Hafta boyunca Yaşar Nuri Öztürk, karısı ve sevgilisi olduğu iddia edilen kadın arasındaki garip kapışmanın
televizyon kanallarına yansımasını izledim. Yaşar Hoca ve diğerleri; ekrandan, gazete sütunlarından birbirlerine söylemediklerini bırakmadılar. En mahrem aile sırları bile ortaya döküldü. Gündüz programları da kirli çamaşır sepetini karıştırıp, durdu. Tamam, kamuya mal olmuş ünlü insanların özel hayatları her zaman medyanın ve onu takip eden sıradan insanların ilgisini çeker. Ama insanlar dört duvar arasında kalması gereken özel sırlarını neden medyanın çöp kutusuna boşaltma ihtiyacı hisseder? İşte bunu anlamış değilim. Aranızdaki sorunu evinizde çözemediyseniz, Aile Mahkemesi'ne başvurur, kanuni yolları denersiniz. Peki ya
televizyon stüdyosunda kapışmak, en özel telefon mesajlarını bile milyonlarla paylaşmak hangi ihtiyacın yansımasıdır? Düşünün bir kere, aile mahremiyetini ayaklar altına alan, birbirlerine söylemediklerini bırakmayan, bu halleriyle gündüz programlarına parayla çıkartılan çaresiz varoş insanlarından bir farkı kalmayan bu kişilerden biri parti lideri, diğeri de onun eşi... Bu lider, yeterli oyu alsaydı, ülkenin başına geçecekti. Karısı da 'first lady' olacaktı. O first lady'ler ki, kocalarıyla paylaştıkları sırları, mezara götürmekle mükelleftirler... 18 yıl aynı yastığa baş koyan insanların, 'her ne şart altında olursa olsun' aile mahremiyetini ayaklar altına almalarını asla kabul edemiyorum. Hele bir de, çoluk çocuk sahibiyseler... Belli ki 'ilişkinize' saygınız kalmamış. Bari kendinize ve çocuklarınıza saygı duyun!..
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 8 Nisan 2009, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/04/08/gny/haber,9D75C408AFDC484DA64A58E616D4B6B7.html
Tüm hakları saklıdır.