kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
30 Kasım 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Tabanca, mastır başvurusu için çektiği fotoğraflardan biri için Cennet Prensesi adlı masalı kullanmış.

Batman'le başlayan sinema aşkı

Melis Danişmend
28.11.2008
Staj yapmak üzere dahil olduğu Sıcak filminde kostüm sorumlusu olan İdil Tabanca'nın sinema aşkı altı yaşında Batman'le başlamış. Şu anda hayatı filmler ve kostümlerle dolu..
Abdullah Oğuz'un 19 Aralık'ta vizyona girecek Sıcak adlı filminin kostüm sorumlusu, genç ve başarılı bir isim, İdil Tabanca. (Soyadını söylerken gülüyor. Dedesi tabancaları çok sevdiği için bu soyadını almış.
"Herkes beni mafya zannediyor. Çok utanırdım küçükken, her yere İdil T.
yazardım," diyor.) Sinema aşkı, altı yaşında Batman ile başlamış. Bu alanda eğitim almak istediğine çok küçükken karar vermiş.
Kaliforniya Üniversitesi'nde film ve dijital medya okumuş. Bir sene önce de mezun olmuş. Okul döneminde tatillerde Türkiye'ye gelip Unutulmayanlar filminin ön prodüksiyonunda çalışmış, bir dönem de Floransa'ya gidip La Repubblica ve l'Unita gazetelerinde foto-muhabirlik stajı yapmış. (İlk deneyimi yangın çıkmış bir binaya polislerden önce gidip fotoğraf çekmek olmuş.) Sıcak ekibine dahil olması ise Abdullah Oğuz'la görüşmeye gidip yanında staj yapmak istediğini söylemesiyle başlıyor. Oğuz, "Tamam," deyip onu sanat grubuna dahil ediyor ve yaz başında Antalya'ya gidiyorlar.
"Gittiğimiz gibi toplantı yapıldı ve 'Proje ertelendi,' dediler. Eve geri döndük. İki-üç ay sonra tekrar çağırdılar. Kostümde birine ihtiyaçları varmış, asistan olarak başladım ama ikinci haftanın sonunda kostüm şefi istifa etti.
Onun üzerine ben şef oldum ve bana bir asistan verdiler. Çok çabuk oldu her şey," diye anlatıyor hikâyesini. Küçüklüğünden beri makaslar, kumaşlar, iplerle oynayan Tabanca'nın performansından tüm ekibin memnun kaldığı belli. Çünkü filmin başrol oyuncularından Ebru Akel, şimdi kendisi için kıyafet tasarlamasını istiyor.
Sıcak'ta çalıştığı için çok mutlu olduğunu söylese de çalışma şartlarının onu zorladığını itiraf ediyor. Çekimlerin Bozcaada'da yapılıyor olması, istediğini istediği anda elde edememesine neden olmuş: "Bir adadasın, feribot günde üç kere var. Bazı günler senaryo değişiyordu. 'Yarına iki kişinin kıyafetlerini baştan sona yedekleyeceksin, üçer tane,' diyorlardı. Adadayız. Sabah 7'de feribotla Çanakkale'ye gidiyordum. Günlerden pazar.
Mağazalar 11.00'de açılıyor, 13.00 vapuruyla geri dönmek zorundayım. O mağazadan, bu mağazadan alıp onu onla birleştirip gereken yerleri elle dikiyordum." Bu koşturmaca sırasında bir de elektrik çarpmış kendisini: "Yağmur sahneleri çekiliyordu, yerler sırılsıklamdı.
Karavanın kapısını tuttum ve bir anda dedim ki, 'Ben gittim.' Ayaklarım lamba gibi yanıyordu.
Sonra biri beni itti, baktım karavanın şoförü. Çok korktum, kaçak varmış meğer." Abdullah Oğuz, kostümlerde toprak tonlarının ağırlıklı olmasını istemiş. Ana karakterlerden Meryem (Ebru Akel), bu tonlarda ve sade bir tarzda giydirilmiş. Hamile olduğu için de bol, uçuşan elbiseler tercih edilmiş. Balıkçıyı oynayan Cem Özer için rahat, ikinci el kıyafetler seçildiğini söylüyor Tabanca. "Tişörtleri çamaşır suyuna bastırdık, günlerce güneşin altında beklettik." Hazım Körmükçü ise bir işadamını canlandırdığı için daha ciddi kıyafetler kullanılmış. Bu arada filmde bir rolü de var. "Cem Özer'in eski karısıyım ben. Resimlerime bakıp ağlıyor," diyor gülerek.
Abdullah Oğuz'a Mutluluk filminden sonra çok saygı duymaya başlamış. "Bence Türkiye'de hem kendi kültürümüzü ortaya çıkarıp hem de onu eleştirmek çok önemli.
Bizim toplumsal bir yaramıza parmak basıyor," diyor. Günümüzde sinemanın çok güçlü bir silah olduğunu düşünüyor: "Bir Midnight Express'in Türkiye'nin 20 senelik turizmini öldürebilecek kadar gücü var.
Görsel dünyada her şeyi değiştirme gücün var. Artık kimse kitap okumuyor, bir şeyler söylemek istiyorsan, verecek bir mesajın varsa, sinema bunu yapmanın o kadar güzel bir yolu ki..." Şu an mastır için New York Üniversitesi'ne başvuran Tabanca, üç bölümden birini tercih edecek. Ya senaryo yazarlığı, ya set ve kostüm tasarımı ya da fotoğraf.
Başvuru projesi için Andersen'den Masallar'ı seçmiş. Altı fotoğrafta farklı bir masalı anlatacak. Tüm kıyafetleri kendi tasarlıyor.
"Neden Andersen'den Masallar?" diye sorunca, "Küçükken çok etkilenmiştim. Adamın masalları hiç normal masallar gibi değil.
Mesela kötü seçim yapan çocukları her zaman cezalandırır. Hiçbir zaman Disney'nin çalıp değiştirdiği gibi, mutlu sonla bitmez masallar," diyor. Bu projenin yanı sıra fotoğraf portfolyosunu bitirmeye çalışıyor. Bir de kıyafet koleksiyonunu. Atölyesi kumaşlarla dolu. Bir dönem filminde çalışmayı çok istiyor. "Öyle bir film olsun ki hiç yaşanmamış bir dönem ya da gelecek olsun," diyor ve ekliyor: "Ben de hiç var olmamış bir moda, akım yaratayım."
Haberin fotoğrafları