Sevgi konusunda kafamız karışık ya, kendimizi sevmek konusunda hepten karışık... Budha'nın en önemli öğretisi 'kendini sev'dir. Ancak sanki yetiştirilirken bizlere tam tersi öğretiliyor. 'Kendini olduğun gibi sev' deniyor ama güzel, akıllı ve başarılıysak, takdir ediliyoruz. 'Kardeşini sev, okulu sev, hayvanları sev' deniyor ama önce kendini sevmen/düşünmen egoistlikmiş gibi gösteriliyor. Aslında kendini sevmeyen insan, başkasını sevdiği zaman egonun ihtiyacı ortaya çıkıyor. O sahip olma hırsı... Sevilme ihtiyacı... İhtiyaç duyulmaya ihtiyaç duymak...
SEVGİ SÜRÜNDÜRMEK Mİ?
İngilizce'de sevgi anlamına gelen kelime 'love', Sunskritte 'lobha' kelimesinden geliyor. 'Lobha' ise oburluk, açgözlülük demek... Herhalde oburluk sindirilince sevgiye dönüşüyor. İspanyollar aslında sevginin bencilliğini kendi dillerinde dürüstçe ifade ediyor. 'Seni seviyorum' anlamında kullanılan 'Te quiero' aslında 'Seni istiyorum' demek... Yani sevgi aslında istemek... Okan Bayülgen geçenlerde yeni eşi ile ilgili yaptığı bir açıklamada; "Flört dönemi boyunca beni çok süründürdü. İnim inim inletilmişliğim vardır" demiş... Sevgi süründürülmek mi? Sahip olamadığın insana sahip olma hırsı/arzusu mu?
KALABALIKLAR İÇİNDE
'İstediğim insan beni istiyor' diye düşündüğümüz zaman mutlu oluyoruz. Ama sevgi bir talebe dönüştüğü zaman resmen kapana kısılmış gibi hissediyorsunuz kendinizi. Sevginin yüceliğinden falan bahsediyoruz ama aslında sevilmek istediğimiz için seviyoruz. Çünkü kendimizi sevmiyoruz. Kendimizle baş başa kalıp, kendimizi dinleyeceğimiz zamanlara katlanamıyoruz. Eğer sen kendinle yalnız kalmaya katlanamıyorsan, başkası seninle yalnız kalmak ister mi? Özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde yaşanılan en büyük sorun bu değil mi? Sürekli birileriyle bir şeyler yapma ihtiyacı var. Çevreniz kalabalık ama ruhunuz yalnız. Peki nasıl seveceğiz kendimizi? Nasırlaşmış bir alışkanlıkla hep başkasını sevmeye odaklanmışken... Kadınların kendini sevememesinin en büyük nedeni, bencil görünmekten korktukları içindir. Onun için kendini sevmek ile bencil olmanın birbirinden ne kadar farklı olduğunun altını çizmek istiyorum: Bencil olmak açgözlü, haris olmak demektir. Gücü; arzulamak ve kullanmaktır. Bencil oldunuz mu empati kurmanız zordur, insafınız yoktur... Öte yandan kendini sevmek; kendiniz için faydalı, kendinizi iyi hissettiğiniz şeyleri yapmaktır. Her yönünüzle (sadece fiziksel değil) kendinize ihtimam göstermeniz, kendinize karşı şefkatli olmanız demektir. Zaten bu tavrınız yoksa ne kendinize, ne de başkalarına, hiç kimseye faydanız olmaz. Kendini seven insan güçlüdür ama gücünü dozunda kullanır.
MUTLULUK ÜZERİNE...
Başlangıç noktam, bencil olmadan kendimi düşünmek ise, yaptığım her şey kendime verdiğim değeri artırıyor. Ben kendime değer verince, insanların da bana verdiği değer artıyor. En yakınlarımın bile... (Zaten en zoru da bu değil mi?) Çarşamba gecesi Amerika'dan geldiğim gibi soluğu Okan Bayülgen'in 'Sade Vatandaş' programında aldım. Profesör doktor Mansur Beyazyürek ve Bayülgen ile 'mutluluk' kavramı hakkında zımba gibi bir söyleşi yaptık. Sizlerden çok güzel emailler aldım. Evet, keşke biraz daha uzun sürseydi, ama inanın Okan Bayülgen de aynı şeyi söyledi: "Muhteşem bir konu, üç saat bile konuşulurdu" diye... Bir daha ki sefere...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 25 Nisan 2009, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/04/25/gny/haber,E2BF04D17ACA4F85A184489524C4693F.html
Tüm hakları saklıdır.