Giriş Saati : 09.03.2009 10:02 Güncelleme : 09.03.2009 17:09
Sanayi üretiminde geçen yıl Ağustos ayında başlayan düşüş süreci hızlanarak sürüyor. Sanayi üretiminde geçen yılın aynı ayına göre düşüş Ocak ayında yüzde 21.3'le rekor bir düzeye ulaştı.
Sanayinin alt sektörlerinden madencilik ve taşocakçılığı sektörünün üretimi yüzde 3.8, imalat sanayii üretimi yüzde 24.2, elektrik, gaz ve su sektörünün üretimi de yüzde 6 düşüş gösterdi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aylık Sanayi Üretim Endeksi'nin Ocak 2009 sonuçlarını açıkladı. Buna göre Endeks, Ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 21.3 düşüş gösterdi. Geçen yıl, Ocak ayında yüzde 11.6, Şubat ayında yüzde 8.4 artış gösteren sanayi üretiminde Mart ayında yüzde 2.6'lık bir artış olmuş, bu oran Nisan ayında yüzde 7 ile yine yüksek çıkmıştı. Mayıs'ta yüzde 3.2, Haziran'da yüzde 2.4, Temmuz'da yüzde 3.8 artan sanayi üretimi, küresel krizin yol açtığı talep daralmasının etkili olmaya başladığı Ağustos ayında yüzde 3.6 gerilemiş, üretim düşüşü izleyen aylarda artarak sürmüştü. Sanayi üretimi önceki yılın aynı aylarına göre Eylül'de yüzde 4.3, Ekim'de yüzde 6.8, Kasım'da yüzde 13.3, Aralık'ta yüzde 17.6 düşüş gösterdi. Yıllık ortalamalara göre sanayi üretimi 2007 yılında yüzde 6.9 artış, 2008 yılında da yüzde 0.9 oranında azalış göstermişti.
İSO BAŞKANI: SÖZÜN BİTTİĞİ YERDEYİZ
İstanbul Sanayi Odası Başkanı Tanıl Küçük, sanayi üretim rakamlarını şu ifadelerle değerlendirdi:
"2009 yılının ilk ayında sanayi üretimi %21,3; imalat sanayi üretimi de %24,2 oranında düşmüştür. Artık, sözün bittiği noktadayız, rakamlar konuşuyor. Bu rakamlar, yaşanan krizin ciddiyetini ve derinliğini açıkça ortaya koymaktadır. Türkiye ekonomisinin kalbi sanayi sektörüdür ve ne yazık ki, küresel kriz, Türkiye'yi kalbinden vurmuştur. Şunu hatırlatmalıyız ki, üretimdeki düşüş, sadece sanayi sektörünün sorunu değildir.
Sanayideki çöküş, kısa süre içinde, ekonominin diğer alanlarını da olumsuz etkileyecektir. Türkiye şimdiye kadar önlem almakta geç kalmıştır. Önlem almakta geciktikçe, ödenen bedel artmaktadır. Önümüzdeki süreçte, bedelin ödenemez hale geldiğini yaşayarak görmek istemiyoruz. Hükümet ve ekonomi yönetiminin bir an önce durumun ciddiyeti ve vahametine uygun politikalar üretmesi gerekmektedir."