kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
21 Şubat 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
MELİHA OKUR

Ziraat Bankası niye sermaye artırmalı?

Ortam kötü. "Babalar gibi satarız!" dönemi kapandı. Kamu bankaları "in" yani yükselen yıldız. Üstelik banka özelleştirmeleri mümkün görünmüyor. Böyle bir dönemde Türkiye'nin en büyük bankalarından biri olan Ziraat Bankası, acaba "küresel" bir kimlik kazanabilir mi? Türkler, "Yiğidi öldür, hakkını yeme!" derler.
Özkaynağı, kârlılığı ve aktif kalitesi çok yüksek bir banka olarak Ziraat, bileğinin hakkıyla "küresel şapkayı" takabilir. Çünkü...
- Piyasa yapıcılığında liderliği elinde tutuyor.
- Borçlanma faizinde belirleyici oluyor.
- Günde 1.5 milyon kişi şubelerine girip çıkıyor.
- 18 ülkede ve 66 noktada faaliyet gösteriyor.
Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar, Gümülcine şubesinin açılışı sonrası gazetecilerle sohbet etti. Bankanın yolculuğunu anlattı. "Ziraat olarak ABD Merkez Bankası ( FED) ve Alman Merkez Bankası'na (Bundesbank) para plase ediyoruz" dedi. Saydı, saydı!.. Heyecanlandık.
Darısı diğer bankalarımızın başına!
Hazine, Ziraat Bankası'nın yüzde yüz hissesine sahip! Hem bankanın "patronu" hem de "kamu borcunu" yönetiyor. Tahvil-bono ihalelerinin üçte birini Ziraat Bankası üstlenmiş!
Sık sık likidite sıkıntısı yaşayan bankacılık sektörünün likidite sıkıntısı yaşamaması için kamu bankası olarak Ziraat Bankası'nın likit olması şart.
Ziraat Bankası böylesine zor bir rol üstlenmiş. Bölgesel bankacılıkta liderliğe oynuyor. Bu durum bankanın yükünü daha da artırıyor. Ayrıca önümüzdeki dönemde çiftçi ödemeleri nedeniyle Ziraat Bankası'nın likit olması gerekiyor. Bu tablo çok açık bir biçimde Ziraat Bankası'nın sermayesini güçlendirmesi gerektiğine işaret ediyor.
Ziraat Bankası'nın bir an önce sermaye artırımına gitmesi şart!!! Ama bugüne kadar Hazine direndi, Ziraat bekledi. Çatır çatır pazarlıklar yapıldı.
Anlaşılan o ki; bu hafta içinde 2008 kârını açıklayacak olan Ziraat Bankası, kârın yarısını almaya talip!
Bol likiditeye ihtiyacı olan ve likiditeyi kasasında tutmak isteyen Hazine bakalım ne diyecek?
Ziraat Bankası'nın elinde tuttuğu likiditenin etkinliği ile Hazine'nin likiditeyi kendi kasasında tutma etkinliği arasında fark var mı?
Elbette var. Ancak bu fark çok anlamlı mı, değil mi? Bu kararı da Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verir. BDDK; kasımda, "Kamu bankaları temettü dağıtırken artık benden izin alacak!" diyerek bankacılık sisteminin genel özkaynak havuzunu ve likiditeyi kontrol etmek istediğini açık açık beyan etmişti.
Hazine'ye rağmen tavrını Ziraat Bankası'ndan yana koymuştu.
Hazine ise suskun. Küresel fırtınaya yüksek likiditeyle aşağı yukarı 14 milyar lira ile girdi. Gelin görün ki, geçen dönem içinde likiditenin yüzde 80'ini kaybetti. Hazine, tekrar eski pozisyonuna kavuşmak, bol likidite ile yoluna devam etmek istiyor. Çünkü makro ekonomik büyüklükler ve likidite açısından dengeyi sağlaması önemli.
Hazine, sıradan bir kurum değil ki! Kamu maaşlarını ödüyor. BOTAŞ'ın kontratlarının ödeme dönemlerinde devreye giriyor. Hazine sıkıldığında Türkiye sıkılıyor.
Hazine "Sıkılmasın" diye "Ziraat" bekleyemez ki!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın