Tüm dünyada sosyal, ekonomik ve politik sınırların değişmeye başladığı bir dönemi izliyoruz. Barack Obama, bu değişimi başlatan lider olarak görülüyor. Aslında ona duyulan hayranlık, kendi içimizde değişime duyduğumuz ihtiyacın göstergesi... Şimdi Obama'nın bundan sonra ne yapıp, yapamayacağını bir kenara bırakalım ve dikkatimizi kendimize, yani değişimi en etkili tecrübe etmek istediğimiz yere getirelim... Yaşadığımız hayatın kalitesini artırmak için önce nasıl düşündüğümüz, yaşadığımız ve başkaları ile nasıl iletişim kurduğumuzu fark etmemiz gerekir. Eğer hayatınızdan şimdilik memnunsanız, o zaman şimdiye kadar yaptıklarınızı yapmaya devam edin çünkü; açıkça istediğiniz sonucu elde ediyorsunuz. Ama değişmeye ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız, o zaman aynı şeyleri yaparak farklı sonuç bekleyemeyeceğinizi de fark etmeniz gerekir.
YARIŞ PİSTİNE BENZİYOR
İstanbul'da kaldığım hafta boyunca, ekonomik kriz yüzünden herkesin şikayetini, stresini dinledim. Bir finans kuruluşuna verdiğim seminerde, İstanbul gibi dinamik ve hırslı bir şehirde, nasıl beyninizi dinlendirmeye zaman ayırabileceğimizi konuştuk... İnsanlar bu şehrin enerjisi ile yaşıyorlar. Ben bu tip yaşantıyı bir yarış pistine benzetiyorum. Kimse kendi hızı ile ilerlemiyor, başkalarının hızına yetişmek için yarışıyorlar. Kendini her an ispatlama ihtiyacı insanın enerjisini tüketiyor ve sonuç olarak o sigarayı sadece içmiyorsunuz, yiyorsunuz! Bir arkadaşım, "Amerika'ya gelirken bir jean bir lastik ayakkabı ile geliyorum, makyaj malzemesi bile taşımıyorum yanımda" diyordu. Ama iş yerine bir gün makyaj yapmadan gitse, "Ne bu suratın hortlak gibi" diye yorumlar duyduğundan her gün makyaj yapmaya kendini zorunlu hissettiğinden bahsediyordu...
BAĞIMLISI DEĞİLİM
Görüşlerine önem verdiğim bir köşe yazarı ile sohbet ederken, "Burada ilişkilerde mutlu olmak için yaşanmaz. Kariyer yapmak, başarılı olmak için uğraşıyorsan ve bunun seni tatmin edeceğini düşünüyorsan seçimini bilinçli yaparak bu şehirde yaşayabilirsin" dedi. Aslında modern hayat ilişkilerimizi bozmuyor. Asıl problem, başkalarından geride kalmamak ve idare edebileceğinizden fazlasını hayatımıza sıkıştırmaya çalışmak değil mi? Ölçümüz iyi bir hayat değil, başkalarınınkinden daha iyi bir hayat... Ben İstanbul'a geldiğim zamanlarda çok güzel vakit geçiriyorum. Şehrin dinamikliği, gördüğüm ilgi, orada kaldığım sürece bana da enerji veriyor ama işte iç denge ve düşünce disiplini, burada devreye giriyor. Bu hisse bağımlı değilim... Amerika'ya dönerken, uçakta gerçekten "İstanbul'da yaşamayı tercih eder miydim?" diye düşünüyordum. O arada Chicago Tribüne gazetesini okurken bir yazı gözüme takıldı. Yazarın facebook'ta 700 arkadaşı varmış. Çoğunu şahsen tanımadığı facebook arkadaşlarına bir parti yapmak istemiş ve sayfasında herkesi partisine davet etmiş. O gece partiye sadece bir kişi gelmiş. O da yarım saat kalıp, gitmiş! "700 arkadaştan aralarında beraber içki içebileceğim bir kişi bile yok" diyor. Rekabeti yüksek şehirlerde ilişkilerin ne kadar mekanikleştiğine çok güzel bir örnek... İnsanlar ilişkilerine mesajla başlayıp, mesajla bitiriyorlar. Sanki karşılaşmaktan, yüz yüze olmaktan korkar gibi! Bakışınızla, teninizin sıcaklığı ile karşınızdakine gösterebileceğiniz hassasiyet, samimiyet ve güven hissi bir mesaja indirilmiş. Yaşanılan hisler anlık. Bu çeşit yaşam tarzında, kişinin kendi içindeki zenginliği fark edebilmesine imkan yok. Sevginin, ailenin, arkadaşlığın değerini ve başkaları için bir şeyler yapabilmenin verdiği doyumu anlayabilmeye imkan yok.
MESAJ YERİNE ALO...
Meşhur komedyen John Stewart, "Obama seçildiğinden beri
New York'ta acayip bir his var, insanlar birbirleriyle göz kontağı yapıyor, hatta yolda gülümseyip, birbirlerini selamlıyorlar" diye espri yapıyordu. Aslında siz de içinizdeki empati kurabilen Obama'yı çıkartabilirsiniz. Mesela bugün vereceğiniz bir kararda veya yapacağınız bir konuşmada düşüncelerinizi pozitif bir filtreden geçirin ve en azından eleştirilerinizde yapıcı olmayı deneyin. Veya karşınızdakine mesaj atacağınıza 'Alo' deyin. Ortamdaki enerjinin bir anda değiştiğini göreceksiniz. Başkalarını etkilemenin en basit yolu bu...
Yayın tarihi: 15 Kasım 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/11/15/gny/haber,067DBCA824814230BA0331769A4FDA19.html
Tüm hakları saklıdır.