kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
7 Nisan 2009, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ERDAL ŞAFAK

Çatışma ve ittifak

Geçen yıl Noel gecesi hayata veda eden Amerikalı siyasal bilimci Samuel Huntington, "Medeniyetler Çatışması" tezinde tarihçi Bernard Lewis'tan esinlendi.
Ortadoğu, özellikle de Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti tarihi konusunda uzman ol an Lewis (Not: Ermeni tehcirinin soykırıma dönüştüğüne ilişkin hiçbir ciddi kanıt bulunmadığını savunuyor), "Medeniyetler Çatışması" kavramını 1990 Eylül'ünde "Atlantic Monthy" dergisinde yayınlanan "İslam öfkesinin kökleri" başlıklı uzun makalesinde ortaya attı.
Huntington üç yıl sonra, 1993'te tümüyle bu kavram üstüne kurulu bir yazı hazırladı ve "Foreign Affairs" dergisinde yayınlattı. Tez akademik, siyasal ve diplomatik çevrelerde geniş yankı uyandırınca, daha da geliştirerek 1996'da kitaba dönüştürdü.
"Medeniyetler Çatışması"nın o tarihte umulmadık ilgiyle karşılanmasının nedeni, dünyanın siyasal atlasındaki köklü depremdi: Berlin Duvarı'nın yıkılması ve Sovyetler Birliği'nin çökmesi, kapitalizm ile komünizm arasındaki çatışmayı sona erdirmişti.
Huntington'a göre, bu boşluğu farklı uygarlıkların kültürel çatışmaları dolduracaktı. Amerikalı siyasal bilimci uygarlıkları dine dayandırıyordu : Hıristiyan (Batı dünyası), Müslüman (Türkiye'den Malezya'ya, Suudi Arabistan'dan Senegal'e kadar uzanan coğrafya), Ortodoks (Rusya), Hindu (Hindistan), Budist (Çin) gibi.
Tam da kitabın yayınlandığı dönemde
Usame Bin Ladin'in "El Kaide" örgütü başta ABD olmak üzere Batı hedeflerine yönelik kanlı saldırılarıyla kendinden söz ettirmeye başlayınca, "Medeniyetler Çatışması" uğursuz bir kehanet çerçevesinin dışına çıkıverdi. 11 Eylül 2001 saldırıları da, deyim yerindeyse tüy dikti! Ve ABD Başkanı George Bush tüm küresel politikalarını "Medeniyetler Çatışması" tezine göre biçimlendirdi.
Kabul edelim veya etmeyelim, doğru veya yanlış, bugün "Medeniyetler Çatışması" teziyle Usame Bin Ladin gibi, Eyman Zevahiri gibi, onların Magrip'teki "Emir"leri gibi fanatik ve silahlı Müslümanlar'ın Batı uygarlığına karşı yürüttükleri savaş ile "Cihad"ları kastediliyor.
Yine kabul edelim veya etmeyelim, doğru veya yanlış, onun anti tezi olan "Medeniyetler İttifakı" ise İslam'ın aslında barış, hoşgörü dini olduğunu kanıtlamak şeklinde algılanıyor. O amaçla Müslüman din adamları ile Hıristiyan ve Musevi din adamları yılda birçok kez bir araya geliyor. O amaçla İslam ve Hıristiyan dünyasının aydınları, toplumsal önderleri, öncü kadınları ve siyasileri yine her yıl ortaklaşa birçok etkinlik düzenliyor.

Ya öbür dinlerin köktencileri?
Ama fanatikler, köktenciler sadece İslamiyet'te değil, tüm dinlerde var. Hem de o dinlerin en tepelerinde. Tek farkları silahlı eylemlere kalkışmamaları.
Örneğin Dalay Lama radikalizmde Usame Bin Ladin'le yarışır. Başta doğum kontrolü olmak üzere kadını özgürleştiren tüm imkânlara şiddetle karşı. Kim bilir kaç bin yıllık kuralların, inanç sisteminin, dini yasaların bırakın yeniden yorumlanmasını, virgülüne dokunulmasını bile "Kâfirlik" olarak görüyor.
Museviler'in fanatiklerinin işi nerelere kadar vardırabileceklerini görmek için İsrail'deki gettolarını, havralarını, kendilerine özel eğitim kurumlarını ziyaret etmek yeterli. Gazeteleri, "Günah" diye yeni hükümetin kadın bakanlarının fotoğraflarını karaladılar; düşünün artık.
Katolik Hıristiyanlar'ın ruhani lideri Papa 16'ncı Benedict, Kilise'yi tam anlamıyla fanatik yobazların yuvasına dönüştürdü : Kendinden önceki dönemlerde Kilise dışına itilmiş Usame Bin Ladin'in Katolik versiyonu olan Fransız ve İspanyol radikal rahiplerin "Aforoz"unu kaldırdı, kürtajı, doğum kontrol hapı ve prezervatif kullanımını "Cinayet" diye tanımladı, AIDS'in "Tanrının günahkârlara cezası" olduğunu öne sürdü. Daha neler neler...
Hepsi de Hazreti İbrahim'den gelen tek tanrılı ve kitaplı üç dinin üçünde de radikaller sürekli mevzi k azanırken, dinler arası barış, yani "Medeniyetler İttifakı" nasıl kök salacak; doğrusu kaygılanıyoruz.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın