Giriş Saati : 13.02.2009 17:22 Güncelleme : 13.02.2009 18:31
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'yi kurarak 'Yeter! Söz de karar da milletindir' diyerek yola çıktıklarını belirterek, 81 vilayetin bu çağrılarına yankı verdiğini söyledi.
Sivas'ta partisince Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitinge katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, alanda toplanan coşkulu kalabalığa "Sevgili Yiğidolar" diye hitap etti. Erdoğan, konuşmasında Sivas'ın ilçelerinin isimlerini tek tek sayarak selam gönderdi. Konuşmasına, 'mert insanların, yiğit insanların, vefalı insanların şehri Sivas'ı selamlıyorum' diye devam eden Başbakan Erdoğan, Anadolu'nun gururu Sivas'a AK Parti'nin kurulduğu günden beri kendilerini yalnız bırakmadığı için teşekkür etti.
AK Parti kurulmadan önce 2001 ekonomik kriz zamanında Türkiye'nin üzerinde adeta kara bulutlar dolaştığını ifade eden Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye hem içerde hem dışarda saygınlığını yitirmiş, yabancı liderler karşısında el pençe divan duran liderler yüzünden acaba biz bu muyuz diyen millet durumuna düşmüştük. Bu millet buna layık değil, Türkiye bu manzarayı hak etmiyor dedik, AK Parti'yi kurduk. Ve 'Yeter! Söz de karar da milletindir' dedik. İşte o günden bu güne söz de sizin karar da sizin. Sivas gibi 81 vilayetimiz bizim bu çağrımıza yankı verdi. Ne dedi, evet dedi."
Başbakan olduktan sonra 6 yıldır her fırsatta ülke ülke dolaşarak Türkiye'yi anlattığını kaydeden Başbakan Erdoğan, "Gittiğim her ülkede Türkiye'yi anlattım. Türkiye'nin tezlerini anlattım. Gittiğim her ülkede Türkiye'nin fırsatlarını, imkanlarını anlattım. Amerika'dan Avustralya'ya, Yenizelanda'ya kadar onlarca ülkede vatandaşlarımla, soydaşlarımla buluştum. Bunu da dillerine doladılar. Başbakan çok geziyor, dediler. Başbakan Ankara'da durmuyor, dediler. Çünkü onların böyle bir meselesi, böyle bir derdi olmamış. Türkiye'nin meselerine uzak oldukları gibi dünya sathına yayılmış vatandaşların sorunlarına da sağır dilsiz olmuşlar." dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Şimdi ufukta sadık göründü, bunlara bir haller oldu. Birdenbire milleti hatırladılar, demokrasiyi, sosyal devleti, halkın ihtiyaçlarını, halkın meselelerini hatırladılar. Geç olsun ama güç olmasın. Hem ibretle hem de takdirle izliyoruz'' dedi.
Erdoğan, partisince Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, büyük düşünen, engin ufukları, geniş vizyonu olanların büyük Türkiye'yi göreceğini ve anlayacağını ifade etti. ''Bunu tüm Türkiye anladı, temenni ederim ki onlar da anlar. Bunu 81 vilayet, tüm dünya anladı ama Ankara'da bazıları bunu anlayamadı'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Diplomaside monşer eskileri anlayamadılar. Çünkü bunlar monşer geldiler monşer gittiler. Siyasete de monşer geldiler, monşer devam ediyorlar. Bazıları bundan rahatsız oluyor. Niye rahatsız oluyorsun? Eğer gerçekten monşer eskisi değilsen bu işin hakkını ver, bu milletin kaderine olumlu katkılarda bulun, biz de alkışlayalım, tebrik edelim. Öyle millete tepeden bakmak suretiyle (ben bu milletin vekiliyim) denmez. Bu milletin vekili olan, bu millete tepeden bakamaz. Milletin arasına girer. (Bunlar cahil, bunlar anlamaz) diyemez. Benim milletimin hiç bir ferdine bu yakıştırmayı yapmaya kimsenin hakkı yoktur. Ama bunların şimdi yandaş medyaları var biliyorsunuz. Yandaş medyalarıyla birlikte yandaş köşe yazarları da var. Oralarda benim vatandaşıma, AK Parti'ye oy vermişse yakıştırdıkları şu; (Bunlar göbeğini kaşıyanlar)... Bu, bu ülkede bu tür tiplerin nerede bulunduğunu gösteriyor? Bunların milletle işi yok. Bunların sevgili köpekleri vardır, onlarla yatar onlarla kalkarlar. Durumları budur. Benim milletime, benim vatandaşıma bunu yakıştırmaya kimsenin hakkı yoktur. 6 yıldır, onlarca yıldır milleti, milletin iradesini aşağıladılar. Milletin tercihlerini nasıl aşağıladıklarını gördünüz. Milletin demokratik takdirini alay konusu yaptılar. Şimdi ufukta sadık göründü, bunlara bir haller oldu. Birdenbire milleti hatırladılar, demokrasiyi, sosyal devleti, halkın ihtiyaçlarını, halkın meselelerini hatırladılar. Geç olsun ama güç olmasın. Hem ibretle hem de takdirle izliyoruz.''
''ÇIĞI ERİTTİK KAR TOPUNA DÖNDÜRDÜK''
''Yoksulluk, bu ülkede AK Parti iktidarıyla mı ortaya çıkan bir sorun?'' diye soran Erdoğan, on yıllar boyunca uygulanan yanlış ekonomik, sosyal politikalar, ihmalcilik, yolsuzluğun, yoksulluğu çığ gibi büyüttüğünü söyledi.
2002'de ülke nüfusunun yüzde 1.35'inin açlık sınırının altında olduğunu, 2007'de bunu 0.5'e çektiklerini belirten Erdoğan, ''2002 geldik ülke nüfusunun yüzde 30'unun günlük harcaması 3 TL idi ve yüzde 30'u yoksulluk içinde kıvranıyordu. 2007 sonunda bu oran yüzde 9.5'a kadar indi. Çığ gibi büyümüş bir yoksulluk devraldık. Hamdolsun bu çığı erittik kar topuna döndürdük. Bitti mi? Bitmedi. Daha yapacağımız işler var. Güçlü, inandırıcı bir ekonomik yapıya inşallah yürüyoruz. Bunu başaracağız'' diye konuştu.
Bir yandan ''balık tutmayı öğretirken'' bir yandan da ihtiyaç sahiplerini koruduklarını, kolladıklarını ve gözettiklerini ifade eden Erdoğan, ''Biz, yolsuzlukla, yoksullukla, yasaklarla mücadelede bizden önceki dönemlerle mukayese edilmeyecek mesafeler aldık. Çete, mafya bizim dönemimizde yokluğa mahkum oldu. Çeteler, mafyalar ne durumda görüyorsunuz. Bunlar iktidar belirliyorlardı, iktidar'' dedi.
Kendilerinden önce 21 tane bankanın fona devredildiğini, milletin 46 milyar dolar zararı olduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, ''Bizden önce MHP, DSP ve ANAP bu işi içindeydi. Bunun bedelini kim ödedi? Benim Sivaslı kardeşim, işçim, köylüm, memurum, çiftçim, BAĞ-KUR'lum ödedi'' görüşünü dile getirdi.
Miting alanından ''Kıskananlar çatlasın'' sloganlarının atılması üzerine Başbakan Erdoğan, ''Çatlamasın. Çünkü gün ola harman ola. Onlar da gerçekleri anlayacak, öğrenecek ve bu kervana katılacaklar, merak etmeyin'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu dönemde bir tane banka fona devredildi mi? Hayır. Niye? Çünkü biz bakkal dükkanı açar gibi banka açma dönemini kapattık. Varsa paran, imkanın gel banka aç. Yoksa kusura bakma kardeşim açamazsın ve açtırtmadık. Böylece bu ülkede banka yolsuzlukları dönemi bitti. Şimdi imkanı olan varsa müracaat eder. Olmayan gelemiyor zaten.
Biz göreve geldik Türkiye'nin GSYH'si 230 milyar dolardı. Şimdi GSYH kesinleşmedi ama beklentimiz şudur; 750 milyar dolar. İşte Halep oradaysa arşın Sivas'ta. Enflasyon biz geldiğimizde yüzde 30'du. Şu anda yüzde 9,5. Bundan önce ne yapıyorlardı? Benim vatandaşımın cebindeki parayı enflasyonla modern hırsızlar çalıyordu. Ama şimdi hamdolsun buna da böylece son vermek üzereyiz. Yavaş yavaş bu da geriliyor.'' ''BUNLARIN HALKA YAKIN OLMA DİYE BİR DERDİ YOK''
6 yılda Türkiye genelinde yaklaşık 3 milyar TL'yi çeşitli vesilelerle ihtiyaç sahiplerine dağıttıklarını, Sivaslılar'ın da bundan nasibini aldığını belirten Erdoğan, ''Biz, sosyal devlet olmanın gereğini bugüne kadar nasıl yaptıysak bundan sonra da devam edeceğiz'' dedi.
Ana muhalefet ve diğer partilerin ''AK Parti valileri kendisi için kullanıyor'' dediklerini kaydeden Erdoğan, ''Biz bu seçim öncesinde mi bunları yapıyoruz? İktidara geldiğimizden günden bugüne sürekli olarak yoksullara her ay Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu'ndan bazılarına maaş bağlanmıştır, bazıları erzak alır, bazıları yemeğini alır, bunlar sürekli devam eder. Bütün bunları biz 6 yıldır yapıyoruz. Ama bunların böyle tarakta bezi yok ki. Bunlar bugüne kadar hep farklı düşünmüşler. Bunlar halka iç içe olmamışlar. Bunların halka yakın olma diye bir derdi yok'' dedi. Erdoğan, şunları kaydetti:
''Gazi Mustafa Kemal Atatürk Sivas'a geldi, dedi ki; (Biz millete efendilik için değil hizmetkar olmak için geldik) Biz de diyoruz ki; Biz, bu milletin efendisi değiliz, bu milletin hizmetkarıyız. Biz, komşusu aç yatarken gözü uyku tutmayan bir medeniyetin evlatlarıyız, çocuklarıyız. Nerede fakir fukara, garip gureba varsa, kimsesiz varsa diyorum ki (sayın valim, kaymakamım git, ulaş, bul) Bunlar yapılıyor. Niye bundan rahatsız oluyorsunuz? Bir Başbakan olarak bunu yapmaktan, bunun talimatını vermekten daha doğal ne olabilir? Anayasamızın amir hükmünde bu var. Devletimizi tanımlıyor; (Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir) diyor. Sosyal devlet olmak bu. Biz niçin her yıl okullar açılırken sıraların üzerine kitapları koyuyoruz? Zengin fakir ayırıyor muyuz? Neden? Çünkü kitabını alamayan öğrencilerimiz vardı. Parası olduğu halde bulamayanlar vardı. Ama şimdi bu ortadan kalktı. Buraya bir eşitlik getirdik. İlköğretimde de orta öğretimde de yavrularımız kitaplarını sıralarının üzerinde buluyor. Bunu da hazmedemediler.
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'nı biz kurmadık. Biz geldiğimizde bu kurum zaten vardı. Ama hortumlardan, yağmadan, israftan, yolsuzluktan fakire fukaraya sıra gelmiyordu ki. Geldik bu kurumun ödeneklerin artırdık. Çok sağlam bir dayanışma sistemini Türkiye'ye kazandırdık. Bunlar Türkiye'yi sadece seçimden seçime hatırlıyorlar. Oysa 6 yıldır Türkiye'ye baksalar bu yardımların her an yapıldığını göreceklerdi. Ama göremediler, göremezler. Böyle bir dertleri yok. Seçim döneminde gözlerini Anadolu'ya çeviriyorlar. Bu yardımları o zaman fark ediyorlar. Yandaş medyaları da var ya. Onların vasıtasıyla şimdi bunları tespit ediyorlar. Bakıyorsunuz birilerini bir yerlere gönderiyorlar; (Git, ara, bul. Nerede ne var) Ondan sonra bakıyorlar ki arabalar kömür dağıtıyor. Kıyamet kopartıyorlar; (iktidar kömür dağıtıyor...) İktidar görevini yapıyor, görevini. 6 yıldır bunu yapıyor. Bundan dolayı da rahatsız oldular. Ne dediler; (AK Parti bununla kalmıyor. Her seçmene birer çeyrek altın dağıtıyor) Siz de bu altınlardan aldınız mı? AK Parti size de getirdi mi bu altınlardan? İşte 29 Martta bu yalanları ortaya koyanlara, bu dürüst davranmayanlara, davranmayanlara sizler AK Parti'nin o ampulüne mührü vurmak suretiyle bu cevabı vermelisiniz.
Mührü vurmak suretiyle bu cevabı vermelisiniz. İnşallah karanlıklar bizim bu evladiyelik ampullerimizle aydınlanacak. Bunlarla aydınlanacak. 81 vilayetimizin tamamında her bir valimiz ve tüm kaymakamlarımız kılı kırk yaran bir hassasiyet içinde, adalet içinde, eşitlik içinde bu yardımları hak sahipleriyle buluşturuyor. Sen bunu yapamamışsın, senin iktidarın döneminde bunlar olmamış, becerememişsin, bari yapana, becerene engel olma Sayın Baykal, bunu bil, bunu öğren.''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Alevilik konusunda uzmanların bir araya gelmesi ve uzmanlık işi olan bu konuyu hazırlaması önerisinde bulunarak, ''Biz bunu alıp din kültürü ve ahlak bilgisi kitabına koyarız. Hiçbir ön yargımız, bir sıkıntımız, bir derdimiz yok'' dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Aleviliği konu alan yayınlar yaptığını ifade eden Erdoğan, ''Anayasamızdaki tanımıyla demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyetimiz bütün inanç gruplarına, mezheplere, dini anlayışlara eşit mesafede durmak, hepsinin din ve vicdan özgürlüğünü garanti altına almak durumundadır. İşte, biz de bunu yapıyoruz'' diye konuştu.
Erdoğan, Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, Türkiye'yi büyütmeye, Türkiye'yi kalkındırmaya devam edeceklerini söyledi. Bu yola devam ederken halkın desteği ve hayır duasıyla Türkiye'yi daha yükseklere çıkarmayı hedeflediklerini dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bu kutlu yolculukta birlikten, beraberlikten, kardeşlikten asla taviz vermeyeceğiz. Yunus'un dediği gibi bizler vatandaşlarımızın arasında ayrıma asla yer vermeyeceğiz. Türküyle Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Boşnakıyla, Arnavutuyla, yaradılanı Yunus'un diliyle yaradandan ötürü seviyoruz, seveceğiz. Biz böyle bakıyoruz. İster Alevi, ister Sünni fark etmez, yaradılanı yaradandan dolayı seveceğiz. Bu oyunları da biz bozacağız.
Bakınız Sivas'a gelip de tabii ki burada bazı incelikler ortaya koymadan geçemeyiz. Doğusuyla, batısıyla, kuzeyiyle, güneyiyle bu ülkeyi hep birlikte ayağa kaldıracağız. Hep birlikte muasır medeniyetler seviyesine ulaştıracağız ve hani Sivaslı Aşık Veysel'i biz buraya gelip de konuşurken anmadan geçebilir miyiz? Geçemeyiz. Peki ne diyor Aşık Veysel? (Kürdü, Türkü, ne Çerkez'i hep ademin oğlu kızı/Beraberce şehit gazi/Yanlış var mı ve neresi/... Yezit nedir, ne kızılbaş/Değil miyiz hep bir kardaş/Bizi yakar bizim ataş/ Söndürmektir tek çaresi...)
İşte bu anlayışla Türkü, Kürdü, Arabı, Lazı, Çerkezi, Gürcüsü, Alevisi, Sünnisi hep birlikte omuz omuza, el ele, gönül gönüle geleceğin Türkiyesini inşa edeceğiz. Bu bayrak bizim, bu vatan bizim, bu toprak bizim... Kutsal değerlerimize asla ve asla dokundurtmayacak, ülkemizin onurunu hep birlikte muhafaza edeceğiz.'' PİR SULTAN ABDAL'DAN DİZELER OKUDU
Erdoğan, 6 yılda Türkiye'ye kazandırdıklarına yenilerini eklemeyi amaçladıklarına işaret ederek, ''Bu topraklar, bu coğrafya sevgi medeniyetinin, hoşgörü medeniyetinin, birlikte yaşama kültürünün doğduğu, yeşerdiği ve dünyaya örnek teşkil ettiği topraklardır. Bizler acıyı bal eylemesini bilmiş, birbirine kenetlenmiş bir milletiz'' dedi.
Alevi-Bektaşi kültürünün de Anadolu'nun eşsiz zenginliklerinden biri olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Kalplerimizi soğutmaya, senlik-benlik davasıyla gönüllerimizin ayrışmasına, hoyratı deyişten, nefesi ilahiden, mersiyeyi kasideden, horonu halaydan ayrı gayrı düşürmeye kimse muvaffak olamadı, olamayacaktır. Kimse insanlarımız arasına nifak tohumları ekemez. Pir Sultan Abdal, yüzyıllar öncesinden evrensel bir mesajı kalplerimize yazıyor. (Koy sana kötü desinler/Her ayıbına gülsünler/Her gün gıybetin kılsınlar/İncinme gönül incinme...)
Bu anlayışla, bu düsturla biz bugünlere ulaştık. Mevlana ne diyor, (sevgiden acılıklar tatlılaşır. Sevgiden bakırlar altın kesilir. Sevgiden tortulu bulanık sular arı, duru hale gelir. Sevgiden dertler şifa bulur. Sevgiden ölüler dirilir, sevgiden padişahlar kul olur) diyor. Bu özgür ülkede herkes kendi kimliğini, kendi inancını dilediği gibi tanımlayabilir, yaşayabilir.'' ''GİDECEĞİMİZ YER 2 METREKÜP MEZAR''
Türkiye Cumhuriyeti'nin 70 milyon vatandaşının güçlü bir millet sevdasının olduğunu ve ''siz-biz ayrımı'' olmadan herkesin bu ülkede ev sahibi konumunda bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, hizmet götürürken de ayrımcılık içinde olmadıklarını, hangi partiye oy verildiği, hangi etnik köken veya mezhebe mensup olunduğu gibi kıstaslar gütmediklerini kaydetti. Erdoğan, ''Önce insan dedik, hangi etnik kökenden, mezhepten, bölgeden olursa olsun önce insan dedik ve Şeyh Edebali'nin ifadesiyle (insanı yaşat ki devlet yaşasın) dedik. Ayrım gözetmeden tüm insanlara hizmet götürmenin gayreti içinde olduk'' diye konuştu. Erdoğan, şöyle devam etti:
''Sonunda ne olacak? Sonunda öleceğiz. Gideceğimiz yer neresi? 2 metreküp bir mezar. Orada geldikleri zaman kimse (cumhurbaşkanı niyetine) demeyecek, kimse (başbakan niyetine) demeyecek. Kimse (bakan, belediye başkanı, milletvekili niyetine) demeyecek. (Er kişi niyetine) diyecek gömecekler.
Ondan sonra bütün o yakınlar, dostlar bile oraya uğramazlar. Her şey biter, çünkü her şey varlık gününde var. Varlık yok oldu mu hiçbir şey yok. Onun için biz bunu iyi biliriz. Onun için tevazu yakışır, bize hizmetkarlık yakışır, bize gönülleri kazanmak yakışır. Türkiye'deki her bir kardeşimizin sorunlarını çözmek için 6 yıldır çaba sarf ediyoruz. Önemli meseleleri çözdük, çözüm yoluna koyduk ve aynı kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz.''
"TABULARI YIKAN TAVIR''
Milli Eğitim Bakanlığının düzenlemesiyle Aleviliğin de öğretime dahil edilmesini sağladıklarını belirten Başbakan Erdoğan, bu düzenlemeler hayata geçirilirken sivil toplum örgütleriyle de görüşmeler yapıldığını söyledi.
Din kültürü ve ahlak bilgisi kitabında Aleviliğe 32 sayfa yer ayrıldığını anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Eğer bunlara yönelik bir tartışma varsa bunları yeniden düzenlemekte bir beis yoktur. Bakın ne diyorum ben, bu konuda, Alevilik konusunda bütün uzmanlar bir araya gelsin ve kendileri bir uzmanlık işi olan bu konuyu hazırlasınlar, biz bunu alıp din kültürü ve ahlak bilgisi kitabına koyarız. Hiçbir ön yargımız, bir sıkıntımız, bir derdimiz yok. Diyanet İşleri Başkanlığımız, Aleviliği konu alan yayınlar yaptı. Anayasamızdaki tanımıyla demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyetimiz bütün inanç gruplarına, mezheplere, dini anlayışlara eşit mesafede durmak, hepsinin din ve vicdan özgürlüğünü garanti altına almak durumundadır. İşte, biz de bunu yapıyoruz.
Bütün bunlarla beraber biz de Anayasamızda belirtilen bu özellikler çerçevesinde vatandaşlarımızın hak ve hukukunu güvence altına almak, herkese adil bir şekilde hizmet götürmek için çaba gösteriyoruz. Televizyon yayınları konusunda tabuları yıkan, ezberleri yıkan bir tavır içinde olduğumuzu eminim sizler de yakından takip ediyorsunuz. TRT-2 televizyonu, Muharrem ayı boyunca özel yayın gerçekleştirdi. Başta, Muharrem ayı olmak üzere yıl genelinde bu tür özel programlar artık TRT'de yer alacak. Hükümet olarak, parti olarak da birlik, beraberlik anlayışıyla sahiplenme, kucaklama anlayışıyla hareket etmeye devam edeceğiz.''
Sivasspor'un Süper Lig'de gösterdiği başarılara da değinen Başbakan Erdoğan, Sivas'a uluslararası karşılaşmaların da gerçekleştirilebileceği bir stadyum yapacaklarını bildirdi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Medya, CHP ile yandaş olarak paslaşıyor. Yoluna aynen böyle devam edecek. Zannediyor ki (ben CHP ile omuz omuza verirsem AK Parti'yi yıkacağım). AK Parti'yi millet kurdu, millet. Siz kurmadınız, evelallah yıkamayacaksınız'' dedi.
Erdoğan, partisince Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, eskiden özellikle kadınların hastane ve ilaç kuyruklarında çile çektiğini, reçeteye yazılan ilaçların alınmasında sıkıntı yaşandığını söyledi. Artık reçetedeki ilaçların tümünün istenilen eczaneden alınabildiğini belirten Erdoğan, bütün bu gelişmelerin AK Parti iktidarı döneminde yaşandığını kaydetti. Erdoğan, AK Parti olarak milletten aldıkları vekalete layık olmanın gayreti içinde bulunduklarını ifade etti.
Sivas'taki yatırımlara da değinen Erdoğan, Gemerek Adalet Sarayı'nın tamamlandığını, Şarkışla Adalet Sarayı'nın inşaatının devam ettiğini, Sivas Adalet Sarayı'nın ise proje aşamasında olduğunu bildirdi. Sivas'ta Toplu Konut İdaresi'nin gerçekleştirdiği projelerden de söz eden Erdoğan, 2 bin 512 konutun tamamlanarak, sahiplerine teslim edildiğini, 5 bin 563 konutla ilgili proje ve ihale çalışmalarının devam ettiğini kaydetti.
Ankara-Sivas Hızlı Tren Projesi'nin ihalesinin geçen yıl yapıldığını hatırlatan Erdoğan, 2012'nin sonunda bitirmeyi hedefledikleri projeyle Ankara-Sivas arasının 2,5 saate düşeceğini vurguladı. Erdoğan, 2002 yılına kadar Sivas'ta sadece 24 kilometre bölünmüş yol bulunduğuna dikkati çekerek, ''6 yılda biz ne kadar yaptık biliyor musunuz? 395 kilometre duble yol yaptık, 395 kilometre. Halep oradaysa arşın Sivas'ta. Daha ne anlatayım ben size? Sivas Havaalanını kapattılar. Biz geldik açtık. Şimdi Sivas Havaalanı çalışıyor'' diye konuştu.
Sivas'ta çiftçilere 2003-2008 döneminde toplam 594 trilyon tarımsal destek verildiğini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Çiftçilerimize 60 trilyon mazot desteği verdik, 27 trilyon kimyevi gübre desteği verdik. Bunlar bu dönemde oldu. Çiftçinin yanında olduğumuzu ortaya koyduk. Ayrıca 26 trilyon prim desteği verdik. Ziraat Bankası'ndan kredi almak isteyen çiftçilerimizin biz gelmeden önce Sivas'ta aldıkları kredi sadece 3 milyon TL idi, yani 3 trilyon. Biz ne verdik, biliyor musunuz? 39 trilyon, yani 32 kat arttı, bire 32. Sivas'ta Halk Bankası aracılığıyla 2002 yılında 380 esnaf ve sanatkarımız 1 milyon TL, yani bir trilyon kredi kullanmışken, 2008 yılında 2 bin 451 esnaf ve sanatkarımız 27 trilyon. Bu ne demek? Bire 27 arttı. Peki bunu yarın medya yazacak mı? Yazmayacak. Medya, CHP ile yandaş olarak paslaşıyor. Yoluna aynen böyle devam edecek. Zannediyor ki 'ben CHP ile omuz omuza verirsem AK Parti'yi yıkacağım'. AK Partiyi millet kurdu, millet. Siz kurmadınız, evvelallah yıkamayacaksınız, yıkamayacaksınız.''
''29 MART'TA MÜHRÜ AK PARTİ'YE BASALIM''
KÖYDES kapsamında bin 537 kilometre asfalt, bin 388 kilometre stabilize yol yapıldığını, 1600 susuz, 122 suyu yetersiz köyün içme suyu sıkıntısına son verildiğini anlatan Erdoğan,Sivas'ta 27 bin 133 olan sigortalı sayısını 2 kat arttırarak, 51 bin 711'e çıkardıklarını bildirdi.
Yapılan hizmetlerin saymakla bitmeyeceğini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Sivas inanıyorum ki 29 Mart'ta, 'hizmete devam' diyecek. İnanıyorum ki sevgili Sivaslılar belediyecilikte mimar kardeşim 'Sami Aydın ile yola devam' diyecekler. Bu dönemde yenilenen belediye meclisimizle ve il genel meclisimizle 'yola devam' diyecekler. Onun için biz de 'işimiz hizmet, gücümüz millet' diyoruz. Bu yolculuğumuz devam ederken, 'Gelin bu medeniyet yolculuğumuza kaldığımız yerden devam edelim, gelin Türkiye'yi dünyanın zirvelerine taşıyalım, gelin 29 Mart'ta mührü AK Parti'ye basalım' diyorum. 'Bu milletin mutlu ve müreffeh geleceğini hep birlikte inşa edelim' diyorum. Herkes çok iyi bilmeli ki bizim siyasetimiz 81 şehrimizi kucaklayan, 71.5 milyon insanımızı bir gören siyasettir. Türkiye'nin özlemi, birlik siyasetidir. Milleti bütün olarak kucaklama siyasetidir. Onun için biz yola çıkarken ne dedik? 'Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet.' Bu anlayışla yolumuza devam edeceğiz. Gün birlik ve beraberlik günüdür. Son söz sizin, karar sizin, bu ülke sizin. Durmak yok yola devam, durmak yok hizmete devam.''
''Sen Türkiye'sin büyük düşün, sen Sivas'sın büyük düşün'', ''İşimiz hizmet, gücümüz millet'', ''Her şey Türkiye için'' diyen Erdoğan bu sözleri partililere de tekrarlattı.
Seçime 43 gün kaldığını anımsatan Başbakan Erdoğan, ''Kapı kapı, ev ev dolaşacağız. Komşularımıza akrabalarımıza bunu anlatacağız. Niçin? Çünkü millet olarak AK Parti hepimizin. 29 Mart'ta sandıklarda tekrar bir demokratik hareketimizi, bir sivil inisiyatifi sizler ortaya koyacaksınız'' diye konuştu.