- Nasıl deşifre olunur? - MİT'e çalışan adam övünmek için 'Ben MİT'tenim' diyebilir; sarhoşken, baskı altında söyleyebilir. Mesela beni devlet deşifre etti. Ve deşifre edildiğimi gazeteden öğrendim, haberim yoktu. - Ne hissettiniz? - Perişan oldum, hayatım birden bire değişti. Kamuoyunun nasıl tepki vereceğini bilmiyordum. Kamuoyu rezil de edebilirdi, vezir de edebilirdi... - Ne yaptılar? - Rezil ettiler! Türkiye'de istihbaratçılık ayıp bir şeydir çünkü. Bu bir insana sövgüye sebep olur. - Deşifre olduğunuz için Güney'le aranızda paralellik görüyor musunuz? - Hiçbir paralellik görmüyorum. Ben teşkilatta bir projektör gibiydim; bilgi elde edip, teşkilata veriyordum, hiçbir hesabım yoktu. Teşkilatın desteğiyle bir yere gelmek, bir şey kazanmak gibi hevesim yoktu. Bugünkü konumuma teşkilatın desteğiyle değil, kösteğine rağmen geldim. Tuncay Güney'i devlet deşifre etmedi! Ama beni devlet deşifre etmeseydi bunu kimse bilmezdi. - Güney teşekkür bekliyor. Siz? - O zaman Tunay Güney'e soralım; bugün yaşadığın müreffeh, güvenli hayatı kime borçlusun? Onu görenler anlatıyor; korumalarıyla, lüks cipiyle geziyor, 300 dolarlık yemekler yediriyor. - Yani? - Bunları kim sağladıysa o teşekkür ediyor işte!
Yayın tarihi: 7 Aralık 2008, Pazar Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/12/07/pz/haber,E655A7CF42524C3DA51DC8F558A299F2.html Tüm hakları saklıdır.