kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
9 Aralık 2008, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
NAZLI ILICAK

Rektörlük yarışı

16 Aralık'ta İstanbul Üniversitesi'nde büyük yarış var. Cerrahpaşa Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Başkanı Seyfettin Uludağ, İstanbul Üniversitesi rektörlüğü için en şanslı adaydı. Ama, sonradan başına, "Hüseyin Üzmez olayı" geldi. Üzmez'in cinsel tacizde bulunduğu kız için, "etkilenmemiştir" raporunu veren Adli Tıp Kurulu, topa tutuldu. Uludağ da, raporu veren heyetin mensubu sıfatıyla eleştirilerden nasibini aldı. Şimdi artık meşhur hikâyedeki "İmamın ayıbı" gibi, bu yafta boynuna asıldı: "Üzmez lehindeki raporu veren kişi"...
Adli Tıp Kurulu'nda şöyle bir işleyiş var: Kadın hastalıkları doktorunun görevi, gebelik durumunu araştırmak, kızlık zarına bakmak, bir düşük gerçekleşmişse arada şiddet ile irtibat var mı, bunu tesbit etmek. Kurulda bulunan radyoloji uzmanı, kemik yaşını saptıyor; üroloji uzmanı gene kendi branşıyla ilgili konularla ilgileniyor. Adli Tıp Kurulu'nun diğer üyeleri, uzman kişinin verdiği görüş doğrultusunda, heyet raporuna imza atıyorlar. Bu kurulda iki psikiyatr görev yapıyor ve muayene sonucu, tacize uğrayan küçük kızın psikolojisinde o an bir bozukluk olmadığını tesbit eden onlar. Uygulama yıllardan beri böyle devam ediyor. Herkes birbirinin uzmanlığına saygı göstererek basıyor imzayı.
Hayat böyle bir şey... Başa gelen bir talihsizlik, bir bakıyorsunuz anlı şanlı mazinizi silivermiş. Ben şahsen Seyfettin Uludağ'ı tanırım. Hiçbir partiye yakınlığı yoktur. Hüseyin Üzmez'e kıyak yapacak tıynette bir adam da değildir o. Bakalım 16 Aralık'taki yarışta üzerine yapıştırılan yaftaya rağmen bir netice elde edebilecek mi?