kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
24 Kasım 2008, Pazartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
YAVUZ DONAT

Bir telefon konuşması

Hafta içinde "Ankara'nın Hacıbayram semtine" gitmiş, bölge esnafıyla konuşmuş ve dinlediklerimizi yazmıştık.
"Yazmadığımız bir şey" kaldı. Esnaftan (Hacıbayram'ın girişinde, sağdaki büyük mağazadan) Erdal Özmen'le ilgili.
Taşçıoğlu Mağazası'nda, "esnaf" da vardı, "müşteriler" de.
Konu "türban... CHP... Siyaset... Laiklik" üzerineydi.
Erdal Özmen telefonu çevirdi.
"Eşiyle" konuşmaya başladı.
- Hanım, Yavuz Abi dükkanda... Telefonun sesi açık... Şimdi sana iki soru soracağım... Bir, başucumda hangi kitap var?
- Nutuk.
- İki, salonda, sehpanın üstünde ne var?
- Kur'anı Kerim.
Erdal Özmen bize döndü:
- Dinimi de seviyorum Atatürk'ü de... Dindar olmam Atatürk'ü sevgime engel değil... Atatürk'e bağlılığım da dindarlığıma engel değil.
"Dinleyenler" dediler ki:
- Öyle öyle... Bizim için de öyle.
Oturduğu semte ya da üstüne başına bakıp insanları "belli bir rol modeline" oturtmak kolay ama...
Acaba "ne kadar doğru?"