kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
15 Mart 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
MEHMET BARLAS
BAŞYAZI

Bu ülkede ileri gelenler ve ileri gidenler her zaman vardır

Turgut Özal'ın mimarı olduğu 1980'in 24 Ocak ekonomide yeniden yapılanma kararları açıklandıktan sonra, sol görüşleriyle bilinen bir iktisat profesörü ile bir söyleşi yapmıştım.
Milliyet gazetesinde yayınlanan bu söyleşide, sol eğilimli profesör Özal'ı ve onun aldığı kararları övmüştü. Profesöre göre Türk ekonomisi bu kararlarla dünya ile eşgüdüme girecek ve kronik döviz yokluğuna dayalı krizler sarmalından çıkacaktı.
Bu söyleşinin yayınlandığı gün, sol görüşlü iktisatçı ile Beyoğlu'nda entelektüellerin takıldığı bir lokalde buluştuk.
Karşılıklı oturup sohbet ederken, bizi gören o günlerin ünlü bir ressamı yanımıza gelip, sohbetimize katıldı.
Ressam sol görüşlü iktisatçıyı medeni cesaretinden ötürü övdü.
O da Özal'ın reformlarını beğendiğini ve sol kesimin Özal'dan nefret etmesine karşın, ülke yararına olacak kararları desteklemenin doğru olduğunu söyledi.
Bizler böyle konuşurken, aralarında köşe yazarlarının da bulunduğu o dönemin ünlü solcularından küçük bir grup lokale geldi.
Bu grup bizi görünce masamıza doğru yöneldiler.
İçlerinden biri o gün benimle yaptığı söyleşisi yayınlanan iktisatçıya ağzına geleni söylemeye başladı. Sol görüşlü bir insanın Turgut Özal'ı beğenip desteklemesinin ideolojik ihanet olduğunu falan söyledi.

"Ben de söylemiştim"
Bu grup gelmeden önce yanımıza oturup o iktisatçıyı söyleşisinden ötürü kutlayan ressam, bu durumu dikkatle izlemekteydi.
İktisatçıyı ağır bir dille eleştiren ve ihanetle suçlayan sol entelektüelin sözleri bitince bizim ressam ayağa kalktı.
- Bir saattir ben de bunları anlatmaya çalışıyorum. Özal'ı desteklemenin ihanet olduğunu ben de söyledim ama bir türlü anlatamadım, dedi.
Türkiye'de belirli sürenin üzerinde gazetecilik yapmış veya siyasetle ilişkili bir mesleği icra etmişseniz, böyle durumlara defalarca tanık olursunuz.
Hep anlatılır ya.
Dünya Savaşı'nın sonu yaklaşırken ve yenilmişlik Osmanlı'nın başkentinde yokluklar ve yoksulluk biçiminde yansımalarını gösterirken, Beylerbeyi Sarayı'nda "Ev hapsi" yaşayan devrik Padişah 2'nci Abdülhamit ölür.
Devrik padişahın Beyazıt Camisi'ndeki cenaze törenine başta Sadrazam Talat Paşa olmak üzere onu devirip tahttan indiren İttihat ve Terakki'nin bütün önde gelenleri katılırlar.
Halk da yüz binlerle cenazeye katılıp, eski barış ve bolluk günlerini simgeleyen 2'nci Abdülhamit'e son görevlerini ifa ederler.
Cenaze namazının sonunda imam cemaate "Merhumu nasıl bilirdiniz " diye sorunca, tabutun önünde saf tutmuş olan İttihat Terakki'nin önde gelenleri de cemaatle birlikte "İyi bilirdik" diye bağırırlar.
Bunun üzerine Talat Paşa yanındaki kişinin kulağına eğilir...
- Madem Abdülhamit'i iyi bilirdik, o zaman niye devirdik ki, der.
Bu hep böyle değil midir?

Poster üretimi
Yıllar önce yaptığım bir dizi röportajda büyük bir matbaanın sahibi olan girişimci, "Nasıl böyle büyük bir matbaaya sahip oldunuz" diye sorduğumda, "27 Mayıs günü darbeyi öğrendiğimiz zaman Cemal Gürsel'in resmini poster yapmayı akıl ederek bu matbaayı kurdum" demişti.
12 Eylül 1980 askeri müdahalesi ertesinde konuğum olan bir yabancı gazeteciyi bir İstanbul lokantasında akşam yemeğine götürmüştüm. Lokantadaki masalardan birinde 12 Eylül'ün Başbakanı Bülent Ulusu konuklarıyla, bir diğer masada da 12 Eylül'ün Çankaya'dan indirdiği İhsan Sabri Çağlayangil kendi konuklarıyla yemek yemekteydiler.
Konuğum olan yabancı gazeteciye onları işaret edip "Bu deviren, bu da devrilen" dedim.
Yabancı gazeteci "Devirenin ve devrilenin aynı çatı altında bulunabilmeleri Türkiye'ye özgü hoş bir durum" dedi.
Ben de "Bizde siyasi rakipler bazen hapishanelerde de aynı koğuşları paylaşırlar" diyerek hoş durumumuzu daha fazla açmıştım.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın