Bu ülkenin en büyük hastalıklarından birini
'kişiye göre iş' diye nitelendirmek sanırım abartı olmaz. Halbuki temel doğru
'işe göre kişi' olmalıdır.
İlkinde kişi gözetilir. İkincide ise o kişinin o işi yapıp yapamayacağı...
İlkinde çuvallama ihtimali, ikincide başarı ihtimali yüksektir.
İlki şark işidir, ikincisi ise bilime yakın durur.
İlkinde kurnazlık, çıkar, popülizm, kayırma vardır. Duygusallıkla dirsek temasındadır
. "Ben yaptım, oldu-bitti" anlayışı hakimdir.
"Kim ne diyebilir ki?" despotizmiyle kol kola yürür.
İkincide tüm bunların tersi olur, çünkü burada rehber bilimdir. Bilim ne derse o olur. Bilimde durmak yoktur, ona ayak uydurmak zorunludur. Bilimsel yeterlilik söz konusudur.
Bu genel vargıların dışında bazı özeller de önemsiz değildir. İşe kişi almak da yetmiyor. Dün aldığınız kişi, bugün işe yetmiyorsa, o işe uygun olmaktan çıkmıştır. İşin onu aşması noktasında, o istihdam
'kişiye iş' e dönüşür. Önemli olan kişinin, işin onu aşması
(teknolojik-bilimsel) halinde kendini donanımlandırmasıdır. Örneğin bilim dili Çince olmuşsa, İngilizce ile yetinmeyip Çince de öğrenmesidir.
İşe kişi almak da, kişiyi gözlemlemek de çok önemlidir ve beceri ister, herkesin işi değildir.
Geçen hafta Özkan Sümer ve Sadi Tekelioğlu'nun Trabzonspor'da yeni görevlerde işbaşı yaptıklarını öğrendik! Yok, hayır. Hiç hayret etmedik! Hayırlı olsun!
Yayın tarihi: 11 Aralık 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/12/11//haber,CE3DF51912F74766B8041F058B50D606.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.