Yooo, yooo, hakikaten yooo. Olamaz! Bu kız kesin topumuzla kafa buluyor. Hani şu söylediklerine kendisi inanıyorsa diyecek lafım yok tabii. Günün kahramanı; Tuba Özay. Habertürk Magazin'e bir röportaj vermiş ki, sabah okurken ağzımdaki çayı püskürdüm. Röportajın başlığını dehşetle sunuyorum: "Mario ile günde dört ülke geziyoruz." Mario kim? Mario, Tuğba'nın İtalyan sevgilisi. Mario ile ilişkisini soruyorlar röportajda, "İtalyan sevgiliniz Mario ile ilişkiniz nasıl gidiyor?" Cevap: "Birbirimize 'My love' diye hitap ediyoruz..." (elin oğluna 'aşkım' öyle deniyor herhalde...)
OH MY LOVE! "...Türkiye'de çok yoruluyorum, onun yanına gidince kendimi kuş gibi hissediyorum (eh bir Komili, bir de sevgili kendini kuş gibi hissettirir değil mi?) Lunaparkta dönme dolaba biniyoruz" (bu cümleyle de çocuklar gibi şen olduklarını anlıyoruz. Hatırlamak gibi olmasın da sek sek, birdirbir, uzuneşek, elim sende kaldı falan da vardı...) Durun, en bomba yerini yazıyorum şimdi: "Bazen İtalya'dan İsviçre'ye geçip arkadaşlarımızla buluşuyoruz. Akşam annesinin evine Fransa'ya, işim olursa oradan da
Almanya'ya geçiyoruz. Çok mutluyuz." Oh my love! Eyvahlar olsun! Herhalde sigarasızlıktan okuduğumu anlamıyorum. Tümden rot balans ayarım bozuldu. Şaka mı bu! Dur bir daha okuyayım. Aaa! Okuyorum, aynı! Yani bu Tuğba demeçlerine göre önce
Türkiye'de çok yoruluyor sonra günde dört ülke gezip kendini kuş gibi hissediyor öyle mi? Yani biz canına yandığımın İstanbul'unda günde dördü geçtim, iki ayrı yerde randevu veremiyoruz. İkiyi dördü geçtim, karşıya geçip gelemiyoruz. Bu kız ne konuşuyor ayol!!! Ne dört ülkesi? Sabah kalktın İtalya'da, yalnız dikkat! Güney İtalya olamaz kurtarmaz. Misal: Milano idealdir. İki yüzünü yıkadın, doğru topuk İsviçre. Arkadaşını gördün, çıktın akşam yemeğine Mario'nun annesine Fransa'ya. Eee? Akşam yedin doydun işin vardı bastın
Almanya'ya. Hepsi aynı günde! Hepsi keyif için.
YOL YORGUNLUĞU? Tık nefes kalır insan be. Bir kere yol yorgunluğu denen şey vardır. Allah Allaaah! Uçakla desen, saatleri ayarlaman, indi bindi çok zor. Hızlı trenle gittin desen, sabah altıda başlayıp gecenin kör vaktine kadar yollarda sürünmen lazım. Eziyetten başka bir şey değil. Ya bu Mario'nun arkadaşları da annesi de sınırda yaşıyor, bizim kumrular da elim sende yapıp kaçıyor ya da bu Tuba bizi yiyor. Ay aklımı kaçıracağım. Günde dört ülke gezip çok mutlularmış. Tabii, adamla kavga edecek zaman bulamazsın ki... Ne diyeyim... Röportajı yapan arkadaşı da ayakta alkışlıyorum, insan bir sorar yahu; "Bu dört ülkeyi biraz açar mısınız Tuğbanııım" diye.
ARMONİ DEĞİL ARMANI Ay durun tutamıyorum kendimi hemen arıyorum Tuba Özay'ı... "Yanlış bir numara çevirdiniz" diyor. Aaa çevirmedim, dur bir daha 'yes' 'yes' yapayım. Hah! Çalıyor. Zırrr, zırrr... "Aloo?" Bu sefer de asistanı çıktı. Dur bakalım, Tuğba geri arasın da soralım... Çok merak ettim doğrusu. NOT: Tuğba Özay'ın mayıs ayında albümü çıkaracakmış. Adı 'Armoni' olacakmış. Bence Armoni değil 'Armani' koysun, Mario'ya jest olsun.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Bugünkü Tüm Yazıları
Günde dört ülke gezen 'my love'lar varmış
Yayın tarihi: 8 Nisan 2009, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/04/08/gny/ozyilmazel.html
Tüm hakları saklıdır.