UT
yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder.
SMS:
?UT
Gündemde futbol var
Bu hafta Galatasaray'ın Hamburg ve Trabzon seferlerinden ötürü gündemde yine futbol vardı. Elbette yerel seçimlerden sonra. Ama biz politikayı bu işin uzmanlarına bırakıp futboldan söz edelim biraz. Bu alandaki anılara dönelim.
Yılı hatırlamıyorum. 1960'ların başlarında bir yaz günü
Kemal Özer,
Adnan Özyalçıner,
Onat Kutlar,
Kara Ünal (Üstün) toplandık, Altunizade'ye,
Memet Fuat'ı ziyarete gittik.
O sıralarda birkaç evle birkaç konaktan başka bir şey yoktu Altunizade'de. Ne çevre yolu, ne işyerleri... Ağaçlar, tarlalar, sessizlik.
Memet Fuat, çevredeki çocukları eğitmek için harika bir yol bulmuştu. Boş alanlardan birini futbol sahasına dönüştürmüştü. Semtin çocuklarına futbol öğretiyordu. Bunun çekiciliğine kapılan çocuklar, sadece futbol oynamakla kalmıyorlardı elbet. Birlikteliği, yardımlaşmayı da öğreniyorlardı. Sanata, edebiyata merak saranlar da çıktı aralarından. En azından, kitap denilen nesneyle ilişki kurmaya alıştılar.
Memet Fuat'ın attığı tohum gelişecek, Altınyurt kulübüne dönüşecekti. Bu kulüp çatısı altında edebiyat, tiyatro, müzik çalışmaları yapılacaktı. Memet Fuat, futbolu bırakıp
voleybol hocalığına başlayacak, kulübünü birinci lige taşıyacak, kendisi de bir dönem
milli takımın antrenörlüğünü üstlenecekti.
Biz o yaz günü Memet Fuat'ın bahçesinde, ağaçlar altında oturup çene çaldıktan sonra futbol sahasına geçtik. Başladık kaleye şutlar atmaya. Öylesine keyiflendik ki bundan, her hafta sonu Altunizade'ye gitmeye başladık. Düzenli maçlar yapıyorduk artık. Kemal, Adnan, ben en has "müdavim" lerdik. Adnan kalede oynuyordu. Kemal savunmanın belkemiğiydi. Memet Fuat, sırtında ceketi, orta alanda takımı yönetiyor, ayağına gelen topları milimetrik paslarla dağıtıyordu. Ben ise "gole giden bir panter" olarak koşturup duruyordum. Her keresinde 810 kişi oluyorduk mutlaka. Arada bir Demir Özlü, Ferit Öngören, Feridun Metin Aksın, Cemal Süreya, Edip Cansever de katılıyordu bize. Bir keresinde Asım Bezirci bile gelmişti.
Her maçtan sonra yorgunluktan biterdik. Dönüşte kimsede ağzını açacak hal kalmazdı. Herkes evine. Onat'la ben de Mahmutpaşa hamamına gider, göbek taşına uzanırdık.
Bir de "ciddi" maç yaptık Altunizade'de.
Keşanlı Ali Destanı'nın ilk oynanışıydı. Oyunun sanatçılarıyla edebiyatçılar arasında bir futbol maçı yapalım dedik. Memet Fuat, Altunizade sahasını verdi. Biz edebiyatçılar toplanıp takımımızı kurduk. Kaptanımız Orhan Kemal olacaktı elbette. Keşanlılar'ın kaptanı, oyunun yazarı Haldun Taner'di. Takıma bir de "konuk oyuncu" almışlardı: Bedri Koraman.
Maçın hakemi kimdi dersiniz? Halit Kıvanç !
Maç günü Altunizade'de bayağı seyirci toplanmıştı. Semt sakinlerinin yanı sıra, "medya" da tam kadro oradaydı. (Maç ertesi gün bütün gazetelerde geniş yer alacak, haftalık Ses dergisi ise bu olaya iki sayfa ayıracaktı.) Bizi destekleyenlerin ellerinde koca bir pankart vardı: "Yürüyün, Fazıl'ın aslanları!" Fazıl'ın, yani Dağlarca'nın.
Ben santrfor oynuyordum. Maçın başlamasıyla birlikte ayağıma bir top geldi. Santra çizgisiyle ceza alanı arasında bir yerlerdeydim. Yaradana sığınıp şöyle bir patlattım. Olacak iş değil, top gitti, kalenin örümceğini aldı, doksana takıldı.
Biraz sonra Keşanlılar bir gol attılar. Bunu yine benim bir golüm izledi. Arkasından, Feridun Metin frikikten Hagi'yi bile kıskandıracak nefis bir gol attı. Devreyi 3-1 önde kapattık.
İkinci devrenin hemen başında Keşanlılar'ın iki golü geldi. Şanslı günümdeydim anlaşılan. Bir gol daha attım. Biraz sonra da ceza alanı içinde resmen biçildim. Halit Kıvanç, penaltımızı verdi.
Çok penaltı gördüm bugüne kadar.
Lefter'in,
Metin'in, İstanbulsporlu
İbrahim'in penaltılarını nasıl unutabilirim! Ama o gün Orhan Kemal'in attığı penaltı kadar güzelini görmedim desem, kimseye haksızlık etmiş olmam! Orhan ağabey, kaleciyi sağa yatırıp sol köşeye gönderdi topu. Şimdi kaleciler penaltı atışlarında kendilerini bir yana atıp işi biraz da şansa bırakıyor ya, öyle değil! Usta yazar, futbolculukta da ustalığını konuşturdu, kaleciyi resmen aldattı. Hepimiz topun sağ köşeye gideceğini sandık!
Maç bitti. 5-3'lük yenginin coşkusuyla, kaptanımız omuzlarımızda, sahada bir tur attık... Sonra da soluk soluğa, yerlere yığıldık!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 16 Mart 2009, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/16//tamer.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.