"Bu adam kaç yaşında?" dedim yanımdakilere. "60 civarı" dediler. (Sonra öğrendim 62'ymiş.) Hayret ettim; bir insanın sesi hiç mi değişmez, duruşu hiç mi bozulmaz, performansı hiç mi yerlerde sürünmez! Erol Evgin bu, olmuyormuş demek ki. Cumartesi akşamı The Plaza Hotel'de izledim Erol Evgin'i. Şarkı aralarına müstehcen fıkralar sıkıştırıyor; Elvis Presley, Fecri Ebcioğlu, Erol Büyükburç, Cem Karaca, Ruhi Su, Barış Manço taklitleri serpiştiriyor, resmen şov yapıyor. "Zamanında hepsiyle aynı sahneyi paylaştım, ne kadar büyük onur" diyerek hemen ekliyor: "Elvis Presley hariç tabii!" Sezen Aksu şarkıları söylerken anlatıyor: "Sezen'e 'Bu şarkıları nasıl yazıyorsun?' dedim, 'Sen yazamazsın şekerim, 40 yıldır aynı kadınla evlisin' dedi!" Oğlu Murat Evgin'i sahneye çağırıyor, oğlu haşarı çocuk gibi: "Nereye kadar ben ben? Kaç kez 'artık kendi ayaklarının üzerinde dur' dedim babama, olmuyor!" "Yarın anlata anlata bitiremeyin bu şovu" dedi Evgin. Ben de öyle yapıyorum işte. Eski şarkıları dinlemek, 'eskiler'in ama 'şarap gibi yıllananlar'ın sahnedeki 'özen'i, diyaloğu, saygısı ne kadar da farklı, görmek iyi geliyor. İmkanınız varsa, bu hafta kendiniz için yapacağınız ikinci şey bu şovu izlemek olsun.
Yayın tarihi: 10 Kasım 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/11/10/gny/haber,02CC3D366F134806B33B5C2101259178.html
Tüm hakları saklıdır.