kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
25 Kasım 2008, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
NAZLI ILICAK

RTÜK ve reyting

RTÜK'ün reytinglere el atmasından rahatsızlık duyanlar var. Peki, AGB'ye ne kadar güvenilir? Ve niçin birçok kurum, yozlaşma iddiasıyla karşı karşıyayken, milyarlarca liralık reklam pastasının paylaşımında etkili olan AGB, her türlü kirlenmeden uzak kalsın? Bir dizinin tutup tutmaması, bir programın devam edip etmeyeceği, daha özet bir ifadeyle, bir kanalın ayakta kalması AGB'nin elinde. Ve bu kurum her türlü hatadan, kötü niyetten münezzeh, yani tenzih edilmiş! Hiç olabilir mi?
AGB, 2 bin 200 denek aile kullanıyor; aile fertlerine özel kumanda aletleri veriliyor, seyrettikleri programlar bu suretle tespit ediliyor.
Denekler her sene kısmen yenileniyor. AGB yetkilileri, hile iddiaları üzerine, yüzde 50 oranında bir değişiklik yaptıklarını açıkladılar.
Temsili nitelikte 2 bin denek az değil ama, başarılı olmak isteyen bir genel müdürün, hatta program yapımcısının, AGB'nin bir yetkilisiyle temasa geçip, 100 ya da 200'lük deneği kontrolü altına almayacağı ne malûm?
Peki çare?
RTÜK, kendine göre farklı bir ölçüm merkezi geliştirir; reklam verenler de, her iki bulguya bakıp, değerlendirme yapabilir.
Birçok farklı firma, seçim neticelerini belirlemek üzere kamuoyu araştırması düzenlemiyor mu? Siyasi araştırma tek bir şirketin tekelinde bulunsaydı, kimbilir ne yolsuzluklar ve usulsüzlükler ortaya çıkardı.
Yalnız hemen kaydedelim ki bugünkü haliyle RTÜK, AK Parti'ye bağımlı bir kurum görüntüsü veriyor. Oysa özerk bir kuruluş. RTÜK üyelerini siyasi partiler aday gösteriyor ve parlamento seçiyor ama bu yöntem, kurumun siyasallaşması sonucunu doğurmayabilirdi. Çünkü seçilen üyeler, belirli bir süre için iş başında kalıyor; görevden alınamıyorlar.
Eski RTÜK başkanlarından Nuri Kayış, DSP kontenjanından seçilmişti. Buna rağmen, Ecevit hükûmeti, medya patronlarını memnun edecek yasal değişiklikleri yapar, sözgelimi, televizyon kuruluşu sahiplerinin kamu ihalesine girmelerinin önünü açarken, bu tasarrufa karşı açıkça direnmişti. Şu anda Zahid Akman aynı konumda değil. Bir kere Deniz Feneri'nden dolayı yaralı ve kamuoyu nezdinde de gene aynı sebebten prestijini kaybetmiş durumda. Sanırız, reyting ölçümlerinde RTÜK'ün etkili olması fikrine daha ziyade Akman ve Deniz Feneri hadisesinin yarattığı olumsuz imaj yüzünden karşı çıkılıyor.