- Bir dönem ekranda sunmadığınız yarışma kalmadı, hatta 'Bu işi benden iyi yapan yok,' diyecek kadar da iddialıydınız. Şimdi oyunculuk mu ağır basıyor? - Oyunculuk aslında benim sakatlanıp dans etmekten vazgeçmek zorunda kaldığımda yapmaya çalıştığım, adımlarını attığım bir alan. Görsel sanatların her türüyle büyüdüm, sekiz yaşında baleye başladım... 10 yıllık bir süreç ve gelişimin sonunda yapabileceğim başka iş yoktu açıkçası. Yani ben muhasebeci ya da doktor olmayı hiçbir zaman hayal etmedim!
- Önünüze hedef koymak yerine, hayat karşınıza ne çıkarırsa onu yaşayan biri misiniz biraz? - Hayır! Çünkü bu bence biraz işin kolayına kaçmak olur; değil. Kendini geliştirebilmek önemli; ben hep aynı şeyi yapmayı ya da hep aynı yerde durmayı seçen biri değilim. O işi de yaptım, şimdi oyunculuk yapıyorum, merak ettiğim her şeyi yaparak ilerledim. - 'Türkiye'nin showgirl'i olabilirim,' diyordunuz. Şimdi hedefiniz değişti mi? - Benim televizyondan ya da sunuculuktan kopmam söz konusu değil. Sevdiğim, beğendiğim bir projeyi yine yaparım. Ayrıca ben dizilerde başrol de oynadım. Neden her gün ekranda olmakla bir filmde oynamak farklı algılanıyor? Küçük rollerden başlarsın, geliştirirsin kendini, ikinci rolü kaparsın, sonra başrol oynarsın, sonra daha ünlü bir yönetmen tarafından keşfedilirsin, bir gün başka sinema filmi gelir falan... Üç yıl önce de sinema filminde oynadım, aynı zamanda birçok sinema filminde oynamaktan da son anda vazgeçtim... - Sunucu-oyuncu ayrımı hoşunuza gitmiyor galiba? - Ne gerek var, ben benim, Ebru'yum! Bu kadar yıldır geldiğim noktayı, kariyerimi hiçe sayıp, hiç bilmediğim bir denize atlayıp '100 metre dünya rekoru kıracağım' diyerek bir şey yapmıyorum ki! Bildiğim bir şeyin içine atlıyorum. Yani jump ettiğim alan, bildiğim bir alan.
Yayın tarihi: 30 Kasım 2008, Pazar Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/11/30/pz/haber,EF8488EB097A4F74A985308FA46088E5.html Tüm hakları saklıdır.