1980'li yılların ortalarında spor muhabirliği yaparken, derbi maçların öncesinde ve sonrasında ilginç 'mizansen haberler' hazırlar, çarpıcı fotoğraflarla bu haberleri renklendirirdik. Bir keresinde Galatasaraylı ve Fenerbahçeli futbolcuları Rumeli Hisarı'nın burçlarında buluşturmuş, her iki takım oyuncularına da kılıç kalkan ekibi kıyafetleri giydirmiş, koftiden bir cenge tutuşturmuştuk. Tabii o dönemler sahalara sevgi ve saygı egemendi. Hiçbirimizin aklından "Aman yahu bu görüntüler milleti azdırmasın?" düşüncesi geçmiyordu. Hatta futbolcular bu şenlikte öyle keyiflenmişlerdi ki, hava kararıp da, iyi fotoğraf çekmek imkansız hale gelene dek, ellerinden kılıçları alamamıştık... Bir keresinde de
Türkiye'de oynayan ve o zaman sayıları bir elin parmaklarını geçmeyen ABD'li siyahi basketbolculara Harlem gösteri takımının formalarını giydirip, Sultanahmet Parkı'na götürmüştük. Gazeteye bastığımız kocaman fotoğrafın üzerine de 'Harlem
Türkiye'de' diye esprili bir başlık atmıştık. (O zamanlar Harlem takımının
Türkiye'ye gelmesi hayal ötesiydi) Ertesi gün rakip Hürriyet gazetesinin spor müdürü sevgili Nezih Alkış ağabeyimize neredeyse kalp krizi geçirtecektik... Ustamız, bizim mizansen haberi görür, görmez spor servisindekilere "Nasıl atlarsınız bu haberi?" diye öyle bir bağırmış ki, Babıali'deki eski Hürriyet binasının camları zangırdamış...
Milli Takım kampının, aralarından su sızmayan iki futbolcusu Semih ile Arda'yı son derbide birbirlerine yumruk sallarken görünce, aklıma o günler geldi. Bekledim, 'mizansen haberi' kim yapacak diye... Baktım ki, "tık" yok... Eğer bugün spor muhabirliği yapıyor olsaydım, ne yapar ne eder, iki futbolcuyu bir araya getirir, Playstatiton'ın başına oturtur, kıyasıya ama neşe içinde oynayacakları 'sanal derbiyi' sayfa dolusu yazardım. E tabii fotoğrafları da ya Yaşar Saygı'ya ya da Vahap Hacıoğlu'na çektirirdim. (Muhabirliğim sırasında ekürilerimdi, elleri dert görmesin.) Bu haber, hem iki futbolcunun çizilen karizmasına pasta cila olur, hem de gerginleşen futbol ortamına 'masaj' etkisi yaratırdı. Eskiden spor muhabirliği için sadece futboldan anlamak ya da kulüp yönetimlerine yakın durup, istihbarat sızdırmak yeterli olmazdı. Yaratıcılık ve 'kreatif muzurluk' da gerekirdi...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 17 Nisan 2009, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/04/17/gny/haber,FCB230F8BFD34959837A882F862EF6F9.html
Tüm hakları saklıdır.