İngilizce'de 'it factor' (o faktörü), Fransızca'da 'je ne sais quoi' (ne olduğunu bilmiyorum) diye kullanılır. İkisi de karizmayı açıklamaya çalışan terimlerdir. Karizma; Yunanca'da 'kharisma' kelimesinden geliyor, 'gift' yani 'hediye' demek. Açıklaması biraz zor olsa da görür görmez bilirsiniz... Bazı insanların tavrı, konuşması, aurası diğerlerini mıknatıs gibi çeker. 'Karizma' kelimesi ile ilgili bulduğum en iyi açıklama; güç ve sıcaklığı aynı anda ifade edebilme özelliği... Barack Obama 'fun club'a hoşgeldiniz. Obama, başkan olmadan önce de (yani bu güce sahip olmadan önce de) karizmatikti. Kendi hayat hikayesini Amerikalılar'la bağ kurabilmek için kullandı ve şimdi tüm dünyayla aynı bağı kuruyor. Hırslı ama duyarlı. Silik yazarları aşıp, halka doğrudan ulaşabilme özelliği var. Kendinizi ona yakın hissediyorsunuz. Hamurunda farklı din, ırk, etnik geçmiş zaten var. Kendi hayatında bu farklılıkların getirdiği zorluklarla limitlenemeyeceğini öğrenmiş ve sindirmiş bir insan. Onu sadece 'hitap kabiliyeti güçlü bir lider' olarak sınırlamak yanlış olur. Obama'nın otantik kişiliği ve değerleri, eğitimli konuşmasına yansıyor. Bu yönü ile de insanları motive ediyor, yeni jenerasyonu temsil ediyor, onun vizyonunu hemen alıp, kendinize adapte ediyorsunuz.
TAKİP ETME İHTİYACI George Clooney, "Obama bir odaya girdiğinde nereye giderse onu takip etme ihtiyacı hissediyorsun" diyor. Hally Berry, "Ne isterse yaparım, onun yolunu açmak için önündeki çöpleri bile temizlerim" diyor. Donatella Versace rahat, gücünü göstermek için kaslarını sıkmaya gerek duymayan tarzından esinlenerek koleksiyon hazırlıyor... Politik karşıtları bile onun bu yönü yüzünden daha ılımlı olma ihtiyacı hissediyor. İşte karizma budur! Obama karizmatik olmak için uğraşmıyor. Ben onu beş yıl önce yakından takip etmeye başladığımda da böyleydi. Yapısı bu... Hatta karizması ile ilgili kendisi bile espiri yapıyor: "En kuvvetli yönüm; alçakgönüllülüğüm. En zayıf yönüm, biraz fazla mükemmelim." Gülerken sadece ağzı değil, gözleri de gülüyor. Etrafında topladığı insanlar 'evet efendim' diyenler değil. Çoğu kendi alanlarında Obama'dan daha tecrübeli ve bilgili. Ama Obama için bu bir tehdit değil, kim olduğundan o kadar emin ki, onların tecrübesinden faydalanmak onun için bir eksiklik değil. İşte karizma budur...
EŞİ DE KARİZMATİK Karizmatik bir erkek olarak da, kendine karizmatik bir eş seçmiş tabii... Kuvvetli, kendinden emin ama rahat ve mütevazı tarzı ile Michelle Obama'nın popülaritesi de kocası gibi gittikçe büyüyor. İngiltere Kraliçesi Elizabeth'in karşısına ilk defa çıktığında orta halli Amerikalılar'ın alışveriş yaptığı J Crew marka süveter giyebiliyor ve orta ile üst sınıf arasındaki açığa köprü kurabiliyor. Bu da onu ulaşılabilir yapıyor. Kraliçeye dokunmak daha önce görülmemiş bir şey. Buna İngilizler çok önem veriyorlar.
KRALİÇE'DEN YAKINLIK İlk defa Kraliçe ve Michelle Obama konuşurlarken birbirlerine şefkat ile dokunuyorlar ve Kraliçe bundan memnuniyet duyduğunu ifade ediyor. Barack Obama karısının gücünü ve popülaritesini de kendine tehdit olarak görmüyor. İşte karizma budur... Obama karizmasına sahip olmayabiliriz ama dünyada böyle bir lideri tanımaya başlamak, bizleri kendimizi sorgulamaya yönlendirebilir. Çünkü kendini anlamaya başladığın an, başkalarını da anlarsın. Farklı düşünüp, farklı davrandığın halde, o farklılığa kafayı takmadan, empati yapabilmeyi öğrenirsin. Kendi içimizdeki gücü ve kırılganlığı, tecrübeyi ve saflığı, özgünlüğü ve sıradanlığı bir bütün olarak görebilmek ve kabul edebilmek, o çabasız karizmayı kazanmanın başlangıç noktasıdır diye düşünüyorum...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 11 Nisan 2009, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/04/11/gny/haber,F962212682024AD9BFD7363A43D1EF7E.html
Tüm hakları saklıdır.