kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
28 Kasım 2008, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ERDAL ŞAFAK

Kurtarmak ve canlandırmak

Türkiye bu krizde ABD, AB, Rusya, Çin gibi dünyanın diğer büyük ekonomik aktörlerine göre daha şanslı bir konumda bulunuyor.
Çünkü krizin "Finansal" bölümünden etkilenmedi. Dolayısıyla saydığımız ülkelerin aksine, finansal sistemin çöküşünü önlemek için "Kurtarma paketi" hazırlamak zorunda kalmadı.
Sıkıntı krizin finans kesiminden kaçınılmaz olarakreel ekonomiye sıçramasıyla başladı. Şimdi tüm dünyayla birlikte Türkiye de tahribatı sınırlardırmak için çabalıyor. Bu da kapsamlı bir "Canlandırma paketi"ni gerekli kılıyor.
Anadolu Ajansı'nın dün "Ekonomi Yönetimi"ne yakın kaynaklara dayandırdığı haber, iş çevrelerinin sabırsızlıkla bekledikleri paketin aşağı-yukarı bağlandığını müjdeliyor. Haberde -siyasilerin sık sık başvurdukları yöntemle- iş dünyasının ve kamuoyunun vereceği tepkiyi görmek için paketteki önlemlerden bazı örnekler veriliyor.
Hemen hergün bir ülke paket açıkladığı için artık ezberledik. Bir paketin başarısı, bazı kriterlerin yerine getirilmesine bağlı:
* Öncelikle güven ve inanç sınavını geçecek. Kamuoyunu (İşçi ve işveren, üretici ve tüketici) alınan önlemlerin güven ortamını geri getireceğine ve çarkları yeniden döndüreceğine inandıracak.
* Daha sonra Brookings Institution'da görevli iki iktisatçının, Douglas Elmendorf ile Jason Furman'ın belirledikleri, AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso'nun da Avrupa'nın "Canlandırma paketi"ni açıklarken sık sık vurguladığı üç koşula uygun olacak:
1- Önlemler "Tam zamanında" alınacak. Ne erken, ne geç.
2- Belirli bir dönemle sınırlanacak, yani geçici olacak.
3- Ve nihayet toptancı olmayacak, "Hedefe nokta atış" anlayışıyla tasarlanacak.
Son bir ayrıntı: Bir paket hazırlanırken hükümetlerin seçenekler belli. Ya kamudan para aktaracaklar ya da bazı gelirlerden bir süre vazgeçecekler.

Tüketici kredisi çözüm mü?
Anlaşıldığı kadarıyla, Ankara'nın paketi iki seçeneğin karışımı olacak: Bazı önlemlerde vergi indirimi ve vergi istisnası araçlarının devreye sokulmasıyla birtakım gelirlerden geçici olarak vazgeçilmesi öngörülüyor. Bazılarında ise kaynak aktarımı göze alınıyor. Örneğin, "Yerli ürün satın alınması" koşuluyla konut, araba ve beyaz eşya dahil tüketici kredi faizlerinin bir bölümünün (Yüzde 30 veya yüzde 50 oranında) bir yıl süreyle Hazine tarafından karşılanması üstünde duruluyor. (Not: Umarız, Türk halkının kredi borcunun ödeme gücünün sınırını aşmak üzere olduğu, bu nedenle çok geniş bir kesimin borcunu çevirmekte zorlandığı gözönünde bulundurulur. Yine umarız, kredi kullanacak tüketicinin işini yitirip temerrüte düşmesiyle patlak verebilecek sosyal trajedileri göğüsleme çareleri üstünde de durulur.)
Bu paket beklenti çıtasını hayli yükseğe çıkarmış olan dünyasını tatmin eder mi; emin değiliz. Elbette talepleri yerine getirmek herşeyden önce gerekli kaynağı bulmaya bağlı ama çevrelerinin bazı önerileri makul görünüyor:
* Örneğin elektrik ve doğal gaz tarifelerinin gözden geçirilmesi gibi. (Yıl başından bu yana sanayicinin elektrik faturası yüzde 60, gaz faturası ise yüzde 80'den fazla kabardı. Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu geçen hafta önemli bir veri açıkladı: Son dönemde kriz yüzünden 5.817 işçi, gaz ve elektrik zamları yüzünden ise 18.281 işçi işini yitirdi!)
* Bir başka öneri: Tenkisatın mümkün olduğunca önlemek için esnek çalışma modelinin vakit yitirmeden hayata geçirilmesi. Bununla, işyeri üretimini düşürdüğünde veya ara verdiğinde, işçinin ücretinin bir bölümünün devlet tarafından -herhalde İşsizlik Sigortası Fonu'ndan- karşılanması kastediliyor.
* Bir öneri de bizden olsun. Columbia Üniversitesi'nde görevli iktisatçı Jeffrey Sach'la yapılmış söyleşiden esinlendik. Malum, krizle sadece iç pazar değil, dış pazarlar da hızla daraldı. Oysa Türkiye 25 yıldır esas olarak ihracata dayalı kalkınma modeli uyguluyor. Önerimiz şu: Ödeme gücü sınırlı ama hem ihtiyacı büyük hem de pazar olarak gelecek vaat edebilecek Afrika, Latin Amerika, Asya ülkelerine Türkiye'den yapacakları ithalatta kullanmaları için uzun vadeli ve çok düşük faizli kredi açılabilir ve o kredi sözkonusu ülkelerden sipariş alacak firmalara mal bedeli olarak aktarılabilir.
Ama galiba paketin ivediliği içeriğinden daha fazla önem kazandı. Demiri tavında dövmek gerek.