- Kendi tiyatronuzda hep zor koşullarda çalıştınız, cebinizden paralar verdiniz... Ama televizyon dizilerinden yana şansınız hep açık olmalı mı? - Evet, ben hep şanslı bir oyuncu oldum, çünkü bana her zaman teklif geldi. Hatta çoğunluğunu ben kabul etmedim. Popüler olduğumda kaçıp gittim. Süper Baba döneminde sokakta yürüyemeyecek gibi olmuştuk, kıyamet koparıyordu. Ben ondan sıkılarak kaçtım. Bağlandığım zaman yüzde 100 bağlanırım, seversem yüzde 100 severim. Asla yüzde 99.9 değil, yüzde 100. Ama gidersem de yüzde 100 giderim. O noktaya gelinceye kadar da asla fevri kararla olmaz, o noktaya beni mutlaka bir şey getiriyordur. Ama kalıyorsam da gidiyorsam da nedeni benim için yüzde 100 nettir. Bu bir başkası için akılcı olmayabilir. - Sizi her şeyi bırakıp, peşinden sürükleyecek ne olabilir? Tiyatro mu, aşk mı ya da başka bir tutku? - Kendi özgürlüğüm... Çünkü ben tiyatroda da kendini çok özgür hisseden bir oyuncuyum. Sahneye çıktığımda özgürlük duygusunu yaşıyorum. Bir sevgide de o sevgiye kendimi feda ederim ama o feda etme duygusunda da bir özgürlük vardır aslında. Gidiyorsam da yine özgürlüğüm için gidiyorumdur. Hiçbiri birbirinden bağımsız değil. En temeldeki duygu tutku. Ben her şeyi tutku temelinde yaşayan biriyim. Her tür sevgimi böyle yaşıyorum. Bu dünya hepimize doğa tarafından verilmiş. Ve hepimize sorumluluklar da verilmiş. Bizim kardeşliğimiz üzerine kurulmuş bu dünyada, adaleti yaratmamız gerekir.
- Bu özgürlük tutkunuz sizi hiç çılgınca oradan oraya sürükleyemiyor. Eşit ve adil bir dünyaya olan özleminiz de sürüyor... - Özgürlük benim için çılgınca, delice şeyler yapmak değildir. Özgürlük derin ve içe dönük bir şeydir. Aslında aynı oranda sorumluluğu ve cesareti de artıran bir şey. Çünkü ben kendimi solcu olarak tanımlıyorum ve hayata buradan bakıyorum; adalete, dünyadaki tüm insanların kardeşliğine inanıyorum. Doğayı da aynı oranda önemsiyorum. Bütün canlılarla eşit olduğumuza inanıyorum. Çünkü ağaçlarla, hayvanlarla aynı havayı soluyoruz. Böyle düşündüğüm için de o başkalarının 'çılgınlık' diyeceği şeyleri yaşayamıyorum. Ama beni tutabilecek, esaret altına alacak hiçbir şeye de tahammül edemem. Onun için her gün yeni bir şey öğrenmek üzere yola çıkmış bir yolcuyum. Yaptığım, yaşadığım her şeyi savunabilir bir noktada olabilmeye çalışıyorum. Böyle bir dünyada, bu ilişkiler ağı içinde çok zor bunu yapabilmek. Ama en azından benim hedefim hep orada olabilmek. İyi insan olmakta direteceğim.
Yayın tarihi: 28 Aralık 2008, Pazar Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/12/28/pz/haber,F448334A13AF45F9966ADAB9FAECE5FE.html Tüm hakları saklıdır.