Giriş Saati : 05.11.2008 15:01 Güncelleme : 05.11.2008 16:52
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'de nüfus kontrolü, nüfus ve aile planlaması adı altında, "aman doğum yapmayın' gibi bir anlayışın sürekli olarak tavsiye edildiğini belirterek, "2038 yılı itibariyle Türkiye'nin nüfusu da şu anda Almanya'nın durumuna gelmiş olur. O zaman da biz "Yandım Allah' demeye başlayacağız; ama o zaman iş işten geçmiş olacak. Bunun adımlarını atmamız için, mevcut durumumuzu koruyabilmemiz için bizim her ailede en azından üç çocuk olması lazım" dedi.
Başbakan Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan'la birlikte Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü tarafından Dedeman Oteli'nde düzenlenen 5. Aile Şurası'na katıldı. Erdoğan, salonun ön sırasında kendisi ve protokol için ayrılan koltukların kaldırılmasını istedi. Koltukların sandalyelerle değiştirilmesinin ardından Şura başladı.
Şura'da bir konuşma yapan Erdoğan, aile kurumunun güçlü olmasının milletin de güçlü olması anlamına geleceğini belirterek, şöyle dedi:
"Aile kurumumuz erozyona uğramışsa, uğruyorsa millet olarak biz de çökmeye yüz tutuyoruz demektir. O bakımdan ben ille de aile diyorum. Aile kurumunu darmadağın edecek bir çok dış baskılara karşı, çok daha öz güven içerisinde olmamız, bunu adeta korunak içerisine alacak tedbirleri hep birlikte geliştirmemiz gerekiyor" dedi.
Özellikle gelişmiş ülkelerin, bölünen ve küçülen aile yapılarını yeniden derleyip toparlamanın çabası içinde olduklarını belirten Erdoğan, Eski Almanya Şansölyesi Gerhard Schröder ile uluslararası bir toplantıda aile konusuna ilişkin sohbetlerini aktardı. Başbakan Erdoğan, Schröder'in nüfus itibariyle çok yaşlandıklarını ve aile yapılarının çökmeyle karşı karşıya kaldığını aktardığını belirterek, Schröder'in, kendisine "Öyle bir gün gelecek ki belki yine biz sizin kapılarınıza geleceğiz. Ne olur gençlerinizi bize gönderin. Gelsinler, Almanya'da çalışsınlar diyeceğiz" dediğini ifade etti. Erdoğan şöyle devam etti:
"Ülkemizde maalesef onların şu anda fark ettikleri konu şimdi tam aksine işliyor. Dikkat edilirse ülkemizde de ne yazık ki nüfus kontrolü, nüfus planlaması, aile planlaması adı altında, tam aksine "aman doğum yapmayın' gibi bir anlayış sürekli olarak tavsiye ediliyor.
Tabii bu Türk Milletinin geleceğine yönelik yaşlı bir nüfusla ki bizim tespitlerimizin hepsi bilimseldir, 2038 yılı itibariyle Türkiye'nin nüfusu da şu anda Almanya'nın durumuna gelmiş olur. O zaman da biz "Yandım Allah' demeye başlayacağız ama o zaman iş işten geçmiş olacak. Bunun adımlarını atmamız için, mevcut durumumuzu koruyabilmemiz için, bizim her ailede en azından üç çocuk olması lazım. Bunu kabul eder, ya da etmez bu ayrı mesele ama ben sorumluluk mevkiindeki bir insan olarak, bir başbakan olarak, ülkenin geleceği için bunu söylemek durumundayım.
Bunu söylerken bu bilimsel çalışmaya dayalı olarak bunu söylüyorum. Çünkü iki olması bile gerileme demektir. Durumu korumak değildir. Üç olursa durumu korumaktır. Ve buna yönelik olarak biz bu adımları atacağız ki ülkemizin geleceği güçlü olsun, ülkemizin geleceği bu noktada sağlama bindirilsin. "Efendim ama herkes bakabileceği kadar', kusura bakmayın böyle yaklaşırsanız işe, Doğu, Güneydoğu buraları örnek verenler oluyor. Orayı örnek verme. Bunun sorumluluğunda bizlerin olduğu kadar anne babaların da sorumluluğu var. Biz birinci derecede sorumluyuz. Niye? Eğer bu ülkeyi, devleti yönetiyorsak bütün tedbirleri alacağız." İŞSİZLİK FONUNDAN YARARLANMA SÜRESİ 1 YILA ÇIKACAK
Belki herkese iş bulamayabileceklerini belirten Erdoğan, "Bulamıyorsak "Bu ülke demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti' diyorsak o zaman o sosyal denilen bölüm var ya o kavramın içini iyi dolduruyoruz. ailelere destekler vereceğiz" dedi.
Başbakan Erdoğan, işsizlik sorununda da değinerek, gelişmiş ülkelerin işsizlik fonundan 1-1.5 yıl ödeme yaptıklarını ifade ederek, Türkiye'de ise bu sürenin 8 ay olduğunu söyledi. Bu sürenin 1 yıla çıkarılacağını belirten Erdoğan, bunun çalışmalarının sürdüğünü açıkladı.
"BÖYLE BİR VEFASIZLIK OLMAZ"
Ailenin toplum içindeki rolünün giderek önemli haline geldiğini belirten Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Entelektüel diye gördüğümüz, para sahibi diye gördüğümüz insanların annelerini, babalarını tek başına yaşama terk ettiğini görüyoruz. Yaptığı iş yanına bir hizmetli koyuyor, "o bakıyor' diyor. Mesele hizmetlinin annenin babasının yanında olması değil. Kendisini o hale getiren annesinin babasının aynı çatı altında olması. Bizim geleneğimizde, göreneğimizde bu var. Ama bundan kopmuş olanlar bilmiyorlar ki bir anne bir babayı yarın çok farklı tehditlerle karşı karşıya bırakıyorlar. İşte bu ailenin darbe yemesidir. Benim bu sözlerim belki eleştiri alacak ama inandığımı söylemek zorundayım. O yaşlı annelerin babaların ölüp sonradan kokuları dışarı yayılan hikayelerini hep izledik."
"Onları yaşlılıklarında kendi haline bırakmak kadar bir vefasızlık bir evlat için olamaz" diyen Erdoğan, "Biz anneyiz, babayız, aynı yalnızlığı yarın bizler de yaşayabiliriz. Ben çocuklarımdan ayrı kaldığım zaman çektiğim acıyı ızdırabı eşimle birlikte biliyorum. Diğer anne babalar da aynı acıyı çekiyorlar ama çok rahat çok geniş olanlar varsa bilemem. Ona müdahale etme hakkım da yok" dedi.
Türk aile yapısının değerlerinin örselenmeye başlamasının çeyrek asrı geçmediğine işaret eden Erdoğan, aile değerlerinin medya tarafından ciddi bir taarruz altına alındığını savundu. "SOSYAL DEVLETTEN İSTİFADE EDENLERE DİLENCİ DİYEMEZSİN"
Hükümetin aile kurumuna verdiği destekler ve sosyal yardımlar hakkında da bilgi veren Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yok sadaka kültürü, yok dilenci kültürü, yok şu bu kültürü. O zaman lütfen Anayasayı açarsın demokratik laik oradaki sosyali çıkarırsın demokratik-laik bir Türkiye Cumhuriyeti dersin. Dünyanın hiçbir yerinde devlet sosyal devlet ilkesini bir tarafa atmaz. Amerika da Japonya da buna dahildir. Sosyal özelliğini olmayan devlet dünyada yoktur. Bu sosyal devletten istifade edenlere de kimse kalkıp kimse dilenci yaftasıyla hakaret edemez. Bu da bir haktır ve bu bir dilenci özelliği içinde benim vatandaşıma dağıtılan bir imkan değildir."
Dedikodulara kulak asmadan Türkiye Cumhuriyeti'nin bugüne kadar icra edemediği sosyal devlet olma özellini yerine getireceklerini de belirten Erdoğan, TOKİ aracılığıyla dar gelirli vatandaşlara yönelik 45 metrekarelik evler yaptıracaklarını da söyledi.
Başbakan Erdoğan, küresel ekonomik krizle ilgili de değerlendirmelerde bulunarak, "Herkes birşeyler anlatıyor. Velev ki, anlatadursunlar, devam etsinler. Biz en az olumsuz tesirle bu süreci atlatacağız. Bu konuda işimizi biliyoruz, yere sağlam basıyoruz, hiçbir endeşimiz yok" dedi.