Spor kıyafetler hiç olmadığı kadar moda; hatta müzelerde bile sergileniyor. Spor markaları moda haftalarında tanıtılacak yepyeni koleksiyonlar hazırlıyor, kısacası modanın kalbi sporla atıyor..
Hayatınızda ne sıklıkla aslında 'spor' yapmak için üretilen kıyafetlere yer verdiğinizi bir düşünün. Sweatshirtler, taytlar, spor ayakkabılar, montlar... Kesimleri, kumaşları, materyalleri ve dikişleriyle klasik bir takım elbisenin veya döpiyesin üzerinde kesin üstünlük sağlayan bu kıyafetleri, moda dünyası görmezden gelebilir mi? Modacılar, tüm bu kostümlere kayıtsız kalabilir mi? Tabii ki hayır. Yalnız aklınıza ucuz, uyduruk spor kıyafetleri ve rap şarkıcıları gelmesin. Çünkü modacılar uzun zamandır, spor dünyası içinde var olabilme savaşı veriyor, yıldız sporcular da moda dünyasını parmaklarının ucunda oynatıyor. Tabii ortaya da yeni bir sanat dalı çıkıyor. Dünya şu sıralar sporun moda dünyası üzerindeki etkisiyle çalkalanıyor. Yukarıda bahsettiğim birliktelik, tahmin edersiniz ki bir sezonda olmadı. Siz de biliyorsunuz: Alexander McQueen'den Yohji Yamamoto'ya kadar pek çok modacı, dönem dönem de olsa spor markaları için koleksiyonlar tasarladı. Bana sorarsanız, başlığa taşıdığım 'çığırın' açılmasında Stella McCartney'in Adidas ile ortaklığı büyük rol oynadı. McCartney'in hazırladığı koleksiyonlar öyle başarılı oldu ki, markanın tenis kıyafetleri bile şık kadınların ağır parçaları ile kombinlenmeye ve günün değişik saatlerinde farklı ortamlarda kullanılmaya başlandı. Moda ile sporun samimiyeti tek taraflı değildi tabii. David Beckham ve Maria Sharapova gibi yıldız sporcular da kendi koleksiyonlarını piyasaya sürdü. Yaratıcılığı 'tartışılır' olsa da bu koleksiyonların ticari başarısı gün gibi ortada. Sporla moda öyle içi içe girdi, ikisi de bu işten öyle kâr etti ki Adidas, SLVR adlı yeni bir koleksiyon yarattı. SLVR, markanın spor mağazalarından tamamen bağımsız olarak açılacak yepyeni butiklerde satışa sunulacakmış. Tanımı 'performans göstermemek için üretilen aktif kıyafetler' olarak yapılan bu yeni koleksiyon kendini öyle 'ciddi'ye alıyor ki tanıtımına şubat ayında New York Moda Haftası'nda ardından da Paris Moda Haftası'nda başlanacağı açıklandı. Bu kendini ciddiye alma durumunun altı boş da değil; Londra, New York ve Paris'teki vintage mağazalarında en aranan parçaların başında yıllar öncesinin eşofmanları ve sweatshirtleri geliyor. Ve iyi parçalar için ödenen fiyatlar dönem gece kıyafetleri ile yarışıyor. Sporun moda dünyasında bu kadar sevildiğine inanmıyorsanız, işte size kanıtı: Londra'daki Victoria&Albert Müzesi'nde 'Fashion vs. Sport' (Moda Spora Karşı) adlı sergi ocak başına kadar açık. Sergide, işin ciddiyeti tüm detayları ile anlatılıyor. Gidemeyenler için serginin ana fikrini şöyle özetleyeyim: Spor yapmaya gerek yok, yaparmış gibi görünmek yeter. Anlayacağınız şimdi, terlemeden şıklık zamanı.
Yayın tarihi: 1 Şubat 2009, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/01/pz/haber,EB307686D16D4EB5BE55BF13A75AC423.html
Tüm hakları saklıdır.