İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin 1984-85 mezunları olarak geleneksel buluşmalarımızın son mekanı, eski okulumuzdu. Benim gibi pek çoğu, mezun olduğu okula 23 yıl sonra ilk kez geliyordu. Hatta ben fırsat bulup da bir türlü alamadığım diplomamı bile o gün aldım. İyi ki de öyle yapmışım. Diploma töreni ritüeline uygun bir şekilde, Atatürk'ün posteri önünde, onun ilke ve inkılaplarına bağlı olarak gazetecilik mesleğini sürdüreceğime yemin ederken, tarih 10 Kasım'dı. Rasim Öztekin, Mehmet Timuçin Sucu, Cumhur Canbazoğlu, Sibel Kilimci ve diğerleri... Koca koca adamlar, kadınlar olarak daha sıralara oturur oturmaz hepimizin çocuklaştığını söylememe bilmem gerek var mı? İlk şımarıklık ve haylazlıklarımızın ardından ciddi konulara geçtik. Bizimle aynı sınıfı paylaşan okul öğrencilerine "mesleki tecrübelerimizi" aktardık. Ne yalan söyleyeyim, okulu gezdikçe yeniden okuyasım geldi. Zira bizim zamanımızda kes-yapıştır cinsi duvar gazeteleri hazırlardık. Şimdiki öğrenciler okulda kurulu ajans ve harika bir tarzda basılan İletim gazetesi sayesinde daha mezun olmadan gazetecilik deneyimine sahip olabiliyorlar. Oysa bizim dönemimizde ilk laser tarayıcı sistemi görmek için okuldan çıkıp, ta Hürriyet gazetesine gitmek zorunda kalmıştık... Biz, zamanında "mektepli- alaylı" ayrımından payımıza düşen "dirsek darbelerini" çokça almış bir nesildik. Ama şimdi görüyorum ki okuldan mezun gazeteci adaylarına istihdam konusunda öncelik tanınıyor. Başta genç meslektaşlarımıza harika bir okul ortamı hazırlayan İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Suat Gezgin olmak üzere, medya istihdamında kalitenin artmasına yönelik çaba gösteren herkesi kutluyorum.
Yayın tarihi: 16 Kasım 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/11/16/gny/haber,1AD0A4C14B2E4260AB21490C5C9D0C64.html
Tüm hakları saklıdır.