Vakitleri olduğunda bisiklete atlayıp gezen, paten yapan Gamze ve Uğur, çocuk bekliyoruz haberini gazetelerden okuyorlarmış. Bu yüzden de "Her okuduğunuza inanmayın," diyorlar.
İLİŞKİLİ HABERLER
Evet, cuma namazına gidiyorum
Evet, cuma namazına gidiyorum
-İki hafta önce bir gazetenin manşetinde Uğur Pektaş'ın kayıp olduğu haberi vardı. Kocanızın 10 gündür kayıp olduğu haberini gazetede görünce ne oldu?
-G.Ö: Çok sinirlendim. Uğur'a değil, gazetecilere! Bu haberi yapıyorsun, önce beni ara, bana sor. Kayıp falan değildi. İzinliydi. Nereye gittiğini hepimiz de biliyorduk. Başta ben olmak üzere... İlişkimizi hiç anlatmadık. Bu yüzden haber uyduruyorlar. Orada benim ağzımdan bir laf yazmışlar 'Ne hali varsa görsün,' diye. Uğur benim için çok ayrı bir yerde. Benim ağzım kalbim o, böyle bir şeyi nasıl derim.
-U.P: Haberin çıktığı gün beni o gazeteden aradılar. 'Uğur Bey böyle bir şey var mı?' diye. E be güzel insan, haberi yapmadan önce arasaydın ben sana söylerdim böyle bir şey olmadığını.
-G.Ö: Özellikle o laf için çok üzüldüm. Okuyanların bu palavralara inanıyor olması da çok üzücü. Sonuçta bizim ilişkimizin boyutu o değil: Bilinmesi gereken bu. Lütfen inanmayın her okuduğunuza.
-U.P: Arkadaşlarım aradılar 'Kaybolmuşsun,' diye. Haberi yazmadan beni niye aramıyorlar, şirketi niye aramıyorlar?
-Dizi çekimi durmuş. Ekip çok kızmış... Bunlar olmadı mı?
-G.Ö: Hayır. Çünkü Uğur'un izinli olduğunu herkes biliyordu. Sözleşmede bile izin kullanacağının maddesini ekletmişti daha sezon başında. Hiçbir yerde kendimizi anlatmadık. Bu haberi görünce çok sinirlendim, üzüldüm.
-Ağladınız mı?
-G.Ö: Yani...
-Neden yalanlamadınız? Dava açabilirdiniz mesela?
-G.Ö: O kadar çok yalan haber çıkıyor ki hangisiyle uğraşacağız?
-U.P: Tebrik telefonu geliyor arkadaşlardan baba oluyorum diye, oysa ki benim haberim bile yok. Çünkü ortada çocuk mocuk yok... Gene başka bir yalan haber.
-G.Ö: Yok ama dava açma taraftarıyız. Benim şu ana kadar basınla davalı olduğum yerler oldu. Şu ana kadar da haksız olduğum hiçbir şeyde dava açmadım ve açtığım davaların da hepsini kazandım. Biz insanların bizimle ilgili yanıltılmasını istemiyoruz. Hiçbir şey yazmasınlar, gerçekten umurumuzda değil.
-U.P: Benim en çok merak ettiğim şey nasıl oluyor da yalancılık yaparak, kul hakkına girerek kazandıkları paraları çocuklarına yediriyorlar.
-Mekke'ye gitmişsiniz...
-U.P: Mekke, Medine, Cidde hepsine gittim. Hem Umremi yaptım, hem de şirketimizle ilgili sorunları hallettim.
-Bir şey daha okudum internette. Evlendiğinizin ertesi günü cuma namazına gitmişsiniz, Büyükada'da.
-U.P: Sizde okuyunca nasıl bir duygu uyandırdı? Çünkü orada sanki ayıp bir şey yapmışım duygusu vardı.
-Değişik geldi. Gittiniz mi?
-U.P: Gittim tabii ne olacak?
-Her cuma gider misiniz?
-U.P: Gitmek lazım. Allah izin verdiği sürece gidiyorum.
-Kaç yaşından beri? Umre'ye gittikten sonra mı başladı?
-U.P: Ben de buna şaşırıyorum. Bir camiye gitmek neden bu kadar garip bir şey olarak algılanıyor, eğer nüfus kâğıdında Müslüman yazıyorsa?
-Oruç tutuyor musunuz?
-U.P: Tutarım. Bunlar aslında herkesin yapması gereken şeyler, nefis terbiyesidir oruç. Spor yapmak da gerekli, kulüpte dans etmek de... Renkli olmak gerekiyor. Bölmemek gerekiyor hayatı. Çünkü doğu da var, batı da var, güney de var, kuzey de... Ama biz sadece batıya bakıyoruz ya da sadece doğuya bakıyoruz. O kadar yapay olmaya başladı ki her şey çünkü kendimizi reddediyoruz, aslımızı yaşamıyoruz.
-G.Ö: Mesela birisi kiliseye gitse onu yazmıyorsunuz.
-U.P: Ezan sesini duyduğunuz zaman içinizi hoş etmiyor mu ya da yumuşak müzik dinlediğiniz zaman içiniz bir hoş olmuyor mu? Ya da bir camiye girdiğiniz zaman içerdeki akımı hissetmiyor musunuz? Girin bakalım camiye bırakın kendinizi. 'Kabe'de ne hissetin?' diyorsunuz bana, bunu ben size nasıl anlatayım, düşünün ki ben hiç elma yememiş bir insanım bana elmanın tadını nasıl anlatabilirsiniz? İçinize bakın, kendinize bakın. Kalbinizi dinleyin, insanları boş verin.
-30 senelik hayatınızda öğrendiğiniz, asla yapmam diyeceğiniz şey nedir?
-U.P: 'Şunu ya da bunu yapmam,' desem belki bugün güçlü olduğum için yapmayabilirim ama yarın güçsüz olmayacağım anlamına gelmez. Kulum yani acizim. Küçücük zerreyim koskoca dünyada.
İLİŞKİLİ HABERLER
Evet, cuma namazına gidiyorum
Yayın tarihi: 20 Aralık 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/12/20/ct/haber,804E151747EB47B3B3CCC44B609E285A.html
Tüm hakları saklıdır.