İpek Şahin'in kızı Zeynep'i sezaryenle doğururken fark edilen kitle kanser çıktı. Şahin eğer hamile kalmasaydı, sezaryenle doğum yapmasaydı ya da bu kitle doktoru tarafından fark edilmeseydi en iyi ihtimalle bir daha anne olamayacaktı... En kötüsünü dile getirmek bile istemiyoruz..
"Bugüne kadar hiç ağlamamıştım; sanırım birikti, şimdi gözyaşlarımı tutamıyorum," diyerek anlatıyor başından geçenleri. Aslında yaşadıkları öylesine zor ve duygusal tepkiler göstermeden atlatılması imkânsız ki, bugüne kadar ağlamamış olmasına şaşırıyorum.
Şaşırdığım sadece ağlamaması değil, aynı zamanda şansın insan hayatında ne kadar önemli olduğu. Tam anlamıyla bir şans hikâyesi İpek Şahin'inki...
Uluslararası bir firmada bölge müdürlüğü yapan İpek Şahin, 14 yıldır birlikte olduğu eşiyle altı yıldır evli. Çiftin uzun birlikteliklerinde sıra bir türlü bebek yapmaya gelmemiş, ta ki geçen seneye kadar. Çevrelerindeki arkadaşları tek tek çocuk sahibi olmaya başladıkça, sokakta yürürken bebekleri daha bir sempatik gözle gördüklerini fark edince, aile büyüklerinden de "Hadi sırasıdır," sesleri yükselince, Şahin Ailesi bebek yapmaya karar verir..
33 yaşındaki İpek Şahin, yıllardır kontrollerini yaptırdığı Kadıköy Şifa Hastanesi Kadın Doğum Uzmanı Yasemin Yakut'un kapısını bu kez hiç aksatmadığı rutin muayene için değil, anne olmaya karar verdiğini söylemek için çalar. Hamilelikten önce tüm tetkikleri yapılan Şahin, anne olmaya hazırdır.
İki ay sonra hamile olduğunu öğrendiğinde dokuz aylık maraton başlar. Her ay doktoru tarafından kontrolleri yapılan, testleri tamamlanan, bebeğinin içinde büyüyüşünü büyük bir hevesle izleyen İpek Şahin, hayatının en güzel günlerini yaşar. Hamileliğinin başından itibaren normal doğumdan korkan Şahin, doktorunun son muayeneleri sırasında sezaryene karar verildiğinde rahat bir nefes alır. Bebeğiyle buluşacağı günün randevusu alındıktan sonra büyük bir sevinçle evine döner. Evde tüm hazırlıklar tamamdır, küçük kızlarının odası döşenmiş, minik kıyafetleri özenle dolaba yerleştirilmiştir. Baba mutlu, anne biraz heyecanla kızlarına kavuşacakları günün geri sayımına başlar.
DOĞUM HEYECANI
Sezaryen günü gelip çattığında, kızıyla arasında sadece 15 dakikalık bir ameliyat süresi kalmıştır. Gözlerini kapatıp açtığında kızı Zeynep'i yanında görme hayali kuran İpek Şahin'e narkoz verilir ve İpek Şahin anne olur, evlerine mutlulukla giderler ve hiçbir sorun çıkmaz diyerek hikâyeyi tamamlamak isterdim ama öyle olmaz...
İpek Şahin'in kızı Zeynep, üç ay önce sağlıklı bir biçimde dünyaya gelir, dışarıdaki akrabalara müjdeli haber verilir ama Dr.
Yasemin Yakut uterusu çıkarıp rahmin çevresini kontrol ettiği sırada gözüne ilişen bir şey keyfini kaçırır. Dr. Yakut o dakikaları şöyle anlatıyor: "Bebek çıkıncaya kadar hiçbir sorun yoktu. Bebeği çıkardıktan sonra yeni teknikle uterusu da dışarı çıkararak dikiyoruz. Bu durumda da rahmin sağı solu, önü arkasını gözlemleyip, yumurtalık, yumurtalık kanalları hakkında fikir sahibi oluyoruz. Bizim görevimiz sadece bebeği alıp, doğumu yapmak değil, genital sistemdeki organları da bir kadın doğumcu gözüyle değerlendirip, bu konuda tedbir alıp hastaya bilgi vermek. İpek'in soldaki yumurtalığının üzerinde bir alanda olmaması gereken bir görüntü vardı. Hemen bir karar vermem gerekiyordu. Hasta anestezi altında, bir an evvel çıkması lazım, dışarıda yakınları bekliyor, panik olmamaları gerekiyor, o anda gördüğüm kitleden bir biyopsi aldım."
ZEYNEP VE KÖTÜ HABER
Biyopsi patoloji laboratuvarına gönderildiği sırada, İpek Şahin de hiçbir şeyden habersiz ameliyathaneden odasına alınır ve minik kızı Zeynep'le tanışır. Bu sırada Dr. Yasemin Yakut, İpek Şahin'in eşine ameliyathanede yaşananları anlatır. İpek Hanım'ın eşinin tüm sevincini bir endişe gölgesi kaplar ama yeni doğum yapmış karısına hiçbir şey belli etmez. İpek Şahin'in eşi, içinde tuttuğu bu sırla bir hafta yaşar. Bir yanda dünyaya yeni gelen minik Zeynep'in mutluluğu bir yanda biricik karısının sağlığına dair duyduğu endişeyle gecesi gündüzüne karışır. Doğumdan bir hafta sonra telefonu çaldığında, eşinin yumurtalığında bulunan kitlenin kanser olduğunu öğrendiğinde yıkılır. En zoru da çiçeği burnunda anne İpek Şahin'e, daha yedi gün önce doğum yapmış karısına başlarına geleni anlatmak olur.
İpek Şahin eşinin kendisine kötü haberi nasıl verdiğini şöyle anlatıyor: "Hastanedeyken eşime bilgi vermiş doktorumuz, ben hiçbir şey bilmiyordum. Eşim için o bir hafta çok kötü geçmiş, ben Zeynep'in heyecanıyla olan bitenin farkında bile değildim. Sıkıntılı olduğunu fark ediyordum ama bebekten sonra değişen düzenimizle ilgili olduğunu sanıyordum.
Sonra telefonun ardından eşim 'Sana bir şey söylemem gerekiyor, çok ciddi,' deyince içim bayağı sıkıldı. Tek tek ameliyat sırasında olanları anlattı, 'Doktorun seninle konuşmalı ve ne yapacağımıza karar vermeliyiz,' dedi. Ben kalakaldım. Aklımdan ilk 'Zeynep'i yalnız bırakır mıyım?' diye geçti. Eşim çok kötü durumdaydı, ona da bir şey hissettirmemeye çalıştım, ama ağlayamıyordum da... İlk kez yatak odasının banyosunda ağladım, bir daha da ağlamadım bugüne kadar. Kimseye söylemedik, hatta son dakikaya kadar annemin bile haberi olmadı. Eşimi teselli ettim. İçimde kötü bir his yoktu, bunu atlatacaktık. Çok güzel bir çocuğumuz olmuştu, hikâyenin böyle biteceğini düşünmedim, 'Bu son,' demedim. Ama çok üzüldüm.." Doktoru Yasemin Yakut'la konuşması İpek Şahin'e moral olmuş. Çünkü kitle çok küçüktür, sezaryenle doğum kitlenin fark edilmesini sağlamıştır, yani eldeki veriler toplandığında İpek Şahin çok şanslıydı.
Kendisi de "Çok şanslıymışım," diye anlatıyor: "Eğer hamile kalmasaydım, eğer sezaryenle doğum yapmasaydım, eğer doktorumuz o kitleden bir parça alıp biyopsiye göndermeseydi yaşanacakları düşünemiyorum, çünkü o zaman kitle büyüyecekti, tüm yumurtalığıma hatta rahmime sıçrayacaktı. O yüzden bu 'eğer'ler beni çok mutlu etti. Ve tedavi için hazırdım."
ŞANS VE PROFESYONELLİK
İyi ki tüm bunlar bir araya gelmiş ve İpek Şahin'in kanserli kitlesi fark edilmiş.
Dr. Yasemin Yakut son derece güç fark edilen yumurtalık kanserini şöyle anlatıyor: "Başka yere sıçramadığı için çok şanslıydık.
Tek yapmamız gereken o yumurtalığın alınmasıydı. 40'ı çıkar çıkmaz, o ameliyatı yaptık. Bebeği de yanına verdik, annesine refakat etti. Böyle bir ameliyat olmasaydı, çok daha kötü boyutlarda ve dağılmış olarak karşımıza gelecekti. Yumurtalık kanseri çok başlangıçta bize semptom vermiyor. Biz onu insanlar yakalandıktan sonra fark edebiliyoruz. Rahmini tamamen almamız gerekebilirdi, anne olma şansını kaybedebilirdi, hatta hayati tehlikesi vardı." 40'ı çıkınca yumurtalığı alınan İpek Şahin artık son derece iyi durumda. Bebeği üç aylık oldu bile. Ama Şahin önümüzdeki iki yıl boyunca sürekli kontrol altında tutulacak.
Şahin kızı için "O benim şansım, bana hayat veren meleğim," diyor. Sanırım haklı...
Yayın tarihi: 25 Ocak 2009, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/01/25/pz/haber,51F52B62206943CA8F7407D27D5A8F31.html
Tüm hakları saklıdır.