Giriş Saati : 06.02.2009 13:49 Güncelleme : 06.02.2009 18:48
Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak, Aden Körfezi'ne Türk askeri gönderilmesi çalışmaları ile ilgili, ''Bu kapsamda oluşturulması planlanan uluslararası deniz gücüne Türkiye'den bir firkateynin görevlendirilmesi ile ilgili şu anda hazırlıklar devam ediyor'' dedi.
Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'ndaki haftalık basın bilgilendirme toplantısında konuşan Tuğgeneral Gürak, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından 2008 yılı içerisinde yürütülen Toplumsal Gelişime Destek Faaliyetleri hakkında bilgi verdi.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin, terörle mücadele ile halkın güvenliğini sağlarken, aynı zamanda halkla bütünleşme kapsamında Toplumsal Gelişime Destek Faaliyetleri icra ettiğini belirten Tuğgeneral Gürak, bu kapsamda milli eğitim müdürlükleriyle de koordineli çalışıldığını ifade etti. Toplumsal Gelişime Destek Faaliyetleri çerçevesinde 2007-2008 eğitim öğretim döneminde Garnizon Komutanlıklarınca açılan 68 ''Mehmetçik Dershanesi''nde 3 bin 244 öğrencinin üniversite, bin 276 öğrencinin ortaöğrenim kurumları sınavlarına hazırlanmak üzere kurs gördüklerini anlatan Tuğgeneral Gürak, baraj puanlarına göre başarı oranlarının üniversite sınavında yüzde 84, orta öğrenim kurumları sınavında yüzde 76 olduğunu söyledi.
Tuğgeneral Gürak, 2008-2009 eğitim öğretim döneminden itibaren bu dershanelerin etkinliğini daha da artırmak amacıyla dershanelere, 420 ilave yedek subay öğretmen görevlendirildiğini belirtti.
Öğrencilere kitap sevgisi aşılamak, derslerine ve kültür-eğitim faaliyetlerine katkıda bulunmak maksadıyla okul bünyesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin desteğiyle 32 adet Mehmetçik Kütüphanesi açıldığını ifade eden Tuğgeneral Gürak, faaliyetleri mülki makamlarla koordineli olarak gerçekleştirdiklerini vurguladı.
Bin 643 okula ve bu okullarda öğrenim gören 58 bin 126 öğrenciye kitap, kırtasiye ve araç-gereç yardımı yapıldığını dile getiren Tuğgeneral Gürak, 27 bin 828 vatandaşa giyecek, 35 bin 326 vatandaşa gıda, 10 bin 509 vatandaşa nakdi yardım, 810 engelli vatandaş ile huzurevi ve kimsesizler yurtlarında kalan vatandaşlara muhtelif yardımlar yapıldığını anlattı. Çoğunluğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde olmak uzere, 389 okul, 22 cami ve 13 sağlık ocağına bakım onarım desteği verildiğini belirten Tuğgeneral Gürak, içme suyu için kuyu açma, yerleşim bölgelerine su getirme ve çeşme yapma gibi 665 çalışma gerçekleştirildiğini, 56 kilometre su şebekesi ıslah edildiğini, 6 köprü onarıldığını ve 11 kilometre köy yolunun bakım ve onarımının yapıldığını kaydetti.
Faaliyetler kapsamında 77 bin 113 vatandaşın sağlık taramasından geçirildiğini, 517 yoksul aile çocuğunun sünnet ettirildiğini bildiren Tuğgeneral Gürak, 17 bin 141 vatandaşa ilaç yardımı yapıldığını, 27 bin 807 vatandaşın diş taramasından geçirilerek 11 bin 275 diş çekimi yapıldığını anlattı.
Bu çalışmalara 2009 yılında da devam edileceğini belirten Tuğgeneral Gürak, ''Türk Silahlı Kuvvetleri her zaman milletinin hizmetindedir'' dedi. Tuğgeneral Gürak, Toplumsal Gelişime Destek Faaliyetleri kapsamında son olarak Diyarbakır'ın Çermik ilçesi Mehmetçik Dershanesinde ve Çermik ilçesinde öğrenim gören 42 öğrenci ve 4 idareci öğretmenin 4 Şubattan itibaren 4 günlük kültür gezisine başladığını söyledi.
Bu çerçevede Ankara ve Çanakkale'deki tarihi yerlerin gezilmesinin amaçlandığını anlatan Tuğgeneral Gürak, büyük çoğunluğu bugüne kadar Çermik ilçesi dışına çıkmamış öğrencilerin, Ankara'yı, Anıtkabir'i, Cumhuriyetin temellerinin atıldığı Birinci ve İkinci TBMM binalarını, Çanakkale Muhaberelerinin yapıldığı Gelibolu Yarımadasını ve İstiklal Harbinin en önemli muharebelerinden Sakarya Meydan Muharebesinin cereyan ettiği bölgeleri gezeceklerini kaydetti. ANADOLU KARTALI EĞİTİMLERİ
Toplantıda Anadolu Kartalı Eğitimleri hakkında da bilgi veren Tuğgeneral Gürak, eğitimlerin 2001 yılından itibaren her yıl 3-4 dönem halinde Konya'daki 3'üncü Ana Jet Üs Komutanlığı'nda konuşlu bulunan Anadolu Kartalı Eğitim Merkezi Komutanlığında iki hafta süreyle icra edildiğini hatırlattı.
Bu eğitimlerin 1-2 döneminin milli, 1-2 döneminin uluslararası olarak planlandığını anlatan Tuğgeneral Gürak, eğitimlerin 2001 yılından şu ana kadar 21 dönem icra edildiğini kaydetti.
Bunların 14 adedinin uluslararası, 7 adedinin milli olduğunu belirten Tuğgeneral Gürak, Anadolu Kartalı Eğitimlerine katılan ülkelerin de ortak masraflara katıldıklarını söyledi.
Anadolu Kartalı Eğitimine katılacak ülkelerin davetine, yapılan değerlendirmeler neticesinde bir yıl önceden karar verildiğini ifade eden Tuğgeneral Gürak, eğitimlere 2001 yılından bu yana Türkiye, ABD, İsrail, Pakistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Almanya, İtalya, Ürdün, Hollanda, İngiltere, Fransa, Belçika ve diğer NATO uçaklarının katıldığını kaydetti. Bugüne kadar Anadolu Kartalı Eğitimlerine toplam bin 400 uçak ve 15 bin 200 personel katıldığını bildiren Tuğgeneral Gürak, bunların yaklaşık yüzde 80'inin Türkiye'den olduğunu belirtti.
Tuğgeneral Gürak, ''Tatbikatlar, Türk Hava Kuvvetlerinin planladığı senaryo kapsamında diğer katılımcı ülkelerle birlikte icra edilmekte olup, hiçbir ülkenin pilotuna özel bir eğitim programı uygulanmamakta ve hakiki mühimmat atışı yaptırılmamaktadır'' dedi.
Anadolu Kartalı Eğitimlerinin 2009 yılında 4 dönem halinde yapılmasının planlandığını kaydeden Tuğgeneral Gürak, bunlardan 2009 Haziran ayında yapılacak olan çok uluslu eğitimin basına açık olarak icra edilmesi ve basın turu düzenlenmesinin öngörüldüğünü söyledi.
Tuğgeneral Gürak, ''İsrail Hava Kuvvetleri de her seferinde ortalama 10 adet uçakla yılda bir periyot olmak üzere, sadece beş kez bu tatbikata iştirak etmiştir'' dedi.
Tuğgeneral Gürak, son dönemde TSK'yi ilgilendiren konularla ilgili yapılan kanuni düzenlemeler hakkında da ''Önem verdiğimiz ve kanunlaşması için teklif yaptığımız, şehit kardeşleri ve çocuklarının askerlik yükümlülüğüne tabi olmaması yönündeki kanun değişikliği teklifi başta olmak üzere 9 kanunda 36 maddede değişiklik öngören tekliflerimizin TBMM'ne sunulmasından çok kısa süre sonra dün kanunlaşmasından dolayı memnuniyet duyduğumuzu ifade etmek istiyorum'' diye konuştu. SORULAR
Toplantıda basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Tuğgeneral Gürak, Aden Körfezi'ne asker gönderilmesi ile ilgili tezkerenin TBMM'de onaylanması hakkındaki bir soru üzerine, Genelkurmay Başkanlığı'nın baştan itibaren sürecin içerisinde yer aldığını söyledi. Tuğgeneral Gürak, ''Diğer kurumlarla birlikte bu konuyla ilgili çalışmalarımız devam ediyordu'' dedi.
Konuyla ilgili 16 Aralık 2008 tarihli 1851 sayılı Birleşmiş Milletler kararı uyarınca bir temas grubu oluşturulduğunu anlatan Tuğgeneral Gürak, Türkiye'nin de bu temas grubu içerisinde yer aldığını belirtti. Tuğgeneral Gürak, ''Bu kapsamda oluşturulması planlanan uluslararası deniz gücüne Türkiye'den bir firkateynin görevlendirilmesi ile ilgili şu anda hazırlıklar devam ediyor'' dedi.
Konuyla ilgili hükümet tezkeresinin TBMM'ye gönderildiğini hatırlatan Tuğgeneral Gürak, diğer taraftan TCG Giresun gemisinin 2009 Şubat ayı içerisinde bölgeye gönderilmesi ile ilgili hazırlıkların Deniz Kuvvetleri tarafından yapıldığını kaydetti.
Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın yakalanma yıl dönümünde meydana gelebilecek olaylara ilişkin ne tür hazırlıklar yapıldığı yönündeki soru üzerine Tuğgeneral Gürak, ''Güvenlik güçleri her türlü tedbiri almaktadır. Herkesin sorumlu ve sağ duyulu davranmasını bekliyoruz'' dedi.
Türkiye ile İsrail arasında 1990'lı yıllarda imzalanan anlaşmalar çerçevesinde iki ülke hava kuvvetleri arasındaki işbirliğinin halen devam edip etmediği yönündeki soruya ise Tuğgeneral Gürak, ''İki ülke arasında yapılan anlaşmalar çerçevesinde çalışmalar yürütülüyor'' yanıtını verdi. BABACAN'IN AÇIKLAMALARI
Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Somali açıklarındaki Aden Körfezinde yaşanan "deniz haydutluğu" ile mücadele için Türkiye'nin Birleşmiş Milletler (BM) çerçevesinde oluşturulacak bir deniz gücüne ilk etapta bir fırkateyn ile katılma kararı aldığını söyledi.
Babacan, Münih'teki güvenlik konferansına katılmadan önce Ankara'da verdiği basın toplantısında bir soru üzerine, bir süredir uluslararası camiada Aden Körfezi'nde yaşanan ve bazı Türk gemilerinin de dahil olduğu korsanlar tarafından kaçırılma faaliyetleriyle mücadele önlemlerinin alındığını hatırlatarak, gündeme gelen öneriler arasında Türkiye'nin BM çerçevesinde bir deniz gücünün parçası olma yöntemin benimsediğine dikkat çekti.
Ancak, Türk donanmasından yurtdışına bir geminin gönderilmesiyle ilgili nihai kararın TBMM'den çıkması gerektiğine değinen Babacan, "İlk etapta bir gemi, fırkateyn söz konusu olacak" dedi.
TEZKERE TBMM BAŞKANLIĞI'NA SUNULDU
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) deniz unsurlarının, Aden Körfezi, Somali karasuları ve açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde görevlendirilmesi için hükümete 1 yıl süreyle yetki verilmesini öngören Başbakanlık Tezkeresi, TBMM Başkanlığına sunuldu.
Başbakanlık Tezkeresinde, Aden Körfezi, Somali karasuları ve açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde seyreden ticari gemilere yönelik korsanlık/deniz haydutluğu ve silahlı soygun eylemlerinin uluslararası gündemin ön sıralarında yer alan ciddi bir uluslararası güvenlik meselesi olduğu belirtildi.
Can ve mal emniyetini tehdit eden, uluslararası ticareti ve deniz taşımacılığını olumsuz etkileyen, Somali ile Afrika ülkelerine yapılan insani yardımların deniz yoluyla ulaşımını güçleştiren yasa dışı eylemlerin, Türkiye'yi de yakından ilgilendirdiği belirtilen Başbakanlık Tezkeresinde, şöyle devam edildi:
''Bölgede bugüne kadar 500'e yakın korsanlık/deniz haydutluğu ve silahlı soygun vakası yaşanmıştır. 2008 yılı sonu itibarıyla üçü Türkiye bağlantılı 15 gemi ve 37'si Türk olmak üzere 300'ü aşkın denizci rehin alınmıştır. Bu gemilerden ikisi 2009 yılı Ocak ayı başında serbest bırakılmışsa da biri halen rehin tutulmaktadır. Ayrıca, bölgede seyreden bazı ticaret gemilerimiz korsan/deniz haydutlarının saldırısından son anda kurtulmuş olup, benzer vakalarla karşılaşılması riski çok yüksektir. Esasen, söz konusu eylemlerin gerçekleştiği deniz alanları, Türk ticaret gemileri tarafından da yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Ticari gemilerimize ve bunlarda görev yapan vatandaşlarımıza yönelik tehdit, ülkemizin ticari ve ekonomik menfaatlerini de olumsuz etkileyen bir boyut kazanmıştır.''
Somali'de kamu düzeninin sağlanamamış olması, korsan/deniz haydutlarının ve silahlı soygun icra eden kişilerin çok geniş bir deniz alanında faaliyet göstermeleri ve yargılanmaları konusunda karşılaşılan belirsizliklerin, uluslararası toplumun korsanlık/deniz haydutluğu ve silahlı soygun ile etkin bir mücadele yapmasını engelleyici temel faktörler olduğu kaydedilen Tezkerede, ''Sorunun vahameti ve karmaşıklığı, uluslararası toplumun kapsayıcı bir yaklaşımla müşterek hareket etmesini ve tekrardan kaçman uluslararası tedbirlerin alınmasını ve etkin şekilde uygulanmasını gerektirmektedir. Zira, hiçbir ülke tek başına bu sorunla baş edebilecek imkan ve yeteneğe sahip değildir'' denildi.
Tezkerede, hükümetin, korsanlık/deniz haydutluğu ve silahlı soygun ile mücadelede uluslararası işbirliğinin geliştirilmesine özel bir önem atfettiği belirtilerek, bu alandaki çabaları desteklendiği, Birleşmiş Milletler, NATO, Avrupa Birliği ve Uluslararası Denizcilik Teşkilatı bünyesinde yürütülen çalışmalara aktif olarak katılındığı bildirildi.
Bu yaklaşım doğrultusunda, Türkiye'nin, BM Güvenlik Konseyinin 16 Aralık 2008 tarihinde aldığı 1851 sayılı Karar çerçevesinde, ABD'nin öncülüğünde kurulan ''Temas Grubu''na kurucu üye olarak katıldığı anımsatılan Tezkeresinde, özetle şunlar kaydedildi:
''Korsanlık/deniz haydutluğu ve silahlı soygun ile mücadele kapsamında istihbarat paylaşımı ve bölgedeki askeri/sivil faaliyetlerin koordinasyonu konularında çalışma yürütecek Temas Grubu'nun ilk toplantısı 13-14 Ocak 2009 tarihlerinde New York'ta yapılmıştır. Grupta 24 ülke yer almakta, NATO, Avrupa Birliği, Afrika Birliği, Birleşmiş Milletler Sekretaryası ve Uluslararası Denizcilik Teşkilatı da grup çalışmalarına gözlemci olarak iştirak etmektedir.
Korsanlık/deniz haydutluğu ve silahlı soygun ile mücadele çabalarının uluslararası hukuk bakımından çerçevesini, bu konuda teamül niteliğini almış uluslararası hukuk kuralları ile 1988 tarihli Denizde Seyir Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesine Dair Sözleşme (SUA) başta olmak üzere ilgili uluslararası sözleşmeler ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin ilgili kararları oluşturmaktadır.'' SOMALİ GEÇİCİ HÜKÜMETİNİN RIZASI
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin konuyla ilgili kararları anımsatılan Başbakanlık Tezkeresinde, bölgedeki askeri deniz unsurlarının, belirli koşullar altında Somali karasularına da girebildikleri belirtildi. Tezkerede, şunlara yer verildi:
''Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2 Aralık 2008 tarihinde kabul ettiği 1846 sayılı Kararın 10'uncu maddesi, Somali Geçici Federal Hükümeti ile işbirliği içindeki Birleşmiş Milletler üyesi ülkelere, korsanlık/deniz haydutluğu ve silahlı soygun ile mücadele kapsamında 2 Aralık 2009 tarihine kadar Somali karasularına girme imkanını da tanımaktadır. Hükümetimiz, Somali Geçici Hükümetinin rızasını almak için gerekli başvuruyu 9 Ocak 2009 tarihinde New York'ta yapmış ve gerekli izin, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri de bilgilendirilmek suretiyle 13 Ocak 2009 tarihinde alınmıştır.''
Tezkerede, Türkiye'nin, uluslararası barış ve istikrarı tehlikeye düşüren ve milli menfaatleri de olumsuz etkileyen, korsanlık/deniz haydutluğu ve silahlı soygun ile mücadele yönündeki uluslararası çabalara etkin destek vermesinin, uluslararası ve milli sorumluluklarımızın bir gereği olarak görüldüğü belirtildi. Başbakanlık Tezkeresinde, şöyle devam edildi: ''Hükümetimiz, uluslararası meşruiyetin gereklerini karşılayan, genel kabul görmüş nitelikteki uluslararası hukuk kuralları, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar ve uluslararası toplumun ortak iradesini temsil eden Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyimin 1816, 1838, 1844, 1846 ve 1851 sayılı kararları çerçevesinde, korsanlık/deniz haydutluğu ve silahlı soygun eylemleriyle mücadele amacıyla yürütülen uluslararası çabalara destek vermek üzere, Türk Silahlı Kuvvetleri deniz unsurlarının, Somali karasularını da kapsayacak şekilde, dost ve müttefik ülke deniz kuvvetleri ile birlikte, belirtilen görevleri icra etmek üzere, Aden Körfezi, Somali karasuları ve açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde görevlendirilmesi amacıyla, Anayasanın 92'nci maddesi uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisinden izin istenmesinin uygun olacağını değerlendirmektedir.'' GÖREV ALANININ KAPSAMI
Türk Silahlı Kuvvetleri deniz unsurlarının, söz konusu bölgelerdeki görevlerin icrasından verilecek talimat çerçevesinde gemi komutanının sorumlu olacağı belirtilen tezkerede, görev alanının kapsamı şöyle belirlendi:
''-Keşif ve karakol görevleri, -Korsanlık/deniz haydutluğu ve silahlı soygun yaptığından şüphe duyulan ticaret gemilerini telsizle sorgulamak, bayrak devletinin rızası halinde bu gemilere çıkmak, geminin bayraksız olması durumunda uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde müdahalede bulunmak, -Ticaret gemilerine refakat ve kuruma sağlamak, -Korsan/deniz haydutları ve silahlı soygun icra eden kişilerin saldırısına uğrayan ticaret gemilerine yardım etmek, -Korsan/deniz haydutları ve silahlı soygun icra eden kişilerin kullandıkları deniz araçlarına müdahale etmek, durdurmak, etkisiz hale getirmek ve el koymak, bu amaçlarla şartların gerektirdiği ölçüde güç kullanmak, -Bu deniz araçlarında bulunan korsan/deniz haydutları ve silahlı soygun icra eden kişileri gerektiğinde yakalamak, gözaltına almak, -1851 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararı hükümlerine uygun olarak, korsan/deniz haydutları ve silahlı soygun icra eden kişiler hakkında adli işlem yapacak ülkelerle gerekli düzenleme ve anlaşmalar yapılması halinde, adli takibatı yürütmek üzere, söz konusu ülke yetkililerini gemiye kabul etmek, -Belirtilen anlaşma/düzenlemeler çerçevesinde, korsanlık/deniz haydutluğu ve silahlı soygun faillerini, ilgili ülkeye teslim edilene kadar gemide gözaltında tutmak, -Korsanlık/deniz haydutluğu ve silahlı soygun faillerini, Türk vatandaşı olmaları durumu hariç, haklarında cezai işlem yapacak devlet makamlarına teslim etmek, -Gereken hallerde, sorgulama, delil toplama da dahil her türlü adli kolluk işlemlerini yapmak.'' KARA OPERASYONUNDA GÖREVLENDİRİLMEYECEK
Başbakanlık Tezkeresinde, bölgede konuşlandırılacak Türk Silahlı Kuvvetleri deniz unsurlarının, Somali toprakları üzerinde, korsan/deniz haydutları ve silahlı soygun icra eden kişilere yönelik herhangi bir kara operasyonunda görevlendirilmeyecekleri bildirildi.
BM Güvenlik Konseyi Kararında, adli işlemler ve yargılama konusunu ayrıntılı olarak düzenlendiği ve korsan/deniz haydutları ve silahlı soygun icra eden kişilerin bölge ülkelerinde yargılanmalarını teşvik eden bir yaklaşımın benimsendiği ifade edilen tezkerede, bu yaklaşımın Türkiye tarafından da desteklendiği kaydedildi.