. Hatırlayacaksınız, zerrece ilgisi ve etkisi olmadığı halde, Fransızlar'ın ve Hollandalılar'ın AB Anayasası'nı reddetmelerinin faturası, hatta vebali
Türkiye'ye çıkarılmıştı.
Bu kez de
çapsızlıklarını, çaresizliklerini, itibarsızlıklarını Türkiye kalkanının ardına gizlemeye çalışacaklar. Avrupalı seçmenler yutar mı; hep birlikte göreceğiz.
Ama şurası kesin: Sinirlerimizin, soğukkanlılığımızın sınanacağı bir dönemin eşiğindeyiz.
Gerek 7 Haziran'daki seçim öncesi, gerekse seçimden sonra bu konuya herhalde birçok kez daha değineceğiz ama bizce Ankara'nın o Avrupalı politikacılara vereceği en iyi cevap, duymazlıktan gelmek, ciddiye almamak, muhatap kabul etmemek olur. Kervan yoluna devam etmeli.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 29 Nisan 2009, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/04/29//haber,2F0A4F6E1222458BA9228A36BD2CAC4E.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.