kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
23 Ocak 2009, Cuma
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Çiçek: Soruşturmanın gizliliğine riayet edilmiyor

AA
Giriş Saati : 23.01.2009 17:41
Güncelleme : 23.01.2009 23:02
Yeni Haber
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, ''Soruşturmanın gizliliğine riayet edilmiyor. Bunun gereğini yapmak da yine yargı makamlarının işidir'' dedi.

Çiçek, CNN Türk'te yayımlanan ve Taha Akyol'un sunduğu ''Eğrisi Doğrusu'' programına konuk oldu. ''Ergenekon'' soruşturmasının içeriğine ilişkin yapılan yayınları değerlendiren Çiçek, hukuka uymak noktasında kimsenin bir ayrıcalığı olmadığını söyledi. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun ''soruşturmanın gizliliği'' ile ilgili 157. maddesini hatırlatan Çiçek, savcının olaya el koyduğu andan itibaren dava açılıncaya kadar olan kısmın herkese gizli olduğunu ve bu dönemde yayın yapılamayacağını ve bilgi de verilemeyeceğini vurguladı.

Çiçek, şöyle devam etti:''Soruşturmanın gizliliğine riayet edilmiyor. Bunun gereğini yapmak da yine yargı makamlarının işidir. Bizim ceza kanunumuzda şikayete bağlı suçların dışındaki suçların soruşturması doğrudan doğruya yargı makamlarındadır. Eskiden Adalet Bakanları, bu tip davalarda savcılar soruşturma başlatmıyorsa 'bu konuda soruşturma başlat' diyorlardı. AB'ye uyum çerçevesinde bunlar kalktı ortadan. Şikayete bağlı bir kaç küçük suç dışında bu toplumda herhangi bir suç işleniyorsa bir hüküm ihlal ediliyorsa bunun soruşturması yargı makamlarına aittir ve bu işin hukuki, tarihi ve toplumsal sorumluluğu soruşturma makamlarının omuzundadır. Hiç kimse sağa sola kaytarma yapamaz. Bunu çok net açık olarak söyleyeyim. Siz insanları niye savcılığa davet ediyorsunuz, kanunlara uymadı diye. Kanunlara diğerleri de uymuyorsa onlarla ilgili işlemlerin yapılması gerekiyor. Türkiye'nin bu konuda kötü bir imtihan verdiği muhakkak. Herkes konuşuyor.''

''TEHDİTLERİ YAPANLAR, ŞİMDİ HUKUKSUZLUKTAN BAHSEDİYOR''

Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında yer alan hükümlerin evrensel olduğunu ve soruşturmanın gizliliğine ilişkin hükümlerin Fransız ve Alman hukukunda da olduğunu anlatan Çiçek, Türkiye'de geçmişte yargının ''şöyle karar vermezseniz, memlekette kaos çıkar'' diyerek tehdit edildiğini dile getirdi.
Yargıdan yerindelik denetimi yapılması istendiğini ancak yargının denetiminin hukuki olduğunu vurgulayan Çiçek, ''Bu ülkede (böyle karar vermezseniz...) diye yargılama yaparken tehditler yapıldı, kimsenin sesi soluğu çıkmadı. Aynı tehditleri yapanlar, şimdi bir başka yerdeki hukuksuzluktan bahsediyor. Tabiatıyla birilerinin yaptığı hukuksuzluk, bir başkasının hukuksuz işlemlerine, eylemlerine, sözlerine de gerekçe teşkil etmez. Bu konuda çok yönlü yapılan eksiklikler, hatalar var'' diye konuştu.

Yargılama sırasında usulden ya da esastan hata yapılabileceğini ancak ilgili usul yasalarında bu tip hataları telafi etmenin yolu olduğuna dikkati çeken Çiçek, şunları kaydetti:

''Kaldı ki şu an Türkiye'de olup bitene bakıldığında, bir kişi daha savcı tarafından davet edildiğinde, gözaltına alındığında, birinci gün birinci saatinden itibaren mahkum ilan ediliyor, hüküm giydiriliyor. Daha insanlar gözaltına alınır alınmaz, bir saat içerisinde mahkumiyet kararları veya beraat kararları veriliyor. Ben hangi ideolojiye mensupsam, siyaseten hangi pozisyonda bulunuyorsam, nerede bulunuyorsam, gözaltına alınan eğer benim safımdaysa, o mutlaka beraat ediyor, birinci saatte. Ya da tersi bir görüşteyse daha birinci saatte mahkum ediliyor. O zaman hakime, savcıya, yargılamaya ne gerek var. Bu işlerden kurtulmanın yolu, herkesin hukuk çerçevesinde düşünmeye, yazmaya, konuşmaya, söylemde bulunmaya riayet etmesi gerekir. Aksi halde bunun bir anlamı yok.''

''HERKES GÖREVİNİ LAYIKIYLA YAPMALI''

Taha Akyol'un ''Meselenin bir de basın özgürlüğü tarafı var. Karar verecek olan yargıdır'' sözleri üzerine, Çiçek, soruşturmanın gizliliğini sağlayacak olanın yargı makamları olduğunun altını çizdi.
Herkesin diline sahip çıkması gerektiğini anlatan Çiçek, ''Yargının kendi sorumluluğunu hükümete, hükümetin sorumluluğunu bir başka yere aktaracaksak bu işin içinden çıkılması zor olur. Herkes görevini layıkıyla yapmalı, yaparken de hukuku uygulayanlar dahil herkes hukuka uymak mecburiyetindedir. Bunun istisnası yoktur'' dedi.

KÖŞK'TEKİ YEMEK

Çiçek, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Çankaya Köşkü'nde yasama, yürütme ve yargı organlarının başkanlarına verdiği yeni yıl yemeğinde ''yargı bağımsızlığıyla ilgili bir şikayetin dile getirilip getirilmediği'' sorusunu yanıtlarken, yemeğin ne maksatla yapıldığı bilinmeden, ''3 erk mensubu temsilcileri falanca olayı konuşacak'' denildiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Gül'ün zaman zaman toplumun değişik kesimleriyle yemekli toplantı yaptığını hatırlatan Çiçek, şunları kaydetti:

''Söylenen şey şudur; 'Bu ülkenin bir çok sorunu, derdi, sıkıntısı var, bunları çözecek olan da devletin bu erkleridir. Yargıya ait olanı yargı, yürütmeye ait olanı yürütme, yasamaya ait olanı yasama çözer. Bunların bir araya gelmesinden daha tabi bir şey yoktur. Bu geleneği sürdürmek istiyorum. Bir araya gelip ülke meselelerini konuşabilir, görüşebiliriz'. Bu konuda söz alan başkanlar da bu toplantının yararlı olduğunu ifade etmişlerdir. Özel olarak, odaklandığı konu itibarıyla somut olaylarla ilgili bu konu hiç bir zaman gündeme gelmedi. Yemeğin süresine de baktığınızda özel konular değil, Cumhurbaşkanlığınca yapılan açıklamadaki başlık çerçevesinde bir görüşme oldu. Bu toplantı hiç bir makamın diğerinden özel bir beklentisi içerisinde yapılmadı. Hükümet yargıdan birşey bekliyor, yargı hükümetten bir şey bekliyor ya da yasamadan bir şey bekliyor... Bir beklenti içerisinde bir toplantı değil. O zaman gündem çok farklı olur.
Bu sorular neden gündeme geliyor. Türkiye'de erkleri birbirinin rakibi kabul ediyor bu toplum. Adeta yürütme ile yargı kavga etmezse kıyamet yakındır. Erklerin birbiri ile medeni, insani ve hukuk çerçevesindeki ilişkileri bu toplumda yadırganıyor maalesef.

Orada, o özel konu konuşulmadı. Konuşulsaydı zaten toplantı hukuka aykırı olurdu. Özele indirgenip, 'bak işte burada da gündeme geldi' denilebilecek tarzda bir yoruma müsait bir toplantı değil. Orada bu maksatla bir söz sarf edilmiş olsa bu konu gündeme gelmiş olsa Anayasa'ya da aykırıdır, yasalara da aykırıdır.''

''ZATEN YARGIDA KADRO EKSİKLİĞİ ORTADA''

Çiçek, ''Ergenekon soruşturmasını yürütecek savcılara ilave savcı olacak mı? Cumhurbaşkanlığı'ndaki yemekte bu gündeme geldi mi?'' sorusunu üzerine genel kuralların dışında bu davayla ilgili uzaktan yakından hiçbir şeyin konuşulmadığını ifade etti. Bu konunun yemekte konuşulmasının yargının yaptığı işlere müdahale anlamına geleceğini belirten Çiçek, ''Bu talebin muhatabı yok ki? Kim arttıracak? Cumhurbaşkanı mı, Başbakan mı arttıracak? Hakimler Savcılar Kurulu kendileri takdir eder, bu talebin muhatabı yok. Muhatabı olmayan bir konunun konuşulması hukuken de doğru değil'' dedi.

''Ergenekon'' soruşturmasının sivil dönemdeki en büyük soruşturmalardan biri olduğunu dile getiren Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Soruşturmanın içine girdikçe de kapsamı genişliyor. Bir savcı yetmediğinde bir iki tane daha ekleniyor. Ben dosyayı bilmiyorum. Eski Adalet Bakanı sıfatıyla zaman zaman karşılaştığımız durumlar sebebiyle söylüyorum. Zaten yargıda kadro eksikliği ortada. Böyle kapsamlı dosyalar açısından savcıların sayısı yetmeyebilir. Soruşturma genişlediğinden yeni tayinler talep etmiş olabilirler. Bu ihtiyaçtan kaynaklanan bir şeyse durum farklıdır.

Ancak 'şu an soruşturma yürütenler objektif davranmıyor, hukuki davranmıyor, bunları kuşatmak adına, adeta soruşturma yapacak değil, bu savcıları kontrol edecek savcılar eklenecek' diye bir değerlendirmeye götürecek şey, hukuki de olmaz, doğru da olmaz. Eğer bir atama yapılacaksa maksadı bu da olmaz.''

Hakim ve savcı sayısını arttırmada kriterin dosya sayısı olduğunu bildiren Çiçek, bu davanın bir bölümüne bakan mahkemenin bile diğer işlerini bırakarak sadece bu davayla ilgilendiğini söyledi. Bu durumun soruşturulacak, okunacak ve incelenecek çok sayıda evrak olduğunu gösterdiğini ifade eden Çiçek, bu nedenle ilave savcı görevlendirilebileceğini kaydetti. Ancak, ''soruşturmayı yürütecek savcılara güvensizlik var bunları izole edecek başka savcılar görevlendirilecek'' şeklindeki bir yaklaşımın ''yargıya haksızlık'' olacağını söyledi.

Soruşturmanın, bir polis soruşturması haline geldiği yönündeki eleştirilerin hatırlatılması üzerine Çiçek, ''bazı kişilerin hukukun kurallarını bilmeden kendi mantığına göre konuştuğunu'' ifade etti. Ceza Muhakemesi Yasası'na göre Türkiye'de müstakil bir adli kolluğun bulunmadığına işaret eden Çiçek, suç işlendiği andan itibaren görev alan jandarma ve polisin adli kolluk görevini gördüğünü anlattı. Çiçek, ''Bu işlerden sorumlu olan savcıdır. Onlar savcıya yardımcı olmak üzere bu işin içinde bulunurlar. Savcı bir kısım evrakları aldı, getirdi. Savcının nezaretindeki güvenlik birimleri ona yardımcı oluyorsa bunda hukuka aykırı bir durum yok'' diye konuştu.