kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
14 Şubat 2009, Cumartesi
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat
Woody Harrelson’un başrolünü üstlendiği The Messenger, Irak savaşını işliyor.

Berlin'de vicdan yarışı

ESİN KÜÇÜKTEPEPINAR - BERLİN
13.02.2009
Berlin film festivalinde tüm beklentiler, bu akşam yapılacak kapanış töreninde açıklanacak ödüllere kilitlendi. Hele bu yıl, gayet 'ciddi' isimlerden oluşan ve başkanlığını Tilda Swinton'n yaptığı ana jürinin kararlarını ise şimdiden kestirmek elbet zor. Vasat filmlere bakınca, dön dolaş, Hayat Var'ın neden yarışmada olmadığı mevzusu sohbetlere konu oluyor. Bu arada, Adrian Biniez'in Uruguay'da çektiği saplantı öyküsü Gigante filminin bu jüriye yakın gelmesi şaşırtıcı olmaz. Ancak çoğunluk sinema yazarının görüş birliğine vardığı bir film var: Cezayir asıllı Fransız yönetmen Rachid Bouchareb'in Londra Nehri (London River) filmi, tam da 'öteki'ne olan önyargıları ve İslamofobi gibi mevcut meseleleri şematik de olsa gayet minimal ve kanatmayan bir duygusallıkla vermeyi başarıyor.

IRAK SAVAŞININ FATURASI
Berlin'de bu yıl, oğlunu aramak için Londra'ya gelen Malili Müslüman baba rolünde adeta 'oynamadan' büyüleyen emektar Sotigui Kouyate'ye, açıkçası en iyi aktör ödülünü gönülden verebiliriz. Happy Tears ın başrolündeki Amerikalı kadın oyuncu Parker Posey de ödüle yakın. Lucas Moodysson'dan Mammoth, İngiliz Sally Potter'dan Öfke (Rage) gibi kifayetsiz filmlerden sonra ABD yapımı The Messenger doğrusu mesajını ve derdini gayet iyi anlatıyor. Woody Harrelson ile Ben Foster'ın Irak savaşında ölen asker ailelerine taziye bildiren iki subayı canlandırdıkları film, aralardaki gereksiz hassasiyetine rağmen savaştaki 'zaiyata' insancıl bakmayı başarıyor. Bu koşullar altında, Altın Ayı'nın 18 adayına bakınca herkesin vicdan peşinde olduğu anlaşılabiliyor.