Giriş Saati : 12.02.2009 17:15 Güncelleme : 12.02.2009 19:05
Genelkurmay Başkanlığından yapılan açıklamada, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir kurum olarak, yasa dışı faaliyetlerde bulunan kişi ve kurumlarla hiçbir ilişkisinin olamayacağı belirtilerek, ''Yargının kısır tartışmalar içine çekilmesinden çok büyük rahatsızlık duymaktayız. Yargı üzerinde şüpheler yaratılması, Türk adaletine karşı yapılabilecek en büyük kötülüktür'' denildi.
Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yer alan açıklamada, ''Türk Silahlı Kuvvetlerinin yargı ve yargı sürecine, diğer bir deyişle Türk adaletine karşı duyduğu güveni ve saygısının her zaman tam olduğuna'' dikkat çekilerek, ''Bu konularda büyük bir dikkat ve hassasiyetle hareket eden Türk Silahlı Kuvvetlerinin, diğer kişi ve kurumlardan da aynı şekilde hareket edilmesini beklemesi de doğaldır'' görüşüne yer verildi.
Açıklamada, tutuklu İbrahim Şahin'in ifadesine atfen, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bazı personeline ilişkin haberlerin, 12 Ocak 2009 tarihinde, bazı yayın organlarında yer alması üzerine yapılan açıklamada, bu haberlerin gerçeği yansıtmadığı, aynı gün kamuoyuna aktarıldığı belirtilerek, 16 Ocak 2009 günü, Genelkurmay Karargahı'nda yapılan Haftalık Basın Bilgilendirme Toplantısı'nda; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 157'nci maddesine göre, soruşturmaların gizli yürütülmesi gerektiği, aksi davranışların kişilere, kurumlara ve nihayetinde yargıya da büyük zararlar verebileceğinin ifade edildiği vurgulandı.
Açıklamada şunlar kaydedildi:
''Yaklaşık bir ay geçtikten sonra, aynı tutuklu kişiye ait ifadelerin bu sefer büyük bir bölümünün, 11 ve 12 Şubat 2009 tarihlerinde bir gazetede yer alması gerçekten düşündürücüdür. Bu haberler ile Türk Silahlı Kuvvetleri, bir kurum olarak haberin odağına alınmaktadır. İfadeyi basına sızdıran veya servis edenler, neden 11 Şubat 2009 gününe kadar beklemişler ve bugün bu işlemi yapmaya karar vermişlerdir? Eğer söz konusu gazete bu bilgiye daha önce sahip ise neden 11 Şubat 2009'a kadar beklemiştir? Sağduyulu medyanın ve kamuoyunun bunu sağlıklı olarak değerlendireceğini umuyoruz. Ayrıca, haberi sızdıran veya servis edenlerin telaş ve acz içinde olduklarına ve çaresiz kaldıklarına da inanıyoruz.
11 ve 12 Şubat 2009 tarihlerinde bir gazetede yer alan haberlerde ismi geçen, Tuğgeneral Metin Gürak'ın, halihazırda yaptığı görevin hassasiyeti dikkate alınarak, konuya ilişkin olarak bilgisine başvurulmuş ve söz konusu kişi ile bugüne kadar hiçbir yerde ve hiçbir şekilde bir temas veya görüşmesi olmadığı tespit edilmiştir.
700 bin kişilik bir orduya komuta eden, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temel niteliklerinden birisini oluşturan 'Hukuk Devleti'ne bağlılığı ile tanınan bir komutanın, 150-300 kişilik yasa dışı bir oluşuma ihtiyaç duyması ve bu oluşumu, daha önce aynı tip bir olaydan dolayı mahkum olmuş ve sağlık durumu tartışmalı olan bir kişiyle yapmaya kalkmasını düşünmek, gülünç ve gayriciddi bir durumdur. Ancak, böyle bir durumu ciddiye alan kişi ve kurumların mevcut olduğunu görmek ise gerçekten vahimdir.''
Açıklamada, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir kurum olarak, yasa dışı faaliyetlerde bulunan kişi ve kurumlarla hiçbir ilişkisinin olamayacağı vurgulanarak, şöyle devam edildi:
''Yargının kısır tartışmalar içine çekilmesinden çok büyük rahatsızlık duymaktayız. Yargı üzerinde şüpheler yaratılması, Türk adaletine karşı yapılabilecek en büyük kötülüktür.
Türk Silahlı Kuvvetleri olarak, aşağıdaki soruları sorma ihtiyacını duymaktayız. Bu sorulara verilecek cevapları da merakla beklemekteyiz.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 157'nci maddesinin, habercilik adına çiğnenmesi bir suç olmasına rağmen, neden bu suçun işlenmesine devam edilmektedir? Bunu yapanların en azından etik değerlere karşı hiçbir saygısı yok mudur?
Söz konusu ifadede adı sıkça geçen ve Kayseri Hava İndirme Tugayında görevli olduğu iddia edilen tutuklu Fatma Cengiz isimli kişinin, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli Savunma Bakanlığının hiçbir biriminde görev yapmadığı tespit edilmiştir. Fatma Cengiz kimdir? Kime ve hangi amaçlara hizmet etmektedir? Türk yargısının da bunu açıklığa kavuşturacağına inanıyoruz.
11 Şubat 2009 günü bir gazetede yer alan habere ilişkin, 12 Şubat 2009 günü, birkaç gazete hariç, çok sağduyulu bir davranış içinde bulunan yazılı medyaya da bu hassasiyetinden dolayı teşekkür ederiz.
Türk Silahlı Kuvvetleri, gelişmeleri büyük bir dikkatle yakinen izlemekte olup, kendisini tahrik etmek isteyenlerin amaçlarına hiçbir zaman alet olmadan, emir ve komuta birliği içinde bir bütün olarak, dimdik görevinin başındadır ve başında olmaya da devam edecektir. Bizim en büyük gücümüz, Türk milletinin ordusu olmamızdan gelmektedir.''