Bizim Figen.
Figen Yanık . Gazetemizin usta editörü.
Almanya'daki korkunç katliam ve
Cem G. 'nin sevgilisini öldürüş biçimi ve sonrası ile ilgili konuşurken dedi ki;
"Hiç şaşırmıyorum bu olana bitene..." Önce bir garip oldum şahsen bu soğuk tavrı karşısında Figen'in. "Nasıl yani Figen? Sence normal mi bu genç insanların bu yaşlarda bu olayların meydana gelmesine sebep olmaları? Bir anne olarak çok kaygılanıyorum" dedim.
"Kaygılan zaten!" dedi ve devam etti:
"Kaygılan ve 'oğlun için önlem al'
diye söylüyorum bunu. Onu olabildiğince televizyondan, şiddet içerikli bilgisayar oyunlarından, çizgi romanlardan uzak tut! Bu konuda sakın ödün verme. Çünkü bu çocukların başına ne geliyorsa oradan geliyor" dedi ve anlatmaya başladı.
Meğerse bizim Figen, 1994'te Cumhuriyet Gazetesi'nde çalışırken bugünü görmüş ve
"Ölümle Şakalaşan Bir Nesil" başlığı ile bir yazı dizisi hazırlamış. 1990'lı yıllarda özel kanalların sayısının artmasıyla televizyonlarda yayımlanan şiddet ve saldırganlık içerikli çizgi filmlerle sinema filmlerinin çocuklar üzerindeki etkilerini inceleyen yazı dizisi büyük ilgi görünce dizi,
"Bu Ne Şiddet?" adlı bir kitaba dönüşmüş...
Dilerseniz bundan sonrasını Figen Yanık'ın ağzından dinleyelim:
"Artık hayatta olmayan radyotv yayıncısı
Mahmut Tali Öngören 'in konuyla ilgili bir makalesiyle psikiyatristlerin görüşlerine başvurarak yazdım kitabı. O dönem görüşlerini aldığım uzmanlar ve küçük yaşlarda çocukları olan anne babalar, çocuklarının izledikleri çizgi film kahramanı gibi davranmaya başladıklarını gözlemleyip, endişe duyduklarını dile getirmişlerdi. Beni en çok düşündüren konu, bütün çocuk ruh sağlığı uzmanlarının bu kontrolsüzlüğün etkilerinin ileriki yıllarda ortaya çıkacağını ve
'ölümle şakalaşan nesiller' yaratılırsa şaşırmamız gerektiğini vurgulamaları olmuştu. Sonraki yıllarda da
televizyon programlarının yalnız çocuklar için değil, yetişkinler için olanlarının bile ne kadar yoğun şiddet içerdiğini; Örümcek Adam başta olmak üzere çizgi film kahramanlarının çocuklar için birer kahraman haline getirildiğini, pek çok dizide dayak ve cinayetin özendirilerek verildiğini hayretler içinde takip ettim. Ama asıl beni şaşırtan çocuk ve ergin yaşlardaki gençlerin işlediği artan sayıdaki cinayetlerin nedenleri arasında
televizyon programlarının etkisini ısrarla reddeden köşe yazarları oldu. Bu arkadaşların ya çocukları yoktu ya da hiç
televizyon izlemiyorlardı. Belki de dünyamız neredeyse o kadar legal bir savaş alanına döndü ki onlar bütün bu savaşların da haklı nedenlerinin olduğunu kendilerine inandırmışlardı. Ama ben
'Çocuk psikiyatristlerinin o tarihlerdeki uyarılarına kulak verebilseydik, bugün gençlerin işlediği vahşi cinayetleri azaltabilir miydik?' diye düşünmekten vazgeçmeyeceğim."
NOT: Figen yerden göğe kadar haklı. Haklı ama bir çalışan anne olarak bununla nasıl tek başıma mücadele edebilirim bilmiyorum. Oğlumla birlikteyken, televizyonun off düğmesine basıp, bilgisayarı dolaba saklayıp bir biçimde onu uzak tutabilirim şiddet içerikli yayınlardan ama ya ben onun yanında olmadığım zamanlar ne olacak halimiz?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Bugünkü Tüm Yazıları
Ölümle şakalaşan bir nesil mi yetiştirdik?
Yayın tarihi: 13 Mart 2009, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/13//haber,CC4DAA1EB47941D9A3BDC2CE53225D0E.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.