- Yeni girdiğiniz çevrede Şanar Yurdatapan'a hayran oluyor ve evleniyorsunuz. O hikâye nasıl başlıyor? - Şanar, benden 15 yaş büyük, bir kere evlenmiş ayrılmış, çocuğu olan, sol çizgide duran, ne istediğini bilen bir adam. Ben ise çok tıfıl, gencecik bir kızım... - Peki o tıfıl, gencecik kız neden ilgi çekiyor birden? - Onu Şanar'a sormak lazım! (gülüyor) Erkekler böyledir diyelim... Bazen görüşlerine, hayattaki duruşuna bakmadan genç ve güzel kızlardan hoşlanabiliyorlar. Bir de o filmdeki kız Şanar'ı da etkiledi...
- Siz ne buldunuz onda? - Genç kızken hep kendimden yaşlı erkeklerden hoşlanırdım; zor olmadı yani. Ayrıca Şanar'dan etkilenmem için çok sebep vardı.
- Ne gibi sebepler? - Yaptığı şarkılar, duruşu, benim hiç bilmediğim şeyler üzerine konuşması... Öğretmenliği severdi, hayran hayran dinlerdim ben de. Arkadaşımın olgunluğu, başkaları tarafından takdir edilmesi bana gurur verirdi. Buna aşk dememek gerekiyor çünkü aşkları daha sonradan, farklı yaşadım. Bu bir hayranlıktı!
- Bu hayranlık mı sizi evliliğe kadar götürdü? - Ben çok anaç, evlenmeyi falan seven bir kızdım. İlişkilerin hep evlilik sonrası başlaması gerektiğine inanırdım, böyle bir baskıya hiç maruz kalmadığım halde en korktuğum şey bana hoppa kız denmesiydi!
- Ne kadar evli kaldınız? - 18 yıl.
- Ve evlilik hep sürgünde geçti sanırım. Nasıldı o günler? - 76 yılında evlendik, dört sene sonra da yurtdışına çıktık. 12 Eylül'de yaşananlar malum... Yurtdışı turnem vardı, kızımı ve bavullarımı alıp çıktım. - Dönmeniz için bir yasak, sakınca var mıydı? - Gittiğimiz her yerde, çıktığımız her TV programında Türkiye'de yaşananları anlattık. Bize hep 'Türkiye'ye karşı' dediler, halbuki Türkiye'nin yanındaydık, o günkü yönetime, darbecilere karşıydık. Mimlenince de dönmeme kararı aldık. 'Yurda dön' çağrısı yaptılar, 'Bu darbenin mahkemelerini yasal görmüyoruz ve dönmüyoruz' dedik ve vatandaşlıktan çıkarıldık. 10 yıl mülteci pasaportuyla dolaştık, 11'inci yıl yurttaşlığa başvurduk. Turist olarak döneriz dedik...