kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
14 Şubat 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Frost/Nixon'ın en önemli yanlarından biri de televizyon denen devin gücünü göstermesi.

Yakın tarihten süzülüp gelen bir ekran maçı

ATİLLA DORSAY
ATİLLA DORSAY
30.01.2009
İşte Oscar adayı filmlerin de dahil olduğu parlak ve gösterişli bir haftada, bence en iyi film. Çünkü diğerlerine kıyasla daha zor, farklı ve cesur bir işe sıvanıyor ve tümüyle de hakkından geliyor. Film, ABD'nin 200 küsur yıllık tarihinde görevini bırakmak zorunda kalan, bir diğer deyimle işlediği suçlar yüzünden yargı yoluyla işten el çektirilen tek başkan olan Richard Nixon'un öyküsünü anlatıyor. Ama Oliver Stone'un ünlü filminin tersine, bu tüm bir yaşamı özetleyen dev bir bulmaca-film değil. Tersine, çok özel bir dönemin çok özel bir olayına odaklanıyor. Ama eğer size -belki biraz abartmak kaydıyla- bu özel filmin Nixon ve giderek Amerikan siyasal yaşamı üzerine Stone'un üç saatlik dev filminden daha ilginç şeyler içerdiğini söylesem, bilmem şaşar mısınız? Film, senaryoyu da yazan Peter Morgan'ın bir sahne oyunundan uyarlanmış. Ama öncelikle bu hiç belli olmuyor. Film, ancak yer yer tiyatrovari bir atmosfere bürünse de, genelde son derece dinamik ve sinemasal olmayı başarıyor. Olay, Watergate skandalından ve de Nixon'ın yüksek mahkeme tarafından görevden alınmasından üç yıl sonra geçiyor. Eski başkan sağlık sorunlarını çözüp Kaliforniya sahilindeki evine dönmüştür. İngiliz ve Avustralya TV'lerinde başarılı 'talk show'lar yapan David Frost'un bir dizi söyleşi önerisini, uzun bir duraksamadan sonra kabul eder: Hem iyi bir para alacaktır, hem de bir popkültür figürü olan Frost ona kolay lokma gibi gözükmüştür. Üstelik bu sayede yıllar sonra yeniden sahne ışıklarına çıkacak ve içindekileri dökerek ne denli iyi bir başkan olduğunu kanıtlayacaktır. Ama öyle olmuyor. 'Kolay lokma' Frost önce teslim bayrağı çeker gibi olsa da, sonunda toparlanıyor. Yalnızca bu film sonuç olarak tam Amerikan usulü bir 'başarı öyküsü' olduğu için değil. Aslında tarih öyle istediği ve gerçekten de öyle olduğu için... Film, temelde iki çok farklı adamın bilek güreşi gibi. Bu çatışmada, onlar kendilerini neredeyse ölümcül bir sınava sokuyorlar. Çatışma, onlara kendi iç benliklerini, kendi derin kişiliklerini keşfetme olanağı getiriyor. Siyasetin gölgesindeki bu düellonun neredeyse değme gerilim filminin heyecanına ulaşması, senaryo ve yönetimin ortak başarısı. Bunda elbette göz kamaştırıcı Nixon performansıyla deneyimli oyuncu Frank Langella da etken oluyor. Onu izledikten sonra, benim bu yılki Oscar adayım Langella oldu. Ama filmin belki en cazip yanı, TV denen devin gücünü göstermesi. Yalnız senaryodaki ustalıklı sözlerle değil, tüm yapısına sinmiş olan mesajla da film, çağımızda görsel medyanın etkisini ve küçük ekranın hem yüceltici, hem kahredici büyüsünü veriyor.

FROST/NIXON * * * *
Yönetmen: Ron Howard
Senaryo: Peter Morgan
Görüntü: Salvatore Totino
Müzik: Hans Zimmer
Oyuncular: Frank Langella, Michael Sheen, Sam Rockwell, Kevin Bacon, Matthew MacFadyen, Oliver Platt, Rebecca Hall, Toby Jones/ Amerikan filmi