30 yıldan daha uzun süredir bu sanatla uğraştığını vurgulayan Henry Kupjack, aslında baba mesleğini sürdürüyor. Baba oğul bugüne kadar, şu an çoğu müzelerde ve kolleksiyonerlerde bulunan 600 kadar minyatür yapmış. Babasından devraldığı sanatın veliahtı olmadığından yakınan Kupjack, "Çocukken babamın mesleğini sorduklarında cevap vermekte zorlanırdım. Sonra bir de baktım ben de aynı işi yapıyorum," diyor. Türkiye'de olmaktan duyduğu mutluluğu dile getiren sanatçı Osmanlı kahvehanesi minyatürü yapma fikrinin hem eğleceli hem de çok zorlu bir süreç olduğunu ifade ediyor.
KAHVEHANEYİ YAPMAK ÜÇ AYIMI ALDI Kupjack, eserin ortaya çıkış hikâyesini şöyle anlatıyor: "Rahmi Koç Bey'den telefon aldım. Beni müzesine davet etti ve kafasındaki sergi fikrinden bahsetti. Ortaya bir kahvehane yapma fikri çıktı. Minyatürü yapmadan önce bir araştırma yaptım ve 18. yüzyıla ait, hâlâ ayakta duran herhangi bir kahvehane kalmadığını gördüm. Bu yüzden tarihi bir araştırma yaptım ve hayalgücümü kullandım. Hazırlık sürecinde Chicago Enstitüsü'nün arşivlerine girdim. Daha sonra İstanbul'da iyi bir kolleksiyoner olan bir kitapçıdan bilgiler aldım. Koç Üniversitesi'ndeki bazı profesörlerle görüştüm. Odanın yapımı üç ay kadar sürdü. Malzemeleri toplarken dönemin ruhunu yansıtabilmek için özenli davranmaya çalıştım. Örneğin; kumaşları İstanbul'da ikinci el şeyler satan bir mağazadan aldım. İş bittiğinde Türkiye'den insanlara gösterdiğimde aldığım tepkiler beni mutlu etti çünkü bu kahvehanenin bir aslı yok. Tamamen aklımdan yaptım."
Yayın tarihi: 22 Kasım 2008, Cumartesi Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/11/22/ct/haber,F2233F01722A4C1AB0EB64D66CFDC124.html Tüm hakları saklıdır.