'Yok artık' dedim! 'Yanlış okumuşumdur, yanlış algılamışımdır' dedim. 'Bakalım başkaları ne yazacak' diye bekledim... Ama tık yok! Evet, kimseden tık gelmedi... Okunmuyor mudur nedir, diye düşündüm... 'Herkes, özellikle de kadınlar tepkisini sessiz kalarak mı gösteriyor acaba' anlayamadım. Ama en sonunda kendi gazetesi dayanamadı, tepki gösterdi. Bir başörtülü ya da muhafazakar kontenjanından değil, basbayağı 'yazar' kimliğiyle, hatta fikirleriyle farklı pencereler açması dileğiyle, 'kimse hakkında önyargılı olunmamalı' fikrinden yola çıkarak transfer edilen yazarlarının 'süper fikrini' kendi içlerinde, kendi yazı işlerinde tartışmaya başladılar. E buna onay verecek insan evladı olduğunu düşünmediniz herhalde! Sadede geleyim hemen, siz de bu müthiş 'bakış açısından' mahrum kalmayın bence... Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, bir hafta içinde öldürülen iki genç kızın ama güzel mi güzel iki genç kızın fotoğraflarına bakıp 'Maktülün bir femme fatale olarak portresi' başlıklı bir yazı yazdı köşesinde. Şöyle diyordu özetle: "Maktulün değil, katilin profilini çıkarmak esastır ama katili yakalamak gibi bir görev tanımınız yoksa, sadece gazeteciyseniz, yazarsanız, kurban profilinden hareket ederek bir yerlere varmak da mümkündür." Bakar mısınız, kurbanların profilinden hüküm veriliyor! Devam edelim... "Henüz 23 yaşında iken kendisine fazla bağlanmış erkek arkadaşı tarafından 'Benim misin değil misin?' sorusuna verdiği ret cevabı yüzünden öldürülen Feyza Usta'nın gazetelerde yayınlanan fotoğraflarını gördünüz mü? Eskiden 3. sayfa haberlerine yansıyan maktul ve nadiren katil olarak görünen kadınlar eli yüzü düzgün bile olsalar, güzelliklerinin farkında olmayan kadınlar olurlardı. Hiç dikkat ettiniz mi? Artık öyle değiller. Önce, mahcup da olsa çok makyajlı, çok bakımlı vesikalık fotoğraflar geldi. Sonra artistik, frapan, şuh ifadeler ve stüdyo çekimi gibi duran pozlar. Vesikalık değildi artık fotoğraflar. Ve en mühimi 'Ben güzel olduğumun çoook farkındayım' bakışı. Femme fatale
(cazibesiyle erkekleri tehdit ve tahrik eden, ölümcül kadın) bir mağaza zincirinin adı olsaydı şubesi Feyza Usta olurdu. Fakat tersi oldu. Arkadaşları Feyza'nın başına bela olan ve sonunda hayatına da mal olan uzatmalı sevgilisi İsmail Demir yüzünden İsviçre hayali kurduğunu söylüyor. Fakat bunun kaçma değil, yırtma hayali olduğunu görmek için Feyza'nın fotoğraflarına bakmak yeter. Feyza'nın dramını güzelliğin gücünü abartmış kadınların trajedisiyle yan yana etiketleyebilir miyiz? Bir Madam Bovary sendromu daha. Belki." Bengisu yazısını bir alıntı yaparak bitiriyor; 'ben söylemedim o söyledi' hesabı: "Güzelliğin ve baştan çıkarmanın bedeli belki de hapsedilmek ve öldürülmektir..." Bravo! İşte budur! Yıllardır 'kadın kuyruk sallamazsa tecavüz etmezler' diyen zihniyetin geldiği son noktadır bu! Gazetenin yayın yönetmeni de dahil, herkes rahatsız oluyor yazıdan doğal olarak. 'Körler sağırlar birbirini ağırlar' hesabı bunu bir polemik sayfasına taşıyorlar sonra da. Bakın kimler neler diyor o sayfada?
* Emine Şenlikoğlu (Kendisi imam hatip mezunu, örtülü biridir) "Asla katılmayacağım bir düşünce bu. Her cazibesi olan, güzel kadın öldürülmeli mi? Kadının öldürülmesi yetmiyor gibi kendi ölümünden yine kendisi mi suçlu oluyor? Tuhaf bir yaklaşım geldi bana" diyor.
* Prof. Yaşar Nuri Öztürk (kendisi ilahiyat profesörüdür) "Kadınları bu biçimde itham etmek ve zalimin zulmünden mazlumu sorumlu tutmak yanlıştır. 'Şöyle baktı da, şunu yaptı da öldürüldü' gibi bir mantık ne akılla ne dinle uyuşur. Bu Nasrettin Hoca'nın 'hırsızın hiç mi suçu yok' fıkrasını anımsattı bana..."
* Pakize Suda ti'ye alıyor tabii her zamanki üslubuyla: "Cazibeli olmayacaksın! Hadi Allah vergisi cazibeniz var diyelim, bunun altını çizmeye kalkmayacaksınız! Ne yaptıysanız güzel, alımlı, çekici olmaktan kurtulamadınız, o halde hiç olmazsa artistik pozlar verip fotoğraf çektirmeyeceksiniz! Kısacası hanım olacaksınız hanım! Aksi halde cesedinizin yakışıklı olması içten bile değildir."
* Özay Şendir ise "Bence bu yazıyı tartışmak değil, tek bir harf kalmamacasına hafızalarımızdan kazımamız gerek!" yorumunda bulunuyor. E ben ne söylesem boş artık... Ama söylemek istiyorum... Nihal Bengisu Karaca'nın bu kadar kör gözüne cahillik yapacağına yine de ihtimal vermiyorum... Bu cinayetleri haklı göstermek gibi bir niyeti olmadığına da eminim. Belki de anlatmak istediği çekici kadınların dikkati üzerlerine çektiğiydi. Ama insaf, bu böyle mi yazılmalı? Bu tür yazıları okuyup etkilenebilecek binlerce manyak varken, bu kadar fütursuzluk mu olur? Erkek egosu, erkek vahşeti nasıl bu kadar basite indirgenir? Sonra kalkıp Hadise'nin minik şortuyla popo salladığı klibi yasaklıyor diye TRT'ye çakıyoruz! Bırakın Allah aşkına...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 25 Mart 2009, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/25/gny/sever.html
Tüm hakları saklıdır.