- Siyaset size ne öğretti? - C.Ç: Herkesi, sözü ters bile olsa dinlemeyi, bu fikirden istifade edilecek yön var mı, diye düşünmeyi öğrendim. Birlikte yaşayacaksak, birbirimize tahammül etmemiz gerekiyor. Onun içindir ki, bugüne kadar aleyhimde yazanları ararım. 'Teşekkür ederim, beni sütununuza misafir etmişsiniz, ama olayın gerçek yüzü de budur,' derim. Bu bir tahammüldür. - Tahammül edemediğiniz zaman ne olur? - C.Ç: Onun sıkıntıları eve yansır, sinirli gelirsiniz. Adalet Bakanı olduktan sonra bende tansiyon çıktı. AB süreci benim tansiyonumu bozdu. Bakın Tuluhan Hanım, Türkiye hâlâ bu konuda hemfikir değil. O dönemde bu kadar yasal düzenlemeyi gerginlik çıkarmadan yaptık. Bugünkü gergin görüntü o zaman olmadı. Bedelini de sağlığımızla ödedik. - G.Ç: Sabah 07.30'da gidiyordu. Gece çok geç dönüyordu. Dört-beş yıl sürdü. - C.Ç: Buna karşılık kimseden bir tek teşekkür de almadım. Adalet Bakanlığı'nı istemedim, yakın mesai arkadaşlarım bilir. Bu arada da sıkıntılarım oldu, 'Acaba bu görevi bıraksam mı?' diye düşündüm. Sayın Başbakan'a da bir iki defa söylemim oldu. Konuyu tartışmak yerine sözleriniz tartışılır hale geliyorsa, bizden ötürü bir tıkanma olacaksa, sistemin önünü açmak adına fedakârlık yapmanız lazım.
SİYASETTE İNATLAŞMAK DOĞRU DEĞİL - Bu sizi çok mu üzdü? - C.Ç: Şimdi herkes diyor ki 2005'e kadar bu işler iyi gitti ama nasıl oldu da iyi gitti, kimse kafayı yormuyor. Kendi partimden bile teşekkür almadım. Bundan dolayı da zaman zaman kırıldığım noktalar olmuştur. - Siyaseti bırakmayı düşünüyor musunuz? - C.Ç: Zaten 1991'de siyaseti bıraktım. Türkiye'de gönüllü olarak siyaseti bırakan iki kişiden biriyim. Diğeri Hüseyin Cahit Aral. - Kafanızda siyaseti bırakacağınız tarih nedir? - C.Ç: Her an bırakabilirim. - G.Ç: Ne diyorsun Cemil Bey? Sağlığı yerinde olduğu sürece ülkeye faydalı olsun. Bırakmasını istemiyorum. Neden bıraksın ki? - C.Ç: Mübalağa yapıyor. Koskoca Türk milleti. Biri gider, biri gelir. Ben siyasete hırsla bağlı değilim. Hırsla bağlı olduğum zamanlar da oldu. Siyasetçinin aklının önüne hırsı geçerse çok yanlış yapar. Geçmişte benim de hırsımın aklımın önüne geçtiği zamanlar oldu. Ne zaman ki Özal'la tanıştım, işte o zaman aklın daha öne çıkması gerektiğini anlamaya çalıştım. -Özal'la anlaştığınız kadar Recep Tayyip Erdoğan'la da anlaşabiliyor musunuz? -C.Ç: İkisinin görev yaptığı dönem farklı, şartları çok farklı; benzerlikleri, farkılıkları var. Ülkemin yararına olduğunu düşündüğüm hiçbir fikri söylememezlik etmedim. Bunu yanlış bulanlar olabilir ama içimden ne geçtiyse, samimiyetle söyledim. Fikrime rağmen de bir karar çıkarsa, o zaman o fikri de aynen kendi kararım gibi sahiplenir ve arkasında dururum. Siyasette inatlaşmak doğru değil.
Yayın tarihi: 22 Kasım 2008, Cumartesi Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/11/22/ct/haber,B64CC94EDBFC4C1793B261892688F9EC.html Tüm hakları saklıdır.