kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
8 Mart 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
İstanbul Lisesi öğrencilerinin hepsi en az bir sosyal etkinlikte görev alıyor.

Liselerin en sarı siyahı 125 yaşında

06.03.2009
İstanbul Erkek Lisesi'nin tarihi, sadece okulun geçmişini değil, bu toprakların yakın dönem tarihini de anlatıyor. Bu yı 125. kuruluş yıldönümünü kutlayan İstanbul Erkek Lisesi, hâlâ Türkiye'nin en ba.arılı öğrencilerini yetiştirmeye devam ediyor..
İstanbul Lisesi, yani daha iyi bilinen adıyla İstanbul Erkek Lisesi, tarihi boyunca onlarca 'ilk'e imzasını atmış. İlk kez Almanca eğitim sunan, ilk öğrenci gazetesini yayımlayan, ilk öğrenci tiyatro topluluğunu kuran ve hatta 'lise' terimini ilk kez kullanan, Osmanlı Devleti'nin Batı tarzı ilk Türk liselerinden biri... Şimdi 125. kuruluş yıldönümü kutlanıyor. Binaya ilk girişte geniş merdivenleri ve merdivenlerin iki tarafındaki büyük saatleriyle büyülüyor bu okul. Her ikisi de saat 03.30'a sabitlenmiş durumda. Bunun hikâyesi şöyle: 1915 yılında Çanakkale Savaşı'nın başlamasıyla okulun 50 öğrencisi cepheye gitmiş. Ama 18 Mayıs'ı 19'una bağlayan gece Çanakkale'de 03.30'da hücuma geçmiş ve şehit olmuşlar. Bu haber okula ulaşınca, herkes yasa bürünmüş, pencere pervazları siyaha boyanmış. Okulun sarı-siyah renkleri de buradan geliyor. Okulun duvarlarının sarı olmasının sebebi ise savaşta hastane olarak kullanılmış olması. İstanbul Lisesi öğrencileri ve mezunları, her yıl 18 Mayıs'ta Çanakkale'de ağabeylerinin şehit düştüğü tepeye gidiyor ve gece 03.30'da bir anma töreni yapıyor. Bu törene katılmak, tüm hazırlık sınıfı öğrencileri için bir zorunluluk. Kamp, okulun ruhunun yeni öğrencilere aşılandığı en önemli zamanlardan biri olarak kabul ediliyor. Zamanla üst sınıflardaki 'abi' ve 'abla'larının yardımıyla okullarını daha iyi tanıyorlar. Şimdiki öğrenciler, üst dönemlerinden hiçbir baskı görmediklerini söylüyorlar. Okul yönetimi ise öğrencilere, bu okulun Batılı eğitimi kabul eden ama öz kültürünüzü de koruyan bir misyona sahip olduğunu aşılıyor.

BİNAYA BAKIP TARİHİ HATIRLAYIN!
İstanbul Lisesi binası, mimar Alexandre Vallaury tarafından 1897'de Düyun-u Umumiye İdaresi (Kamu Borçları Yönetimi) Merkez Binası olarak yapılmış. Kurtuluş Savaşı'ndan sonra bu binanın bir işlevi de kalmamış. 1933'te Atatürk'ün isteğiyle okul olarak hizmet vermeye başlamış. Çünkü okulun öğrencilerinin, bu binanın neden yapıldığını anlayıp, ülkenin bir daha bu duruma sokulmaması için çalışmalarını istemiş. Zaman geçiyor, okul değişiyor, öğretmenler ve tabii ki öğrenciler de değişiyor. Bunun en önemli göstergesi olarak, İstanbul Lisesi'ndeki disiplin anlayışı, yıllar geçtikçe daha farklılaşmaya başlamış. Eskiden öğrenciler hocalarının karşısında titrerken, şimdikiler "Hocalarımızla aramız çok iyi, neden korkalım ki!" diyorlar. 1989 mezunu Levent Deniz, "Biz okula kravatsız giremezdik, saçlarımız tıraşlı olmak zorundaydı," da diyerek değişimi belirtiyor. Bir diğer değişim de öğrencilerin en az dersler kadar sosyal etkinlikleri takip etmeleri. Uluslararası Satranç Şöleni, Kısa Metrajlı Film Yarışması, Kültür Haftası etkinlikleri... Bu ve bunlar gibi onlarca etkinlik sadece öğrenciler tarafından hazırlanıyor. Öğrencilerin bu kadar sosyal olmalarının yanı sıra üniversite başarıları da çok yüksek. Peki bu nasıl oluyor? Öncelikle öğrencilerin hepsi, yüksek puanlarla gelmiş zeki çocuklar. Ayrıca Alman eğitim disiplininin onlara verdiği analitik düşünme yeteneğini kazanıyorlar. Ama öğrencilerin seçtiği meslekler, dönemden döneme değişiyor. Örneğin 1955 Bakanlar Kurulu'nda yedi tane İstanbul Erkek Liseli varmış. Ama sonradan mühendislik okuyanlar çoğalmış. Son zamanlarda ise tıp eğitimi alanlar artıyor. Öyle ki geçen yıl mezun olan 170 öğrenciden 40'ı tanesi tıp fakültesini kazanmış.
Haberin fotoğrafları