Can Tanrıyar, Petek Dinçöz’le değişen eğlence anlayışını şu cümlelerle özetliyor "Benim hanım biraz fazla olgun. Kafası yaşlı... Biz biraz yaşlı seyahatleri yapıyoruz. Fırsat buldukça gemi seyahatlerine gidiyoruz. Ama tabii, yaş ortalaması 75 oralarda... Kalkıp slow dans ediyorlar. Bayılıyor Petek, kalkıp 70’li yılların şarkılarıyla dans ediyoruz..."
Ünlü magazinci Can Tanrıyar, 'İşte Bu Benim Şovum' adlı yarışma programıyla geçen hafta atv izleyicisiyle buluştu. Televole ile anılmaktan sıkıldığını söyleyen Tanrıyar "Bu proje için epey kafa yordum ama değdi sanırım" diyor..
'Televole kültürü'nün yaratıcısı olarak anılan Can Tanrıyar, yepyeni bir yarışmayla ekranlara döndü. 'İşte Bu Benim Şovum' adlı yarışma, izleyiciyi şimdiye kadar hiçbir yerde denenmemiş, özgün bir formatla tanıştırıyor. Sunucu adaylarının kıyasıya yarıştığı programda, ekran başındaki izleyiciler de, bir programın rejisinin; yani mutfağının nasıl çalıştığını görebiliyor. Geçen yıl 'Beyaz Show'da Petek Dinçöz'le olan birlikteliğini evlilikle sonuçlandıran Can Tanrıyar'ın başı bir hayli derde girmiş, rakip kanalda evlendiği için Show TV programını kaldırmıştı. Kanal aleyhine açtığı 17 Milyon TL'lik tazminat davası devam eden ve bir yıldır ortada görünmeyen Tanrıyar'la "Benim için yeni bir başlangıç" dediği programını, özel hayatını ve piyasayı konuştuk.
* Siz bir magazincisiniz ve uzun süredir ekranlarda yoktunuz. Suskunluğunuzu neden bir yarışma programıyla bozdunuz? Uzun süre bir TV kanalı kurmak için çabaladım. Ama ekonomik kriz nedeniyle çalışmaları durdurduk. Zaten kursaydık şimdi mahvolmuştuk. O yüzden de yapımcılığa geri döndüm. 'İşte Bu Benim Şovum'la, yeni bir şey yapmak istedim. Televole ile anılmaktan sıkıldım artık. Bayağı bir kafa yorduktan sonra bu proje aklıma geldi.
YETENEK ARAMIYORUZ * Bu yarışma sizin formatınız değil mi? Evet, bizim programın en önemli özelliği yerli format olması... Türkiye'de yaratıcı çok insan olduğunu düşünüyorum ama tembellik var. Bu format, inşallah iyi olur da, bu sefer biz yurtdışına satarız, ki tanıtımlar dönmeye başladığı andan itibaren böyle teklifler de oldu. Yurtdışından, 'Nedir bu? Kimden aldınız?' diye sormaya başladılar. Bence bu çok güzel... Bu programla, aynı zamanda halkı ünlülerle bütünleştirdiğimizi düşünüyorum. Mesela, hayatı boyunca İbrahim Tatlıses'e 500 metreden fazla yaklaşamamış bir insan, bir anda Tatlıses'i konuk ediyor. İşin en hoş tarafı da bu... Tabii heyecanlı oluyorlar. Esas espri de burada zaten...
* Yarışmacıları nasıl seçtiniz? Tanıtımlar dönmeye başladıktan sonra bize başvurular oldu. Yarışmacıların özgün olmasına dikkat ettik. Zaten biz bu programda herhangi bir yetenek aramıyoruz. Başvuranlar da, ilginçtir, 'Yarışmanın sonunda nasıl bir ödül veriyorsunuz?' diye hiç sormadı. Gelen insanlar, gerçek anlamda kendilerine inanıyorlar. Dışarıdan bakıldığında insanlara showman'lik showgirl'lük kolay gibi gözüküyor... Herkes, "Ben Beyaz'ın yaptığının, Okan'ın yaptığının on katını yaparım. 'Ne yapıyor ki sanki, üç tane soru soruyor" diyor. Türkiye'de sunuculuğa bakış açısı bu!
* Ama yayına çıkınca işler değişti galiba? Evet, iş değişti. Soru sormanın, cevap vermekten çok daha zor olduğu gerçeği ortaya çıktı. Kendine en fazla güvenenler bile 'Yahu bu çok zor işmiş. Ben bunu yapamam' dediler.
'SHOWMAN'LERİN DEĞERİ ARTACAK * Henüz program çok yeni ama yarışmacılar arasında ışık veren, iyi sunucu olacağını düşündüğünüz biri çıktı mı? Şu anda bilemiyoruz bunu... Bu yarışma aslında, en çok Türkiye'deki 'showman'lerin değerini artıracak. Benim ilk gözlemim o oldu. Kolay gibi görünen 'showman'lerin yaptığı işin, aslında ne kadar zor olduğu anlaşılacak.
* Programınız yarışmadan çok, komedi şova benziyor gibi... Hepsi var. Yarışma, komedi, müzik, dans, talk show... 'İşte Bu Benim Şovum'u bir şeye benzetmek çok zor, her şeye benzetmek çok kolay. Bir de ekran başındaki izleyicilerin, kamera arkası dediğimiz olayı çok merak ettiklerini fark ettim. Biz, mutfak dediğimiz olayı, programda seyirciyle paylaşmış oluyoruz. İlk defa reji yayında...
* Gerçek bir programın rejisi böyle mi olur? Bu tabii biraz abartılmışı, hicvedilmiş bir hali... Her zaman iyi bir yayın, rejiden idare edilir. Ama tabii bu kadar da değil!
* Yönetmen, sunucunun soracağı soruları kulaklıktan söylemiyor tabii ki, değil mi? Elbette... (Gülüyor) O işler, programdan önce yapılan toplantıda konuşulur. Size şöyle söyleyeyim; yarışmacı, program konuğunun kim olduğunu yarışmadan yarım saat önce öğreniyor. Yarışmacıya özellikle hazırlanma imkanı vermiyoruz. Geçen haftaki ilk bölümde, İbrahim Tatlıses'le Oktay Kaynarca'yı ağırlayacaklarını söylediğim anda yarışmacılar 'Ne diyorsun?' deyip 'kal'dılar.
KRİZ YENİ BİR SİSTEM YARATACAK * Hazırlanmanın ne sakıncası olur ki? O zaman yarışmacı evde araştıracak, soruları hazırlayacak... Programın hiçbir doğallığı kalmayacak! O yüzden böyle bir sistem kurduk. Tabii montajı da zor. Çekim üç ayrı yerde yapılıyor. İki arkadaş, 53 saat hiç uyumadan montaj yapıyor.
* Yan stüdyodaki yarışmacıların kavgaları mizansen mi peki? Hayır. Hiç öyle bir şey yok. Orada yarışmacılar aileleriyle birlikteler. Sadece karşılarında televizyon var. Orada izleyip, eleştiri yapıyorlar. Mizansene gerek kalmıyor. Asla kurgulu bir şey yapılması taraftarı değilim! Çünkü insanlar doğallık arıyor. Hatta o kadar doğal ki, bir yayında olabilecek bütün aksaklıkları da görüyoruz.
* Peki ekonomik kriz dizi sektörünü de vurdu. TV kanalları, yarışmalara yöneldi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Evet. Artık pahalı dizilerin devri kapandı. TV kanalları şimdi stüdyoya dönük işlere yöneldiler, çünkü başka çareleri yok! Bundan sonra yapılacak diziler de daha az masraflı, daha pratik şeyler olacak. Bir de sanırım, isimsiz oyuncuların devri başlayacak. Kriz yeni bir fırsat doğuracak.
* Kanal kurma projesinden tamamen mi vazgeçtiniz? Türkiye'deki şartlar elverdiği anda yayına geçeceğiz. Öyle bir kanala çok ihtiyaç var. Onu da bizden başkası yapmasın zaten... Çünkü bu magazin- aktüalite işi gerçekten hammallık. O hammallıkla da bizden başka kimse uğraşmaz. Türkiye'de tamamen magazin haberleri veren bir kanal yok! Biz 24 saat canlı bir kanal düşünüyorduk. Yani dışarıdaki muhabirlerimiz çekecek, biz hemen yayına sokacağız... Zor bir iş.
* Show TV'ye açtığınız 17 Milyon TL'lik davanız ne oldu? Dava devam ediyor. Türkiye'de davalar ağır gidiyor, biliyorsunuz. Bir yıldır devam ediyor. Daha nereden baksanız iki sene daha sürer.
Yayın tarihi: 31 Ocak 2009, Cumartesi Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/01/31/gny/haber,7FC1661D767445F9AB301E930E522F9E.html Tüm hakları saklıdır.