kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
14 Şubat 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Hava güzel olursa yemeğinizi dışarıda da yiyebilirsiniz.

Üniversite bahçesinde gençliğini arayanlara

DENİZ ERBİL
13.02.2009
Bilgi Üniversitesi'nin Silahtarağa'daki kampusunda yeni açılan Tamirane, öğrencilerden çok kendini hâlâ genç hissetmek isteyenler için düşünülmüş bir mekân..
2007'de hizmete giren Silahtarağa'daki Santralistanbul adlı Bilgi Üniversitesi'nin kampusuna ilk kez gittiğimde bir anda buraya içim ısındı.
1911'de kurulan ve 1938'e kadar elektrik üreten Silahtarağa Elektrik Santralı'nın mükemmel bir çağdaş sanat müzesine dönüştürüldüğünü görmekten mutlu oldum. Uzun süre buradaki tek yeme içme mekanı olan Otto'nun ferah atmosferi beni etkiledi. Bir süredir Otto'ya Tamirane adlı yeni bir kardeş geldiğini duyunca da burada bir akşam yemeği için fırsat kolladım.
Geçen hafta cuma akşamı, dört kişilik küçük bir grup oluşturup Silahtarağa'nın yolunu tuttuk. Son gelişimden bu yana, daha önce parasız olan otopark, paralı hale getirilmiş, girişi de değişmiş. Artık kampusun Haliç boyunca uzanan parkında uzun bir yolculuk yaptıktan sonra aracı bırakacağınız alana ulaşıyorsunuz. Park yerinin taşınmış olmasının iyi bir yanı var; otomobilden indiğinizde, bütün görkemiyle karşınıza çıkan ustaca ışıklandırılmış eski fabrika binası, dev bir modern sanat objesi izlenimi veriyor. Bahçede bağımsız bir bina içinde yer alan Tamirane'ye de birkaç adımda ulaşıyorsunuz.
Bina yıllarca İstanbul'un Beyoğlu yakasının elektriğini üreten Silahtarağa Elektrik Fabrikası'nın önce su arıtma tesisi, ardından da tamirhanesi olarak kullanılmış; yeni bir işlev kazandırırken kompleksin genel havasını bozmama ilkesine de titizlikle uyulmuş. Tamirane olarak kullanılırken büyük makinelerin onarımı sırasında yararlanılan vinçler, malzemeler, raylar olduğu gibi bırakılmış. Üzerinde 'Drysdale Glasgow' damgası okunan demir döküm bir tezgah, DJ masası olarak değerlendirilmiş.
Logosu tamirhaneyi simgeleyen çekiç ile buranın yeni işlevi, restoranı temsil eden bir çatal olan restoranda tamirci tulumu giymiş garsonlar sizi masanıza buyur eder etmez hemen yemek listesini getiriyorlar. Mönü iki çeşit çorba, beş salata, 'Atıştırmalıklar' başlığı altında 10 başlangıç yemeği, 12 ana yemek ve altı çeşit tatlıdan oluşuyor. Mönüde biri 'Lokal tatlar', öteki 'Akdeniz tatları' başlıklı yerli ve ithal şarküteri ürünleri, hamburger, dürüm, sandviç çeşitlerinin yer aldığı 'Ekmek arası' bir de 'Kahvaltı' bölümü var.
Biz önce Tamirane'nin özel domates çorbası, ızgara karides ve sübye şiş, Asya usulü et ve tavuk şiş ile közlenmiş patlıcan ezme ısmarladık. Taze domates kullanılarak yapılmış domates çorbası lezzetliydi. Izgara karides ve sübye şiş de başarılıydı; özellikle sübyenin yumuşaklığı etkileyiciydi. Patlıcan ezme ne yazık ki mönüde belirtildiği gibi 'közlenmiş' değil, kızgın yağda pişirildikten sonra kabukları soyularak yapılmıştı; is kokusundan eser yoktu.
Ana yemeklerden 'Tandırkot' adlı tandır usulü pişirilmiş antrkot ısmarlamak istedik, garson et fazla sert olduğu için tavsiye etmediğini söyledi.
Bunun üzerine dömiglas soslu bonfile, kurutulmuş domates, roka ve keçi peyniriyle doldurulmuş göğüs tavuk, balkabaklı ravioli ve lazanya ısmarlayarak birbirimizin yemeklerinden tattık. Lazanya içlerinde en başarısız olanıydı. Tıkız bir hamur blok halinde getirildi. Balkabaklı raviolide de balkabağı püresi ve ravioli arasında uyum yoktu.
Restoranın şarap mönüsü için Fransa, Güney Afrika, İtalya, Şili ve Türk şarapları seçilmiş. Genellikle şaraplar makul fiyat düzeyinde. Bar mönüsünde de zengin kokteyl çeşitleri ve Budweiser, Guiness gibi ithallerin de yer aldığı oldukça kapsamlı bira seçenekleri dikkati çekiyor. Akşam yemek saatinin ardından müziğin volümü giderek yükseliyor ve restoran yavaş yavaş bir kulüp atmosferine bürünüyor.
Tamirane, bütün çağdaş ülkelerde öğrenim gören üniversite gençlerinin beğeneceği düzeyde bir mekân. Tasarımı, cana yakın servis elemanları standardın üzerinde... Ancak akşam yemeğinde ödenen fiyatlar, bir üniversite restoranına göre epey pahalı. Burası üniversite gençlerinden çok benim gibi kendini genç hissetmek isteyenleri hedefliyor olmalı. Eğer sıcaklarla birlikte Haliç'in kokusu rahatsız etmezse, yazın bahçe daha da keyifli olacağa benziyor.
Haberin fotoğrafları