Giriş Saati : 21.02.2009 16:20 Güncelleme : 21.02.2009 22:50
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı televizyonda, halkın huzurunda açık oturuma davet ederek, ''Demokrasi kaçağı bu başbakan... Gel Başbakan televizyona çıkalım ben sorayım sen cevap ver, sen sor ben cevap vereyim. Ama kaçıyorsun, çünkü senin korktuğun sorular bende'' dedi.
Baykal, partisince, Adana Uğur Mumcu Meydanı'nda düzenlenen mitingde, milletvekili dokunulmazlığı konusunu değerlendirerek, bu konuda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve partisinin sıkıntısı olduğunu savundu. ''Dokunulmazlıktan korkan Başbakan Türkiye'ye yakışıyor mu?'' diye soran Baykal, Başbakan Erdoğan'a seslendiğine dikkati çekerek, ''Demokrasi diyorsan, demokrasi bu değil mi? Halk gibi eşit olmayı kabul ediver, imtiyaz isteme, imtiyaz niye istiyorsun? Çünkü arkanda dosyalar var. Dosyaların hesabını vermemek için dokunulmazlığı kaldırmıyorsun'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın ''ne söyleyeceğini bilemez halde'' olduğunu ifade eden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Çok tehlikeli bir yola girdi. 'Benim hakkımda yolsuzluk iddiaları yapıyorlar, gitsinler, savcılığa ihbar etsinler' diyor. Peki biz savcılığa dosyayı verince senin dokunulmazlığın ne olacak? Gel, senin dokunulmazlığını kaldıralım, onunla da kalmayalım, gel Deniz Baykal'ın da dokunulmazlığını kaldıralım, sen ne biliyorsun mahkemeye ver, ben ne biliyorsam mahkemeye vereyim. Böyle 'varsa, gitsin mahkemeye versin' demekle olmuyor. Kaldır dokunulmazlığı, normal bir vatandaş oluver. Ben razıyım vatandaş gibi olmaya, dokunulmazlık istemiyorum ben, vatandaş olmak yetiyor bana.''
Baykal, halka çağrıda bulunarak, bazılarının hem iş yaptığını hem çaldığını, bazılarının hem kendisinin çaldığını hem de çaldırdığını, bazılarının ise hem çalmadığını hem de iş yaptığını belirterek, ''Bu seçimde hedefiniz, hem çalmayacak hem de iş yapacak kişileri seçmek olsun'' ifadelerini kullandı. ''YOLSUZLUĞUN ÜÇ AYAĞI''
Deniz Baykal, Ankara'nın, çalma tezgahının bir parçası olmaması için dokunulmazlığın kaldırılması gerektiğini savunarak, ''Çünkü çalmak, üç ayaklı masa gibi. Masanın bir ayağında uyanık bir iş adamı bulunuyor, masanın öbür ayağında onunla işbirliği yapan bir bürokrat oluyor, yol yöntem gösteriyor. Üçüncüsü hem bürokrata sahip çıkacak, hem iş adamını kollayacak ve payını alacak siyasetçi bulunuyor. Yani üç ayağı iş adamı, bürokrat ve siyasetçi oluşturuyor. Haramzade iş adamı, gözü para için dönmüş bürokrat ve sahtekar, namussuz bir siyaset adamı el ele veriyorlar, Türkiye'yi soyuyorlar'' şeklinde konuştu.
Milletvekili dokunulmazlığını kendilerinin kaldıracağını anlatan Baykal, ''Başbakan bu konuda söz verdi ama, verdiği sözü unuttu. Ama, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında ilk yapacağımız iş, milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması'' dedi. ''YOLSUZLUĞU DİLE GETİRENLERİ SUSTURMAYA ÇALIŞIYOR''
CHP Lideri Baykal, ''Başbakanın yolsuzluğu dile getirenleri susturmaya çalıştığını'' savunarak, ''Yolsuzlukların duyulmasını istemiyorsan, yolsuzluğun kendisini önleyiver de, sen de rahat et ,millet de rahat etsin. Ama ona göre, yolsuzluk yapılacak, ama konuşulmayacak'' diye konuştu.
Baykal, ''Deniz Feneri dosyasını Türkiye'de soruşturulması gereken yolsuzluk olarak ortaya koyduklarını, davayı başından beri izlediklerini, dosyayı getirttiklerini'' tekrarlayarak, şunları söyledi: ''Ama gazetelerin bir kısmı, Başbakanının denetiminde olmayan kısmı, bu konuya ilgi gösterdi, yazmaya başladı. Şimdi Başbakan bunaldı, 'Siz misiniz Deniz Feneri'ni yazan, bu yolsuzluğu dile getiren, ben de size ne yaparım görürsünüz' dedi. Hiçbir hukuk devletinde, hiçbir demokratik ülkede olmaması gereken zulüm niteliğinde mali uygulamalar başladı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı diyor ki 'Bu kadar yanlış var, bu yanlışlara karşı niye kimse sesini çıkarmıyor? Şimdi birinin sesi çıkarsa (getir bakalım defterlerini) diyecekler diye korkuyor' diyor. Kim diyor? Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı diyor. Bir demokratik ülkede böyle bir şey olabilir mi? Bir hukuk devletinde böyle şey olabilir mi? Sen böyle yapana demokrasi ve hukuk devletini işlemez hale dönüştürmüş olmuyor musunuz? Demokrasi ne o zaman, nedir demokrasi? Senin işine gelmeyen şeyi yapanın sen canına okursan, boğazını sıkarsan, onu konuşamaz hale getirirsen, demokrasiden bahsetme imkanı var mıdır Türkiye'de? Bakın burada soruyorum, Türkiye'de, medya, basın, televizyonlar bugün 7 yıl öncesinden daha özgür müdür? 7 yıl öncesine kadar daha rahat mıdır, değil midir? 7 yıl öncesine göre Türkiye'de basın ve televizyonlar iktidar karşısında doğru bildiklerini daha kolayca söyleyebiliyor mu, söyleyemiyor mu? Türkiye'de yolsuzluklar azaldı mı, arttı mı?'' Baykal, ''eskiden hafiye teşkilatlar olduğunu, padişahların, 'bana karşı hareket olmasın' diye korkarak teşkilat kurduklarını'' hatırlatarak, ''Kim ne konuştu, kim ne söyledi, kim kimin aleyhinde, rapor edilirdi. Şimdi demokrasi dönemindeyiz öyle mi? şimdi bu dönemde herkes konuşmaya korkuyor. Kimse yüreğini boşaltamıyor. Türkiye korku toplumuna dönüştürülüyor. Bunun demokrasi neresinde? Yargı 7 yıl öncesine göre daha bağımsız mı?, tarafsız mı?, ne oldu, nereye gidiyoruz?, yargı elden gidiyor, basın elden gidiyor, yolsuzluklar artıyor, bunun adı demokrasi, öyle mi?'' şeklinde konuştu.
Deniz Baykal, seçim öncesinde buzdolabı dağıtarak milletin oyunun alınmak istenmesinin de demokrasiyle bağdaşmadığını savunarak, ''Buzdolabı, çamaşır makinesi dağıtmak demokrasinin yaygınlaşması mı, yoksullukla mücadele mi? Bu yozlaşmadır, çürümedir'' ifadelerini kullandı.
Baykal, milletin gücünden daha büyük bir güç olmayacağını belirterek, seçimin fırsat olarak değerlendirilerek, bu gidişe ''dur'' denilmesi gerektiğini söyledi. ''VATANDAŞIN DOĞRULARI ÖĞRENME HAKKI''
Gündeme son olarak taşınan konunun ''Başbakanın, basın grubuyla kavgası olmadığını'' vurgulayan Baykal, şöyle devam etti: ''Burada önemli olan, Başbakanın vatandaşın doğruları öğrenme hakkına karşı çıkıyor olmasıdır. Oysa, milletin gerçekleri öğrenme hakkı var. Ama bunun çok ötesinde daha neler var, neler? Türkiye'yi karanlık bir toplum haline dönüştürüp, gerçeklerin ortaya çıkmasını önlemeye çalışıyorlar.''
Konuşmasında işsizliğe de dikkati çeken Deniz Baykal sözlerini şöyle tamamladı: ''Türk Silahlı Kuvvetleri, 700 bin kişi, sadece bir yılda Türkiye'de işsiz kalan 945 bin kişi. Bu resmi rakamlar, bir de kayıtlı olmayanlar var. Bir yıldaki işsiz sayımız, Türk Silahlı Kuvvetlerini geçti. Tamamını toplarsınız, işsiz sayısı milyonu çoktan geçti. Eğer işsizlikle mücadele edeceksen buzdolabı, çamaşır makinesi dağıtma. Her evden bir kişiye iş ver, vatandaş neye ihtiyacı varsa senden daha iyi bilir, parasıyla alır.''
Baykal, mitingin sonunda, Adana Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediye başkan adaylarının yanı sıra Gaziantep, Mersin, Kilis, Osmaniye, Kahramanmaraş ve Hatay'daki belediye başkan adaylarını tanıttı. CHP Lideri Baykal, mitingin ardından özel uçakla Ankara'ya döndü.