Giriş Saati : 23.01.2009 17:45 Güncelleme : 23.01.2009 23:02
Engin Çeber'in, Metris Cezaevi'nde ''işkence'' ve ''kötü muamele'' sonucu ölümüne ilişkin haklarında dava açılan 60 kamu görevlisinden duruşmaya gelmeyen 13 polisin zorla getirilmesine karar verildi.
Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesince görülen davanın bugünkü duruşmasına, tutuklu yargılanan ve olay tarihinde Metris Cezaevi İkinci Müdürü olan Fuat Karaosmanoğlu ve infaz koruma memurları Sebahattin Apaydın, Murat Çise, Sami Ergazi, Nihat Kızılkaya, Yavuz Uzun getirildi. Bu kişilerin dışında bazı tutuksuz sanıklar ile Engin Çeber'in babası Ali Tekin, kız kardeşi Şerife Çeber de duruşmada hazır bulundu. Sanıklar arasında bulunan 13 polis ise duruşmaya gelmedi.
Bazı sanıklar ile müştekilerin ifadesinin alınmasının ardından duruşmaya kısa süre ara verildi. Daha sonra ara kararı açıklayan Mahkeme Heyeti, duruşmaya gelmeyen sanık 13 polisin zorla getirilmesine karar verdi.
Çeber'in tutuklu olarak kaldığı Metris Cezaevi'ndeki güvenlik kamerası görüntülerinin de duruşma salonunda, LCD ekranda izlenmesine hükmeden Heyet, bir sonraki duruşmayı 4 Mart 2009'a bıraktı.
Engin Çeber'in, Metris Cezaevi'nde ''işkence'' ve ''kötü muamele'' sonucu ölümüne ilişkin haklarında dava açılan 60 kamu görevlisinin yargılanmasına devam edildi.
Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmasında ifadesi alınan tutuksuz sanıklardan infaz koruma memuru Öncay Bozo, ''koğuşta 65 santimetre uzunluğunda 4 santimetre genişliğinde bir sopa olduğunu belirterek, sopanın niye orada olduğunu bilmediğini ama birinin maşrapa ile su atığını, nerede ve kime atığını görmediğini'' söyledi. Çeber ve arkadaşlarının altından sandalyelerin çekildiğini, ancak bunu kimin yaptığını görmediğini ifade eden Bozo, ''1 Ekim 2008'de İnfaz koruma memuru olarak koğuş kapısını açtım. Yavuz Uzun ve Murat Çise'nin 2 tutukluyu zorla kaldırmaya çalıştığını gördüm. Sandalyede oturan mahkumları kaldırmak için sandalyeyi çekip yere düşürmek şeklinde fiziksel bir temas vardı. 'Bayramdır, bırakın evimize gidelim' dedim. Tutuklananların üstü dağınıktı. Çıkarken de yerlerin ıslak olduğunu gördüm'' şeklinde konuştu.
Bozo, Çise'nin elindeki sopayı elektrik düğmelerini kaldırmak için getirdiğini söylediğini, ancak burada herhangi bir elektrik kesintisinin olmadığını da kaydetti.
İnfaz Koruma Memuru Muharrem Çelik de, Çeber ve arkadaşlarını teslim alırken Özgür Karakaya'nın ayağının aksadığını belirterek. Cihan Gün'ün gözünün mor olduğunu, Engin Çeber'i ise hatırlamadığını söyledi.
MÜŞTEKİLERİN İFADELERİ
Mahkeme heyetinin verdiği aranın ardından ifadeleri alınan müştekilerden Özgür Karakaya, 28 Eylül 2008 tarihinde Sarıyer'de basın açıklaması yaparken, polisler tarafından ablukaya alındığını ve yapılan eylemin yasal olmadığı söylenerek, tekme tokat polis araçlarına bindirildiklerini anlattı.
Polislerin, Engin Çeber ve kendisinin aranması olduğunu söyleyerek İstinye Polis Merkezine götürüldüklerini ifade eden Karakaya, şunları söyledi: ''Arabada bizi tekmelediler ondan sonra Asayiş Şubeye götürdüler. Burada yere yatırmaya çalıştılar, bize sürekli vurmaya çalıştılar. Savcılığa çıkana kadar saldırılara maruz kaldık. Savcılık da tutuklanmamıza karar verdi ve Metris Cezaevine götürüldük. Bayramın 2. günü D-3 koğuşunda geçtim. 30 Eylül 2008 sabahı sayım için geldiler. Biz havalandırmada Engin ve diğer arkadaşlarla oturuyorduk ve niye kalkmadınız diye üzerimize saldırdılar. D-3 koğuşundaki 1 Ekim sabahı ise en çok darbeyi aldığımız gün oldu. Tutuklu sanıklardan Yavuz Uzun sandalyeyi üzerime vurdu tekmelemeye başladı ve 'sopayı getir' diye bağırdı. Musluktan üzerimize maşrapayla su düktü. Kapı açma demiri ile vücudumuza vurmaya başladılar. Engin'in başına 3-4 defa vurdular. Bu sırada Engin'in ağzından kan geldi ve uzun süre bizi bu şekilde dövdüler. Yavuz Uzun'un kullandığı sopa elden ele dolaşmaya başladı. Demiri de ilk kez o kullandı. Bu dövme işlemi yarım saat sürdü.'' Karakaya, kendilerine kapı kolu demiri ile vuran kişinin Murat Çise olduğunu da öne sürdü. Diğer müşteki Cihan Gün ise İstinye'deki polis karakolunda parmak izi tespitine karşı çıktıkları için polis tarafından dövüldüklerini ve polislerin de ''İftarımızı sizinle açtık''dediklerini anlattı. Müştekilerden Aysun Baykal da ifadesinde benzer iddialarda bulundu.
ÇEBER'İN BABASI
Engin Çeber'in babası Ali Tekin ise, oğlunun herhangi bir rahatsızlığı olmadığını belirterek, ''Jandarma, polis, gardiyan ve bütün suçlular hakkında şikayetçiyim. Bütün suçluların cezalandırılmasını istiyorum'' dedi. Çeber'in ablası Şerife Çeber de, İngiltere'de yaşadığını ifade ederek, 26 Eylül'de kardeşiyle telefonla görüştüğünü belirtti. Şerife Çeber, ''Kardeşim bayram için benden para istemişti. Para göndermek için kendisini aradım ama telefonlarıma çıkmıyordu. Sonra avukatları aradık. Avukatlardan Çeber'in, bir dergi dağıtımında cezaevine girdiğini öğrendim, bunun üzerine Türkiye'ye geldim. Hastaneye kardeşimi görmeye gittiğimde polisler kardeşimi görmeme izin verilmedi'' şeklinde konuştu.
Mahkeme Heyeti, her iki taraf avukatlarının taleplerini dinledikten sonra karar vermek için duruşmaya ara verdi. Heyet, yaklaşık yarım saat süren aradan sonra sanıklardan 13 polisin getirilmesi ve tüm sanıkların ifadeleri alındıktan sonra da cezaevi kamera görüntülerinin duruşma salonunda LCD ekrandan izlenmesini kararlaştırdı.