kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
22 Ocak 2009, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
MELİHA OKUR

ABD, bu şirkette müzahir mi mülaki mi müdahil mi?

Çukurova Elektrik tahkimi, Türkiye'nin en kritik konularından biri olarak karşımıza çıkıyor. Bize göre, ABD'nin nükleer başta olmak üzere enerji alanında uzman olan yeni büyükelçisi James Jeffrey, Çukurova Elektrik sorununun çözümünde kilit isim olmaya aday. Jeffrey, farklı bir diplomat.
Konulara hem müzahir, hem mülaki! Eğer bir de müdahil olursa, Çukurova Elektrik sorunu farklı bir noktaya gelir...
Çünkü Türkiye'de üretilen toplam elektriğin yüzde 28'ini ABD şirketleri ya da ABD şirketlerinin iştiraki olan şirketler üretiyor. Çukurova Elektrik ise ucuz elektrik üretme şampiyonu.
Tabiri maruz görün! Kamunun elektrik piyasasındaki değneği Çukurova Elektrik!
Ucuz elektrik üretimi ise bazı yabancı elektrik üreticilerini rahatsız ediyor...
Gelin, önce şu müzahir, mülaki ve müdahil kelimelerini açıklayalım.
Müzahir, manzaraya uzaktan bakan demek! Mülaki, Manzaranın detayı hakkında bilgi ve fikir sahibi olan, konunun yakınında duran anlamına gelir. Müdahil, doğrudan konunun içinde yer almayı kapsar.
Bu noktada vakit kaybetmeyelim. New York'a uzanalım.
Öyle ya; " Libananco şirketi neyin nesi?" Güney Kıbrıs Rum Kesimi şirketi olduğunu biliyoruz. Ama ne kuruluşu, ne de ortakları net! Elimizde üç ortaklı bir yönetim listesi var. İçinde de Ali Cenk isminde bir Türk yer alıyor. Bir dönem Rumeli Holding'de çalışmış, o kadar! Libananco ne zaman Çukurova Elektrik hissesi almış, ne zaman hisse satışı yapılmış, tarih belli değil! Satış işleminin SPK'da kaydı bulunmuyor. Türk Ticaret Kanunu'na göre satış işleminin pay defterinde kaydının olması gerekiyor, oysa böyle bir kayıt yok!..
Fakat birkaç yıldır New York'ta tahkim sürüyor!.. Dava konusu olan Çukurova Elektrik şirketi ise Adana'da duruyor. Sadece 1954' te verilen imtiyaz hakkı elinden alınmış, küçük ortaklarıyla birlikte bekliyor.
Bir yığın iştirakine Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu (TMSF) el koymuş. İş, arapsaçına dönmüş.
Diyelim ki; Libananco tahkim davasını kazandı, şirketi geri aldı, ne olur? Açıkçası şirket tamtakır, hiçbir şeyi yok! Üstelik şirketin aktifi ile pasifi arasında 18 milyar dolarlık bir fark var. Libananco, davanın başından beri şirketin aktifine odaklandı. Hesabını buna göre yapıyor. Türkiye ise şirketin pasifine bakıyor.
Davayı kazanması halinde, Libananco Türkiye'nin yurtdışındaki mal varlığına el koyar mı? Bu kritik nokta gerilimi tırmandırıyor. Böyle bir sonuç Türkiye'den daha çok iki ülke, ABD ve İsviçre arasında sıkıntıya yol açacak!
Çünkü Çukurova Elektrik şirketinin büyük ortağı Rumeli Holding, şirket hisselerini bir İsviçre bankasına rehin ettirmişti! Bu rehinin kalkıp kalkmadığını kimse bilmiyor. İddia o ki, İsviçreli banka, Libananco'yu rehin hisseler için kullanıyor! İşin perde gerisi çok başka. O yüzden Libananco davası varlıklara el koyma konusunda ABD ile İsviçre'yi karşı karşıya getirecek. Sonuçta ABD ile İsviçre arasında özel bankacılık konusunda ciddi bir gerilim yaşanıyor. Tahkim ise işin tuzu biberi olur.
Açıkçası bugün Amerikan Şirketler Derneği'nin, yarın Türk Amerikan İşadamları Derneği'nin (TAİK) konuğu olacak olan James Jeffrey, olayın açıklanmasında da sizce, "kilit" isim değil mi?